Fıkraların mutlaka anlattıkları, mesajları vardır da, yaşadıklarımız fıkraların pabucunu dama atacak nitelikte maşallah. Sosyal alemde her konuda esen bir yel bulunur ve verdiği esinle ister istemez insanın kalemini yönlendirir. Biz de takıldık bir yelin önüne…

***

Bir zamanlar İstanbul'un kayıkçıları arasında çapkınlığıyla meşhur bir kayıkçı varmış. Adam o kadar çapkınmış ki kayığına binen her hatunla bir macerası olurmuş. Bunu duyan dişli, kendine güvenen bir kadın;
'Kim bu adam görelim bakalım, bana ne yapabilecekmiş?' diyerek inmiş iskeleye.
Araştırıp sormuş ve kayıkçıyı bulmuş. Hemen kayığına binmiş ve denize doğru açılmışlar. Kayıkçı bir kürek çekmiş,
'Derleeerrr' demiş.
Bir kürek daha çekmiş yine,
'Derleeerrr' diye birkaç kez tekrarlayarak devam etmiş.
Kadın dayanamamış sormuş:
'Bey, söylesene Allah aşkına, ne derler?'
Kayıkçı şöyle bir bıyığını burmuş:
'Sen bu kayığa bindin ya! Artık vermesen de, verdi derleeerrrr...'

***

Geçen haftalarda, Cumhurbaşkanımızın Afrika gezisi sırasında yayınlanan KHK, toplumda infiale neden olmuştu.
Cumhurbaşkanımız; 'Nasıl oluyor da bir anda, Bay Kemal'in kayığına biniyorsunuz?' demişti.
Gerçi isim vermemiş ama lafın oturduğu gediklerden birinin, cıvıltısıyla (tweet) KHK'deki ifadelerle ilgili endişelerini dile getiren Abdullah Gül, diğerinin de bunu paylaşan Bülent Arınç olduğu hemen anlaşılmıştı.
Başkan fırçasını çekti ya, o ana kadar itidali elden bırakmayan bakanlar/yandaşlar yiğitler gibi (!) tırnaklarını çıkarıp panterleşivermişti.
Sonrasında AKP'nin önde gidenini, arkada kalanını, cümbür cemaatini, 'vur abalıya' misali, tutabilirsen tut…!
'Verdiler efendim verdiler.'
'Yahu ne verdiler?'
'Bay Kemal'in kayığına binerek teröre destek verdiler.'

***

Hadi, diyelim ki, birileri Bay Kemal'in kayığına biniyor.(!)
Koskoca ülkeyi yöneten ekabir tayfası; her gün, her saat, her dakika sürekli kimin kayığındalar acaba?
Aslına bakarsanız bu millet 'kimin, hangi kayığa bindiğini' çok iyi biliyor. Üstelik o kayığın hangi iskeleye bağlı olduğunu da…
Bu KHK maddesine biraz hukuk bilgisi, biraz demokrasi kültürü, biraz aklı olan okumuş yazmış herkes karşı çıkmalıydı zaten.
Aslında bu ifadelere karşı çıkan yoksa…
O zaman, vay ülkemin haline!

***

Bak kardeşim; bu ülkede hiç bir kayığa binmeyen insanlar da var!
Eğer binmiş olsalardı,
Onların da sosyal medyada 'Gel artık, bitsin bu hasret!' afişli videoları; birileriyle yemek yeme, banka açma, TV tartışma programlarında ve meclis kürsüsünde 'Maginot Hattı' gibi efendiyi savunma görüntüleri dolaşırdı.
Barzani'yle, Şivan Perver'le kol kola fotoğrafları olurdu.
Reza Zarrap'la anıları olurdu.
Bunları hiç yapmadılar. Vatanın birliğinden, milletin dirliğinden başka istekleri olmadı.
Dünkü dost, bugünkü teröristin; yalanın, riyanın, iftiranın ve ihtirasın kayığına binmektense, imamın kayığını tercih ediyorlar.

***

Bandırma Vapuru'nun yolcuları onlar.
Tek bir rotaları var:
Mustafa Kemal Atatürk!