CHP Tepebaşı Danışma Toplantısında Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü'nün örgüt ve parti tüzüğü ile ilgili söylediği sözler 'partide tepkilere' neden oldu. Bazı partililerin bu sözlerinden dolayı Nur Hanım'a 'sosyal medyada hakarete varan' tepkilerde bulunuyor. O'nun CHP'li kimliğini sorguluyor? Onu söyledikleri sözlerden dolayı tabi ki eleştirebilirsiniz. Hatta bu toplantıyı düzenleyen İlçe Başkanı Süllü'den sonra kürsüye çıkarak, 'kendisine gereken yanıtı orada' vermeliydi. Taşlar 'toplantı sonrasında sosyal medyada değil', orada dökülmeliydi. Süllü'nün 'tüzük ve örgüt ile ilgili sözleri' şık olmamış. Onun bu açıklamaları 'parti içi demokrasiye inanan hiçkimse tarafından' tasvip edilemez. Ancak bu sözlerinden dolayı ona hakaret etmeye kimsenin de hakkı yoktur. Yıllardır CHP örgütlerini kaale alan var mı? Her seçimde milletvekili ve belediye başkan adayları hakim huzurunda önseçimle mi belirleniyor? Bu aday listeleri tepeden yazılmıyor mu? Süllü'ye tepki gösteren eski il ve ilçe başkanları yıllardır CHP Eskişehir'de neden örgütün adının olmadığının hesabını veriyor mu? Madem 'örgüt diyorsunuz' da önseçim yapılması için partilileri otobüslerle neden genel merkeze hiçbir seçim döneminde yığmadınız? 'Bırakın milletvekili ve belediye başkan adaylarını; meclis üyelerini neden siz' yazamadınız? Kemal Kılıçdaroğlu 22 Mayıs 2010'da CHP Genel Başkanı seçildi. Yani '9 yılı aşkın' bir süredir CHP Genel Başkanlığı yapıyor. Kılıçdaroğlu defalarca Eskişehir'e geldi. Neden 'bir kez bile' CHP'nin Eskişehir'deki 'kalesi olan İl Başkanlığını' ziyaret etmedi? Bu sürede 'İl Başkanlığı yapanlar neden onu CHP İl binasının içerisine' sokamadı? AK Partili Maliye Bakanı merhum Kemal Unakıtan bile CHP Eskişehir binasını ziyaret etti. Kılıçdaroğlu sokağına bile girmedi. Genel Başkan ve Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından da örgütün dikkate alınmadığı CHP'de tek suçlu Süllü mü?
---------------------------------------------------
ESKİŞEHİR SANAYİSİ İÇİN DEV PROJELER

Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Yaşam Parkı, Özel Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve Sınav ve Belgelendirme Merkezi projelerinin lansmanı geçtiğimiz günlerde yapıldı. ES TV'de her Çarşamba yayınlanan Fikir Meydanı programında olduğum için bu lansmana katılamadım. EOSB Nadir Küpeli Başkanlığında ard arda hayata geçirdiği projelerle fark yaratmaya devam ediyor.

YAŞAM ALANI OLACAK
Sanayici ve çalışanların yoğun iş temposundan çıkıp zaman geçirebilecekleri bir proje fikri ile EOSB Yaşam Parkı Projesi'nin ortaya çıktığını dile getiren Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Nadir Küpeli projenin detayları hakkında şu şekilde konuştu: 'Bu proje ile ayni zamanda, şehrimiz halkına ve özellikle de gençlerimize Organize Sanayi Bölgesi'nin sadece fabrikalardan ibaret olmadığını, çalışma ve yaşama alanları ile birlikte var olduğunu göstermeyi amaçladık. EOSB Yaşam Parkı toplam 150 bin metrekarelik alanıyla OSB'ler içinde bu anlamda tek ve en büyük Yaşam Parkı olacaktır. Yaklaşık 1 yıldır ilgili, bilgili tüm kesimlerinin görüşleri alınmak suretiyle oluşmuş bir projedir. Açık alanı bol, spor alanı bol, etkinlik alanları bol bir projeyle karşınızdayız. Ortaya koyduğumuz bu proje ile Türkiye'mizde tüm sanayi bölgelerine örnek olacağımıza inancım tamdır.' Yaşam Parkı bünyesinde peyzaj alanı, çok amaçlı salon, kreş, müze, açık amfi, fitness-spor merkezi, açık spor alanları, restoran-kafeler, ticari alanlar ve yürüyüş alanları yer alacak.

900 ÖĞRENCİ ALINACAK
Özel Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi yatırımının temel felsefesini 'sanayicinin ihtiyacı olan mesleki becerisi yüksek, yenilikçi, üretken, yüksek ahlaklı, Atatürkçü vizyona sahip gençlerin yetiştirilmesi' olarak açıklayan Küpeli; 'EOSB yönetimi, öngördüğü nitelikteki gençlerin yetiştirilmesinde ihtiyaç duyulan binaların yapımını bütün alt ve üst yapıları, kendi bütçesinden karşılamak suretiyle gerçekleştirilecektir. Yine okulumuzun tüm öğrencilerinin ulaşım ve yemek ihtiyaçları Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi bütçesinden karşılanacaktır. Okulumuz ücretsizdir. Okulumuz, sanayi ile iç içe uygulamalı üst düzey eğitim verecektir' diye konuştu.65 bin metrekare arazi üzerinde; İdari binalar ve derslikler, atölyeler, çok amaçlı salon ve spor salonu, Öğrenci pansiyonu, destek tesis ve teknik birimlerden oluşan 20 bin 500 metrekare hizmet alanında faaliyet gösterecek.
Okula ilk etapta 900 öğrenci alınacak. Makine teknolojileri alanında bilgisayarlı makine imalatı, endüstriyel kalıp, makine bakım onarım dalları olacak. Elektrik elektronik alanında; elektrik pano monitörlüğü, endüstriyel bakIm onarım dalları bulunacak. Metal teknolojisi alanında; kaynakçılık dalı yer alacak. Endüstriyel otomasyon alanında mekatronik, endüstriyel kontrol alanları bulunacak. Plastik teknolojisi alanında ise plastik işleme ve plastik kalıp dalları yer alacak.

