Yarın 17 Nisan…
17 Nisan 1940 tarihinde resmen kurulan Köy Enstitülerinin 79. Kuruluş Yıldönümü.
Köy Enstitülerinin tarihsel gelişimi açısından çok önemli ve özgün bir yeri olan ESKİŞEHİR, 'Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümlerinde yapılan etkinlikler' açısından da önemli bir yer edinmiştir.
Yaklaşık 30 yıldan beri, 'Eskişehir'de yapılan tüm 17 Nisan etkinliklerinde birinci derece sorumluluklar yüklenen bir kişi olarak', günlerden beri içim titreyerek bekliyorum 17 Nisan'ı…
Çünkü 30 yıldan beri ilk kez '17 Nisan'da Eskişehir'de olamayacağım…'
Tüm 17 Nisanlarda olduğu gibi, 'Anılarımızı, bilinçlerimizi ve umutlarımızı birlikte tazeleyelim ve paylaşalım…'
KÖY ENSTİTÜLERİNİN ULUSAL VE EVRENSEL BOYUTU
Köy Enstitüleri Sistemi, dar anlamda 'bir eğitim modeli' ya da 'bir öğretmen yetiştirme modeli' değil; 'Evrensel eğitim bilimi değerleriyle Cumhuriyet değerlerimizin kaynaştırılmasından üretilmiş bütünsel bir eğitim sistemidir…'
Özgün anlamda 'Genç Türkiye Cumhuriyetinin köylerdeki sözcüsüdür Köy Enstitüleri…'
Köy Enstitülerinin ulusal boyuttaki amacı ise 'Bilimsel bilgiye dayalı olarak Türkiye'yi geliştirmekti…'
Türkiye eğitim tarihinde özgün ve önemli bir yeri olan Köy Enstitüleri uygulamasının, çağının evrensel eğitim değerleriyle önemli ölçüde çakıştığının en somut örneği ise evrensel düzeyde 'Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü' olan UNESCO'nun bazı kararlarıdır:
  • UNESCO'nun 1950 – 1961 yılları arasında yaptığı birçok Uluslararası Eğitim Konferansında, 'Köy Enstitüleri Sistemi gelişmekte olan ülkelere model olarak önerilmiştir.'
  • UNESCO, ATATÜRK'ün 100. Doğum Yılı olan 1981 yılını, O'nun evrensel niteliklerini vurgulayarak 'ATATÜRK YILI' kabul etmiştir.
  • UNESCO, HASAN ÂLİ YÜCEL'in 100. Doğum Yılı olan 1997 yılında 'Kendisinin saygıyla anılması…' kararı almıştır.
'Köy Enstitülerinin Türkiye'nin özgün koşullarından doğarak evrensele ulaşan boyutları…' ne yazık ki hak ettiği ölçüde evrensel arenaya girememiştir.
KÖY ENSTİTÜLERİ DENEYİMİNDEN YARARLANILACAK ÇIKARIMLAR
Nesnel bir yaklaşımla irdelendiğinde, Köy Enstitülerinde gerek 'eğitim yöntem ve teknikleri' gerekse 'eğitim ilkeleri' bağlamındaki başarılı uygulamalardan günümüzde ve gelecekte yararlanılacak çıkarımlar olduğu görülecektir.
Köy Enstitüleri Sisteminde, çoğu ülkemizde ilk olarak el yordamıyla ama başarıyla uygulanan 'eğitim yöntem ve teknikleri', günümüzün eğitim fakülteleri ve diğer eğitim kurumları tarafından daha da geliştirilebilir.
Ancak günümüzde esas önemli olan, 'Köy Enstitülerinin yaşadıkları yıllardaki uygulamaların özlemli duygularına ya da biçimlerine değil, 'ilkelerine' sahip çıkmaktır.'
Yani günümüzün evrensel eğitim sorunu, tıpkı Köy Enstitülerinin yapmaya çalıştığı gibi: 'Laik, bilimsel, demokratik ve kamusal eğitim ilkelerini korumak ve geliştirmektir…'
Köy Enstitülerinin kapatılmasından beri eğitim çevrelerinde 'Köy Enstitüleri yeniden açılabilir mi?..' ya da 'Günümüzde Kent Enstitüleri kurulabilir mi?..' gibi sorular sıkça tartışılır.
