Eskişehir yerel basınında 10 yılı aşkın süredir yazı yazıyorum…

Aşağıdaki iki küçük 'kıssadan hisseyi' birkaç kere yazdım, şimdi yine yazacağım…

Zira içinde bulunduğumuz gidişata pek uygun düşüyor…

***

Şehrin birinde, aynı sokakta 4 tane terzi dükkanı var imiş…

Birinci terzinin vitrini, içi son derece şık ve aydınlık…

Kapasındaki tabelada şu yazıyor;

'Bu mahallenin en iyi terzisi…'

İkinci terzi dükkanı ilkinden daha lüks…

Binası, dükkanın kendisi kendini sokağın öbür ucundan gösteriyor…

Tabelasında işe şu ifade var;

'Bu şehrin en iyi terzisi…'

Üçüncü dükkan ise, neredeyse dükkan değil, küçük bir saray gibi…

Altın varaklı aynalar, top top ipek kumaşlar, insanların etrafında pervane olan çalışanlar…

Kapasında diyor ki;

'Bu ülkenin en iyi terzisi…'

Gelelim dördüncü terzi dükkanına;

Son derece mütevazi, küçük ama temiz yüzlü bir binanın alt katında, küçük ama sevimli bir terzi dükkanı…

İçeride, yaşlıca bir adam makinesinin başında sessizce çalışıyor…

Kapısındaki tabelasında silik soluk bir yazı…

'Bu sokağın en iyi terzisi…'

***

Şimdi ikincisi...

Zamanın bahrînde, bir Osmanlı beyzadesi terziye gidiyor…

Elinde bir miktar kumaş, fes diktirecek…

'Ben fes diktireceğim, müsait misiniz?'

Terzi 'evet' diyor, 'elbette…'

'Yalnız bu kumaştan iki tane fes çıkarmanızı istiyorum…'

Terzi, bir adama bakıyor, bir elindeki kumaşa bakıyor ve 'peki' diyor…

Beyzademiz, kumaşı bırakıp tam kapıdan çıkacakken, nedendir bilmem yeniden terziye dönüp soruyor;

'Peki sizce bu kumaştan 4 tane fes çıkar mı?'

Terzi başını kaldırmadan cevaplıyor;

'Çıkar tabii ki… 2 gün sonra gelip alabilirsiniz…'

Beyimiz 2 gün sonra geliyor yeniden…

'Fesler hazır mı?'

'Hazır…'

Terzi yan taraftaki raftan aldığı paketi alıp adama uzatıyor…

Adam merakla açıyor paketi, açıyor açmasına ama ne görsün…

İçlerine ancak orta boy birer elmanın sığabileceği 4 adet fes…

'Bu nedir be adam, sen benimle dalga mı geçiyorsun?'

Terzi kendinden gayet emin yanıt veriyor;

'Neden dalga geçeyim beyim? Sen bana 4 tane fes çıkar mı diye sordun, ben de çıkar dedim. Sen, 'ama benim kafama göre olsun' demedin ki…'