EMEĞİ GEÇENLERİ KUTLUYORUM
Şehrimizde ve sanayi sektöründe eksikliğinin en çok hissedilen bir diğer konunun Mesleki Yeterlilik Sınav ve Belgelendirme Merkezi olduğunu dile getiren Küpeli 'Bu amaç doğrultusunda bilindiği gibi, mesleki yeterlilik kurumu tarafından standardı yayımlanan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca çıkarılacak tebliğlerde belirtilen tehlikeli ve çok tehlikeli mesleklerde, tebliğlerin yayım tarihinden itibaren on iki ay sonra mesleki yeterlilik kurumu kanununda düzenlenen esaslara göre her çalışanın mesleki yeterlilik belgesine sahip olması zorunlu hale gelmiştir. Ancak, çalışanın yaptığı işle ilgili diplomasi veya ustalık belgesi varsa bundan muaftır. Bugün itibariyle zorunlu meslek sayısı 117'dir. Biz de sanayicimizin bu konudaki ihtiyacın tespitine yönelik anket yaparak, sanayicimizin bu konudaki ihtiyacını anlamak suretiyle ilk aşamada en çok ihtiyaç duyulan 4 sektör ve 20 meslekte merkez kurma çalışmalarını başlattık' dedi. Eskişehir ve Eskişehir sanayicisi için böylesi önemli projeler hazırlayan başta Nadir Küpeli olmak üzere bu çalışmada emeği geçen herkesi kutluyorum...
------------------------------------------
DANIŞMAN ROBİN

'Eskiden beri divan şairlerinin kullandığı mahlasla halk şairlerinin tapşırmaları kurallı bir geleneğin uygulaması olduğundan müstear isim sayılmaz. Mahlaslar ve tapşırmalar çok defa şairin asıl adı yerine geçtiği halde müstear isim, bir şairin veya yazarın asıl adıyla yazarken farklı yazılarında herhangi bir sebeple gizlenme arzusundan doğdu. Bilinen örneklerden hareket edilerek bir yazarın müstear ismi siyasî-cezaî sorumluluktan kaçmak (Namık Kemal: Sabir), kişiler hakkında hiciv, ağır tenkit ve hakarette bulunmak (hicviyelerinde M. Fuad Köprülü: Âşık Coşkun, Yusuf Ziya Ortaç: Çimdik), resmî mesleği dolayısıyla endişe etmek (mabeyin katibi Ali Ekrem Bolayır: A. Nadir), kazanç maksadıyla yazılan eserlerde edebî itibarını, şöhretini korumak (polisiye vb. romanlarında Peyami Safa: Server Bedi), asıl mesleğinden farklı bir alanda yazmak (şiirlerinde tarihçi İsmail Hami Danişmend: Muhtî, Rabia Hatun), aynı dergide birbirinden farklı pek çok yazı kaleme almak (Büyük Doğu'da Necip Fazıl Kısakürek: Adıdeğmez, Dilci, Ahmet Abdülbaki, Ozan) gibi durumlarda kullandığı görülmekte. Bunlara zaman zaman yazarlar arasındaki modaya uymak gibi daha özel sebepler de katılabilir. Önceleri 'nam-ı müstear' denilen müstear isim daha sonra 'takma ad' olarak yaygınlaştı.' Yukarıdaki bu satırlar Türk Dili Edebiyatı Profesörü ve Edebiyat Tarihçisi merhum M. Orhan Okay'a ait. Son yıllarda Eskişehir basınında da takma isimli yazarlar ard arda çıkmaya başladı. Yazı yazdıkları gazetelerde çalışanların büyük çoğunluğu bile bunların kimler olduğunu bilmiyor. Osman Nevres, Şahin Uçurdum, Hakkı Yılmaz bunların en tanınanlarıydı. Son günlerde buna Robin eklendi. Peki bu Robin takma ismiyle makale yazan kim? Bu konuda bana gelen bilgilere göre Robin eski bir milletvekilin danışmanı. Hatta şu anda başka kentteki bir milletvekilinin danışmanlığını da yapıyor. Seramik sanatına ilgili de olan bu isim tarafından Robin yazılarının yazıldığı iddia ediliyor. Eskişehir basınında Robin'den sonra Batman'da çıkar mı? Böyle giderse değil Batman, İron-Man'da Spider-Man'da çıkar!..
------------------------------------
FIKRA
PAZAR AKŞAMI

Genç, güzel, üstelik oldukça dekolte kırmızı bir elbise giymiş bir kadın, Pazar akşamı gittiği bir pub'da, bara doğru yürür.
Barmene yaklaşır, elleri ile barmenin saçlarını okşayarak:
'Bu barın sahibi sen misin ?' diye sorar.
'Hayır' der içi eriyen barmen, 'Barın sahibi bizim patron…'
Genç kadın elini barmenin dudaklarına götürür ve öpmesine izin verir.
'Patrona bir söyleyeceğim vardı…'
Barmen resmen erimiştir. Kendinden geçmek üzereyken sorar :
'Neydi patrona söylemek istediğiniz ?'
Kadın gülümser:
'Kadınlar tuvaletinde ne tuvalet kağıdı var, ne sabun var, ne de havlu…'