Tamam, tamam panik yok.
İstediğim şeyler kırılıp dökülmüyor. Kem gözlü şevket değilim merak etmeyin.
Benimde hayatımda keşke benim olsa dediklerim oldu tabi.
Orta ve Lisede ders çalışmayı seven bir öğrenci değildim, kazayla takdir teşekkür almışlığım oldu.
Fakat okulun en gözde öğrencisiydim.
Bir kitabı, romanı bir gecede okuduğum oluyordu. Sonrasında ne olmuş derken kitap bitiyordu. Şu an birçok üniversite öğrencisinin elinde gördüğüm dünya klasiklerini ortaöğretimdeyken okumuştum. Hiç de ağır gelmemişti.
Tabi okumak akabinde güzel yazmayı getiriyor.
O yıllarda kompozisyon yarışmalarında Türkiye'de Birinciliklerim çok olmuştu. Tesadüfen aldığım yerel gazetede yazılarımı görmek haz veriyordu.
İkinci olduğum zaman üzülür, hatalarımı tekrar gözden geçirirdim.
Uzunca bir aradan sonra, makalelerimde o dönemki performansımı yakalayamasam da, Yazmayı hala çok seviyorum.
Okul müdürümüz, okulu şiir ve kompozisyon dalında temsil ettiğim için, kış kıyamet demeden herkesi dışarda bekletir, kürsüye beni çağırır överdi. Öğrencilerin homurdanışları, nefret dolu bakışları, niye yazdınsa bu kış kıyamette bekletiyorsun bizi der gibiydi.
Bir öğrenci üşüyoruz içeri girelim demesi üzerine;
Okul müdürümüz,
Atalarımızın kışta kıyamette bizleri düşmanlara karşı nasıl savunduğuyla ilgili, bütün savaşları anlatması, bir daha diğer öğrencilere aynı hatayı yaptırmadı.
Bir gün okul müdürüm haydi gidiyoruz Nurhan dedi
Nereye diye sordum.
Kütüphaneye dedi. Kütüphane haftasında zaten kompozisyonda birinci olmuştum. Bu neyin nesi diye aklımdan geçirerek müdürümüzün peşinden gittim..
Kütüphane kalabalıktı. Protokol falan vardı. Masanın üzerinde ise birçok ödül,
Hem müdürümüzün ismi hem de benim ismim okundu, kürsüye çıktık.
Konuşmacı, İşte dedi, kütüphanemizden en çok kitap okuyan kitap kurdu, okullar arası birincisi. Çok şaşırmıştım, okuduğum kitap sayısını hatırlamıyorum ama hediyemi çok iyi hatırlıyorum, kalem ve Necip Fazıl Kısakürek'in kitabıydı, eve geldiğimde, kaldırımlar şiirini gür sesle defalarca okumuştum. Kütüphaneme bir kitap daha eklenmişti.
Ama hala istediğim ve keşke benim olsa dediğim kütüphanem yoktu.
Keşke benim olsa dediğim kütüphane;
Kız kardeşimle beni dışardan ve spor yapmaktan koparan, televizyon karşısına getiren tek diziydi El cuerpo del deseo Salvador serinza
Tablo'nun arkasında gizli bir kapı, kapının arkasında gizemli kütüphane ve piyano, o dönemde Keşke benim olsa dediğim en büyük hayalimdi.
Hayal meyal hatırlasam da dizinin konusu, öldükten sonra aşkı için, başka bir bedende tekrar hayata dönen, ikilem yaşayan, hem intikam almak isteyip, hem de seven bir adamın öyküsüydü.
***
'Dünün hayalleri bugünün gerçekleridir. Bu günün gerçekleri yarının hakikatleridir.' Keşke benim olsa demekten korkmayın. Salvador serinza gibi, gizemli bir kapının arkasından giremesem de, kütüphanem var. Bir gün gizemli kütüphanemde olacak.