Eskişehir tarımı, Türk tarımının en önde gelen örneklerinden biridir. Kuru tarımda da sulu tarımda da deneyime sahip üreticileri olan, yeni teknoloji kullanımını çabuk benimseyen bir ildir. Bir çok farklı ürünü yetiştirme olanağı olan Eskişehir en çok tahıl üretimiyle, özellikle buğdayıyla tanınmaktaydı. Son yıllarda sık karşılaştığımız gibi, bu yıl da İklim koşullarında gördüğümüz ani ve önlenemeyen değişkenlikler, sel, dolu afetleri ve geç yağışların olumsuz etkilerine karşı yapılabilecek fazla bir şey yoktur fakat bazı üretim tekniklerini doğru ve değişen koşullara göre uygulayarak olası zararları azaltmak mümkündür. Bu yılın buğday ürününde hem rekolte hem kalite bakımından çok ciddi düşüşler meydana gelmiş bulunmaktadır.
Orta Anadolu Bölgesinin çoğu yerinde de benzer sonuçlar olduğu bilgileri gelmektedir. Bunun afet zararları ve diğer iklim faktörleri dışındaki en büyük nedeni üretim yapabilmek için mutlaka gereken girdilerin, geçen yıl fiyatlarında olan büyük artışlar sonucu, yetersiz kullanımıdır. Çok sayıda üretici normal düzeyin oldukça altında gübre (özellikle üst gübre) ve vasıfsız tohum kullanmış, bazıları ürünü koruyacak mücadele uygulamalarını azaltmış ya da hiç yapmamıştır. Az bile olsa verilen taban gübrelerinin ve/veya toprağın kendi gücünün etkisiyle ekim sonrası sonbaharda bitki çıkışlarının güzel olması, yüksek verimin dolayısıyla yüksek bir rekoltenin müjdecisiydi, ancak verim ve kalite özelliklerini esas sağlayan, üst gübre dediğimiz ilkbaharda uygulanan azotlu gübrelerin azlığı veya gübre türünün ve verme zamanının hatalı olması, hem tanelerin cılız olmasına hem de istenen kalite özelliklerinin düşük kalmasına neden olmuştur.
Erken atılması nedeniyle yıkanmaya uğrayan ve bitkiye yararı azalan gübre nedeniyle, sapı yaprağı bol, tanesi cılız bir buğday ürünü alınacağı gibi, geç yağışların özellikle tane olum döneminde yağması nedeniyle de çoğu ağarmış, cılız, hastalanmış taneleri olan bir ürün de alınabilmektedir. Bu yılın ürününde buna sık rastlanmıştır. Toprağı çok sürmek, yanlış buğday çeşidi seçmek, yanlış cins gübre seçip onu da yanlış miktarda (para benim değil mi, istediğim kadar atarım! diyerek), yanlış zamanda ve tek seferde vermek sadece bir hata değil, apaçık bir ziyandır. Tohum, gübre, mazot, kimyasal mücadele ilaçları gibi üretimin temel girdilerinde yaşanan yüksek fiyatlar nedeniyle buğday üretiminden ekonomik bir kazanç sağlayamayan, çoğu yerde zarar eden üreticiler büyük zorluklar içindedir. Kimi üretimi bırakacak hale gelmiş bulunmaktadır. Buğday ekilen alanlar azalmakta bunun yerini sulama imkanı olan yerlerde başka ürünler almaktadır. Bunlar içinde mısır ve ayçiçeği Eskişehir'de başı çekmektedir.
