Bir yerel seçim daha geride kaldı.
Her seçim öncesi yaşanan gürültü patırtı…
Bağrış çağrış sona erdi.
O halde seçim öncesi insanları kırmayan…
Çevresine öfke kusmayan…
Sağduyuyu elden bırakmayan…
Bunun sadece bir siyasi seçim olduğunu unutmayan...
Bunu hayat mayat meselesi yapmayan kazandı.
Başka?
Başka, demokrasi kazandı.
Atatürk'ün bizlere armağan ettiği söz söyleme…
Söz sahibi olma hakkı…
Hem de eşit bir şekilde, kadınlı erkekli söz sahibi olma hakkı kazandı.
Yani?
Yani seçme seçilme…
Yani adam yerine konma hakkı kazandı.

***

Çetin Altan,
'Çocukken sinemaya gidiyorduk.
Büyükler limonata alıp içiyordu.
'Sen daha küçüksün, bizimkinden içersin,' diye bana almıyorlardı.
Ben ağlamaya başlayıp ortalığı birbirine katınca beni susturmak için bana da alıyorlardı.
Ama ben limonatayı yere çarpıp limonata bardağını tekmeliyordum.
Çünkü istediğim limonata değildi, istediğim adam yerine konmaktı,' diye yazmıştı bir yazısında.
Adam yerine konmaktır demokrasi.
Onun için…
Onun için, geride bıraktığımız yerel seçimde kazanan demokrasidir.
Seçme, seçilme hakkıdır kazanan.
Kazanan seçmendir.
Yani halktır.
İnsanlıktır.
Fikri hür…
Vicdanı hür…
Çağdaş…
Aydın…
İlimden ve fenden başka yol gösterici tanımayan gelecek nesillerdir kazanan.
Gerisi?
Gerisi, yaşadığımız pek çok siyasi seçimden biri sadece.
Ve partilerin…
İsimlerin ne önemi var?
İnsan!
İnsan olmak en önemli husus!
Ve hayatımızda ne seçimler vardır ki…
Solda sıfır kalır, birkaç gün önce gerçekleşen, geride kalan şu siyasi seçim.
Belki de biz hangi siyasi partiyi…
Hangi Belediye Başkanı adayını seçeceğimize karar verirken genç bir insan, böbreklerinden birini seksen yaşındaki annesine…
Yahut babasına verip vermemeye karar vermeye çalışıyordu.
Belki de o sıralarda bir genç…
Hayatının baharında bir genç, işsiz kalmamak…
Bütün bir hayatını işsiz, ser sefil geçirmemek için hangi üniversiteyi…
Hangi mesleği seçmesi gerektiğine karar vermeye çalışıyordu.
Ve belki de o sıralarda bir insan, kendine bir eş seçmeye çalışıyordu.
Ki eş seçmek demek, kendine bir hayat seçmek demektir.
Boşuna dememişler,
'Eşi insanı vezir de eder rezil de!' diye.

***

Seçim akşamı; seçim torbasını, evrakları adliyeye teslim edip gece vakti yorgun argın eve geldiğimde, otuz yıldır her sabah altı otuzda kalkıp işe giden eşim, sabah erken kalkacak olmasına rağmen uyumayıp beni kapıda, yeni demlenmiş bir bardak çayla karşılayınca,
'Eşi, ciğerleri gibidir insanın!' dedim kendi kendime.

***

Şimdi, siyasi seçimi…
Yerel seçimi geride bırakıp hayatımızdaki seçimleri doğru yapmaya bakalım…
Her insan, verdiği kişisel kararlarla, kendi hayatını seçer.