Bu tür gelişimci yaklaşımlara duyarsız kalanlara söylenecek fazla söz yok…
Ancak öncelikle 'Köy Enstitülerine karşı yıllardır sürdürülen aşağılayıcı ve yıkıcı çalışmalara karşı daha azimli ve daha kararlı olmak gerekiyor…'
Diğer yandan, Köy Enstitülerine olumlu anlamlarda adeta 'dokunulmazlık' konumu yükleyerek, 'onların deneyiminden yararlanma görüşlerine kökten karşı çıkanların yanlışlarını da sergilemek' gerekiyor.
Çünkü 'Köy Enstitüleri elbette korunması ama mutlaka geliştirilmesi gereken kültür varlıklarımızdır…'
Bu değerli kültür varlıklarımızı 'Adeta lanetlercesine yok saymak' ne kadar yanlışsa; 'Köy Enstitülerinin üzerine çivi bile çakılamaz…' anlayışıyla aşırı korumacı yaklaşmak da o kadar yanlıştır.
Üstelik günümüzde eğitimin temel sorunu, tıpkı Köy Enstitüleri sürecinde olduğu gibi 'Laik, demokratik, bilimsel ve kamusal eğitim' ilkelerini yaşama geçirebilmektir…
GELECEK ÇIKARIMI 'KENT ENSTİTÜLERİ' OLMALIDIR
Bu bağlamda ülkemizde bugün Köy Enstitüleri Sistemi deneyiminden yararlanılarak: 'Yaşam boyu öğretim /eğitim ilkeleri doğrultusunda ve belediyelerin sorumluluğu altında, 'Kent Enstitüleri' oluşturulabilir…'
Kurulacak Kent Enstitülerinin temel işlevi, 'Çağdaş kent kültürünün oluşturulması ve geliştirilmesi' olmalıdır.
Belediyeler bünyesinde bu amaçla oluşturulacak eğitim kurumlarının adının 'Kent Enstitüsü' olmasının gerekçeleri şunlardır:
  • 'KENT' sözcüğü, 'Çağımızda kentsel yaşamın ve kentsel kültürün önemini vurgulamak' içindir.
  • 'ENSTİTÜ' sözcüğü ise: Yaşam boyu eğitim kurumları olan Kent Enstitülerini, örgün eğitim kurumlarından (okullardan) ayırmak içindir…
  • Ve 'Kent Enstitüleri' adı: 'Eğitim tarihimizin dün- bugün- yarın zincirinde Köy Enstitüleri deneyiminin anısını, bilincini ve umutlarını yaşatmak içindir…'
Böyle bir önerinin 'güçlü dayanakları, uygulanabilirliği ve sürdürülebilirliği' vardır.
Bu bağlamda, Eskişehir' de Tepebaşı Belediyesi bünyesinde Sayın Ahmet ATAÇ'ın başkanlığı dönemlerinde 'BELDE EVLERİ' adı altında çok yaygın bir biçimde sürdürülmekte olan yaşam boyu eğitim çalışmalarının son yıllarda 'Tepebaşı Belediyesi Kent Enstitüsü' adı altında sürdürülmesi örnek bir uygulamadır.
Bu güzel Eskişehir örneğinin korunması, geliştirilmesi ve öncelikle 'Sosyal demokrat belediyeler için örnek proje olarak yaygınlaştırılması…' sağlanmalıdır.
*****
17 NİSAN GÜNÜ ANKARA'DA OLACAĞIM
Köy Enstitülerinin 79. Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla Eğitimciler Derneği (EĞİT- DER) ve Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı (KEÇEV) Genel Merkezleri tarafından birlikte düzenlenen etkinlikler kapsamında Ankara'da 'Belediyelerin Eğitimdeki Yeri ve Kent Enstitüleri' konulu bir açık oturum yapılacak.
Bu açık oturumda EĞİT- DER Genel Başkanı Mustafa DEMİR, KEÇEV Genel Başkanı Erdal ATICI, Doç. Dr. Ahmet YILDIZ ve ben İbrahim GEREDE, konuşmacı olacağız.
17 Nisan 2019 günü, 14.00 – 16.00 saatleri arasında, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi- Kavaklıdere/ANKARA adresinde yapılacak etkinlikte durumu uygun olan dostlarla birlikte olmak bizi mutlu edecektir.
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…