Geçtiğimiz birkaç yılda gerek ürün fiyatları gerekse yüksek verim sayesinde üreticisine iyi kazanç sağlayan bu iki üründen ayçiçeği 2015 ten bu yana hissedilir bir artış göstermiş, o yıl 70 bin dekara yakın yağlık ve 23 bin dekara yakın çerezlik ekimi yapılmıştır. 2018'e gelindiğinde bu alan sadece yağlık ayçiçeği ekilişi olarak 111 bin dekarın üzerine çıkmıştır. Mısır ekilişlerinde önceleri silajlık mısır tercih edilmiş, 2015 te 42 bin dekara yakın bir alanda silajlık ekilirken, tanesi için üretilen mısır 26 bin dekarlık bir alanı kaplamıştır. İzleyen yıllarda silajlık ekim beklendiği kadar büyük artış gösterememiş, 2018 de ekim alanı ancak 50 bin dekara yaklaşmıştır çünkü fiyat ve yüksek verimli melez çeşitler sayesinde tanesi için yapılan mısır üretimi hızla genişlemeye başlamıştır.
2016 yılında bir önceki yıla göre %21, 2017 de bir önceki yıla göre %58'den fazla, 2018 de bir önceki yıla göre %39'a yakın bir genişleme gösteren ekiliş alanlarının 2019 değeri henüz açıklanmamış olmakla birlikte, gerek üretici ifadeleri gerekse gözlemler, tane mısır üretilen alanların hızlı genişlemeyi sürdürdüğü ve bir önceki yıla göre de %40-45 gibi bir artışın söz konusu olabileceği kanısını vermektedir. Ayçiçeği ve mısır, mutlaka diğer yazlık ürünlerden de alan kazanmıştır, ancak bir çok üreticinin de belirttiği gibi daha çok buğday ve arpa alanlarına girmiş gibi gözükmektedir. Bu yıl buğday üretim rakamlarının düşük olmasında verimi etkileyen diğer faktörler yanında ekiliş alanları azalmasının da payı büyüktür. Bu alanların özellikle sulanabilir alanlardan olması verim ve kalite özelliklerinin düşmesini çok etkilemiştir.
Mısır da yüksek verimli çeşitlerden elde edilecek ürün miktarı fazlalaştıkça fiyatlar geçtiğimiz yıllardaki kadar olmasa da buğdaydan daha fazla kazanç getirebilecektir. Ancak melez mısırların tohum fiyatı oldukça yüksektir, her yıl yeniden almayı gerektirir, yüksek miktarda gübre, yılına göre değişmekle birlikte Eskişehir için 6-8 defa su verme, gerektiği kadar çapalama ve /veya ilaçlama, alan genişledikçe etkisi artan zararlı böceklerle mücadele, domuzdan koruma, halen görülmeyen ancak görülmesi muhtemel çok zarar veren mısır kurtlarıyla mücadele, arka arkaya ekim yapılan topraklarda verim gücü azalması, ürünü kurutma vb. birçok sorunla karşılaşılacaktır.
Bütün bunlar için hazırlıklı olmak gerekir, aksi halde çözümü zor sorunların altında kalmak işten bile değildir. Mısır ve ayçiçeği üretiminde mutlaka doğru bir ekim nöbeti sistemi kurulmalı, bu sistemde buğday, arpa, yulaf belli bir sırayla yer almalı, bunlar arasına yemlik ya da yemeklik bir baklagil türü de girmelidir. Bu alanların toprakları, yıkanma nedeniyle oluşabilecek besin maddeleri kayıpları ve yanlış ve/veya aşırı sulama nedeniyle oluşabilecek çoraklaşmaya karşı korunmalı, doğal drenajı olmayan veya zayıf olan yerlerde drenaj sistemi kurulmalıdır. Bitki beslemede organik ve/veya organomineral gübreler ve yavaş salınımlı mineral gübreler öncelik almalıdır. Sulu alanlarda ekim nöbetinde yer alacak olan buğday, kuru tarım alanlarının da en vazgeçilemez bir temel ürünüdür. Eskişehir bu bakımdan buğday üretimindeki yerini ve önemini koruyacaktır. Bana kalırsa buğdayın dili olsaydı belki de KIYMETİMİ BİL, BEN SENİN SİGORTANIM derdi.