Kışın olumsuz koşullarına insan vücudunun dayanma gücüne güç katan önemli meyvelerden biri olan kivi daha çok taze olarak tüketilmekle birlikte kurutularak, dondurularak, meyve suyuna işenerek de tüketilmektedir. İçeriğinde A, B1, B6, Folik Asit, C ve E vitaminlerini, potasyum, krom, kalsiyum, bakır, fosfor, demir ve magnezyum gibi mineralleri, karotenoidleri, fenolik bileşikleri bulunduran kivinin bir diğer önemli özelliği de en önemli bileşeninin su olmasıdır. Su içeriğinin yüksek olması, sıvı gereksiniminin karşılanması yönünden çok yararlıdır. Sahip olduğu lifler sayesinde bir çok rahatsızlığı engelleyen, yüksek besin değerine sahip kivinin bir tanesi ile bir insanın günlük A ve C vitamini ihtiyacı karşılanabilmektedir. İçeriğindeki A vitamini ile pigment olan lutein, zeaksantinin göz sağlığını destekleyici özelliğe sahiptir.

En iyi C vitamini kaynağı olarak bilinen portakaldan daha fazla C vitaminine sahip olan kivinin 75 gramı (genellikle 1 adet kivi), bir yetişkinin günlük ihtiyacı olan yaklaşık 75-100 mg kadar C vitamininin tamamını karşılayabilmektedir. C vitamini insan vücudunun sahip olduğu bağışıklığın güçlenmesini ve olumsuz koşullara karşı korunmasını sağlamaktadır. Vücutta ilerleyip, karşılaştığı bütün serbest radikalleri nötralize eden ve mutlak gerekli bir antioksidan olarak kabul edilen C vitamini, antioksidan etkisi dışında yara iyileşmesi ve kolajen oluşumu açısından da çok büyük bir öneme sahiptir. Ayrıca gıdalardan vücuda demir alımını artırdığı da bilinmektedir.

Kemiklere ve eklemlere zarar veren serbest radikallere karşı koruma gücüne sahip olan C vitamini, bunun yanı sıra dış etkenlere bağlı kanserojen maddelerle mücadele etme özelliği olduğundan, serbest radikallerin neden olduğu oksidatif stres, akciğer, kolon ve mide kanseri gibi birçok kanser türüne karşı koruyucudur. Kivinin içeriğindeki C vitamini ile lutein, zeaksantin gibi antioksidanlar serbest radikallere karşı savaşarak organlarımızı oksidatif stresten koruduğu için yaşlanmanın gecikmesine de yardımcı olmaktadır. C vitamininin ayrıca tansiyonun düşmesine, hipertansiyon riskinin azalmasına katkı sağladığı, kan damarlarının genişlemesini sağlayarak, damar sertleşmesi, yüksek kolesterol, kalp yetmezliği ve göğüs anjini gibi kalp hastalıklarını önlemeye yardımcı olduğu belirtilmektedir. Kivinin, yan etki göstermeksizin kanı sulandırarak, kalp krizini de azalttığı bilimsel araştırmalarla saptanmıştır. Kivinin antioksidan kapasitesi nar, çilek, portakal ve siyah üzüme göre düşük olmakla birlikte, beyaz üzüm, muz, elma ve armuttan daha yüksektir.

Düzenli fakat aşırı olmayan kivi tüketimi kandaki trigliserit miktarını yani kolestrolü düşürüp, pıhtı atma riskini azaltmakta ve kalp damar sağlığını korumaktadır. Kış aylarında görülen solunumla ilgili şikayetleri azaltan ve eskiden beri astım hastalarında, nefes açıcı ve öksürük kesici olarak kullanıldığı bilinen kiviyi ölçülü bir şekilde tüketen çocuklarda nefes darlığı, gece öksürüğü, hapşırma, burun akıntısı ve kronik öksürük oranında azalma belirlenmiştir.

Kivi magnezyum içeriği bakımından en zengin, potasyum miktarı bakımından yüksek, sodyum miktarı bakımından düşük olmasıyla bir çok meyveden daha iyi özelliktedir. İçindeki potasyum miktarı, en iyi potasyum kaynağı olan muzda olduğu kadardır. Potasyum kan basıncının ve buna bağlı olarak kalp fonksiyonlarının düzenlenmesinde etkili olan, kemiklerin zayıflamasını engelleyen bir mineraldir ve potasyuma duyulan günlük ihtiyacın %10 'u bir adet kivi ile karşılanabilmektedir. Kivide bulunan lifler besinlerin mideden kalın bağırsağa sağlıklı bir hızda ilerlemesini sağlamakta, böylece hem sindirim sistemi organları aşırı çalışmak zorunda kalmamakta, hem de kan şekeri emiliminin düzenlenmesi sağlanmaktadır. Lifler sayesinde kimyasalların ideal dengesi sağlanmakta ve sağlıklı bir sindirim için gerekli mikroorganizmaların populasyonu desteklenmiş olmaktadır. Kivide bulunan serotonin maddesinin stresi azalttığı, inositolinin ise depresyona iyi geldiği ve diyabet hastalarının şeker oranını düzenlemede de pozitif yönde etkili olduğu saptanmıştır.
Vücutta üretilemeyip, beasinlerle beraber alınması gerekli olan omega-3 ve ALA (alfa-linoleik asit) yağ asitlerini bitkisel olarak içeren kivi çekirdekleri kalp, eklem ve metabolik sağlık açısından da faydalıdır.


Kivi, hastalıkların yanı sıra cilt güzelliği için de vazgeçilmez bir meyvedir. Dilimlenmiş kivi cilde konursa cildi besler ve nemlendirir. Ayrıca, kivi ezilerek suyu çıkarıldıktan sonra elde edilen püre yıpranmış ve kırışmış ciltler için maske olarak kullanılabilir. Bu maskeler içerdikleri çeşitli minerallerin yardımıyla cilt üzerindeki ölü deriyi temizlemekte ve cilt güzellliği sağlamaktadır.

Sağlıklı, zinde ve hastalıklardan uzak bir yaşam için her gün bir tane kivi yemek faydalı olmaktadır. Düzenli kivi tüketenlerin mümkünse sert yapılı kivileri satın alarak yeme olgunluğuna getirmeleri daha uygun olacaktır. Yemeye uygun hale gelen kivilerin buzdolabında muhafaza edilerek yaklaşık 10 gün içerisinde tüketilmesi gerekir. Hemen yemeye uygun kivi almak isteyenler, limon yumuşaklığında olan meyveleri almalıdır.

.