Yaşam için birinci derecede önemli olan beslenmeyi sağlayan gıda maddelerinin esas kaynağı bitkilerdir. Çünkü bitkiler doğrudan ya da işlenerek günlük beslenmede kullanıldıkları gibi, hayvan yemi veya yem hammaddesi olarak hayvansal gıdaların elde edilmesinde kullanıldıkları için de beslenmeye dolaylı olarak katılmaktadır. Sağlıklı ve verimli bir ömür sürmek için, diğer bir deyişle kaliteli bir yaşam için, yeterli ve dengeli bir beslenmenin önemi giderek daha çok anlaşılmakta olup, bunu sağlayacak değişik niteliklere sahip ürünlerin yetiştirilmesine olan talep giderek artış göstermektedir. Değişik coğrafi bölgelerde, iklim koşullarının da büyük etkisiyle doğal bitki örtüsünde ve yetiştirilen ürünlerde büyük farklılıklar olabilmektedir. Bu farklılıklar her bölgenin kendi içinde de görülebilmekte, böylece birbirinden farklı özelliklere sahip bitkisel ürünler elde edilebilmektedir.

Bu ürünlerin bir kısmı örtü altında, çok büyük kısmı ise açıkta tarlalarda, bahçelerde, bağlarda yetiştirilmektedir. Özellikle açıkta yetiştirilen ürünler, yetiştirildikleri mevsimlerin her birinde kendilerine zarar verebilen bazı doğa koşulları (ör. soğuk, don, kurak, dolu, hastalık, zararlı)ile doğrudan temas halindedir. Ancak ekili, dikili ya da kendiliğinden yetişen bitkisel ürünlerin gördüğü zararlar sadece bu etmenlerden ileri gelmemektedir. Bu ürünlerle beslenen, bu ürünlerden kazanç sağlayan bir kısım insanların verdiği zararların oranı da oldukça yüksektir ve önemli kayıplara yol açmaktadır. Bu zararların çoğu bilmeden, istemeden, ihmal, dikkatsizlik nedeniyle verilen zararlardır fakat umursamazlık ya da bilerek verilen zararlar da olabilmektedir.

İster doğa olayları sonucu ister insan eliyle olsun, meydana gelen bu zararlar sadece ürünün sahibi olan üreticilerin kaybı değil, aynı zamanda bunlardan beslenecek insanların, hayvanların ve sonuçta ülke ekonomisinin de kaybıdır. Bu kayıpları önlemek amacıyla 1941 yılında Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında bir kanun çıkarılmış ve korunacak çiftçi mallarının neler olduğu, kanunda yazılı olan işleri kimlerin yapacağı, bunların nasıl görev yapacağı, sorumlulukları, nasıl denetlenecekleri gibi konular belirtilmiştir. Kanun, bugünün ihtiyaçlarını bir ölçüde karşılamaktadır, ancak aradan geçen 74 yıl gibi uzun bir zaman diliminde meydana gelen gelişme ve değişmeler ve bunların ortaya çıkardığı yeni sorunlar, kanunda bazı değişiklikler ve/veya ilaveler yapılmasının ve bunun yanı sıra uygulama yönetmeliğinin çıkarılmasının gerektiğini göstermiştir.

Çiftçi Malları Koruma Başkanlıkları yurdun dört bir yanında bütün ürünleri, üretimde kullanılan her türlü taşınır vetaşınmaz malı, sulama kanallarını, setleri, hendekleri , çitleri, duvarları, tarla ve bahçe yollarını koruma yükümlülüğü taşımaktadır. Seçimle gelen başkanlar ve koruma meclisi üyeleri hiç bir ücret almadan, gönüllü olarak yürüttükleri görevleri sırasında çeşitli sıkıntılar yaşadıklarını, aşamadıkları darboğazlar olduğunu ileri sürmekte, daha yüksek bir moralle daha etkin olarak çalışmak ve daha iyi görev yapabilmek için sorunlarının geciktirilmeden çözülmesini talep etmektedirler. İçinde bulundukları koşulları, ortak sorunlarını ve bunların çözümü için neler yapılabileceğini görüşmek ve birlikte atılabilecek adımları belirlemek amacıyla Otuz üç başkanlıktan doksan dokuz ilgili, 10 Mart Salı günü Eskişehir Tepebaşı Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı'nın ev sahipliğinde bir araya gelmişlerdir. Toplantıda yapılan özlü ve sonuç almaya odaklı görüşmelerde, ilgili kurumların yöneticilerinin ve kanun yapıcıların vakit geçirmeden dikkate alması gerekenler net bir şekilde ortaya konulmuştur. Toplantıda sağlanan önemli bir gelişme de bir temsilciler komitesinin kurulması olmuştur. Başkan yardımcılığına Tepebaşı Çiftçi Koruma Başkanı Süleyman Buluşan'ın seçildiği bu komitenin, toplantıda dile getirilen ve üzerinde görüş birliği sağlanan konuları ilgili makamlara götürmesi ve sorunların çözümü için girişimlerde bulunması kararlaştırılmıştır.