Marko ve Dudu önce uzaktan evin penceresinden birbiri ile koklaştı. Sonra sağ patilerini kaldırarak birbirlerine merhaba dediler.
Marko köyde. Köyde annemin kedisi. Köyde kedi çok. Ama Marko ile Paşa annemin özel olarak ilgilendiği beslediği kediler. Yani bizim kediler.
Anneme Antalya'dan köye gelirken soruyorum Anne bir şey istiyor musun? Her seferinde annem 'bunlara ne versem yemiyor, kedilere alın ne alacaksınız' diyor. 80 yaşındaki canım annem kendisi için bir şey istemiyor ama kedilerini ihmal etmek istemiyor.
Paşa ve Marko annemin köydeki kedileri. Evin içine girmiyorlar ama balkonda, balkon kapısının önünde, mutfak penceresinde her yerde varlar. Eşim onlar için balkonda konaklama ve beslenme yeri düzenledi, çok mutlular. Mutlular, çünkü sevgi var, ilgi var var beslenme var. Özgürler, çünkü bahçede istedikleri gibi geziyorlar, koşuyorlar, ağaca tırmanıyorlar hatta avlanıyorlar. Yani doğal yaşıyorlar.
Dudu ise Antalya'dan köye ilk defa geldi. O bir şehirli, köy hayatını bilmiyor.
Geçen hafta izlediğim bir televizyon programında uzmanlar zekası olan ve zekasını kullanan tek canlının insan olduğunu söylediler. Ama ben kesinlikle katılmıyorum. Kedilerin de müthiş bir zekası var ve kullanıyorlar.
10 yıldan fazla Zıpkın' la beraber yaşadık. Zıpkın' la serüvenimiz Eskişehir'de başladı, Antalya'da devam etti.
Zıpkın çok zeki bir kediydi. Zekasını da çok iyi kullanıyordu. Beni önce balkondan, sonra da evin giriş kapısında karşılıyordu. İl dışına çıkacağım zamanları çok iyi anlıyordu Zıpkın. Hemen valizin içine giriyordu, sonra valizin üstüne oturuyordu. Baktı ki engel olamıyor küsüp sırtını dönüyordu. Eve dönünce de birkaç gün bana yüz vermiyor küsüyordu.
Dudu 3 aylık, köy hayatı alışık olmadığı bir ortam. Marko ise 6 -7 aylık. Paşa ise yetişkin bir kedi. Dudu evin dışını merak ediyor, Marko ise içini. Dudu dışarı çıkmak istiyor, Marko içeri girmek istiyor.
Şimdilik Dudu dışarı çıkmaya başladı. Marko da onu çok yakından izliyor. Bütün dikkati üstünde. Hayran hayran bakışları var Dudu'ya.
Marko'nun durumu bizim ilkokuldaki halimiz. Biz ilkokuldayken köyümüze şehirli kızlar gelirdi. Güzel giyimli, pırıl pırıl, üstleri başları tertemiz. Bizim köydeki papatyalara kır çiçeklerine benzerlerdi. Ben daha sonra hiç kır çiçeği koparamadım. Papatyalardan seviyor, sevmiyor falına bile bakamadım. Ne zaman papatya koparmak için elimi uzatsam köyümüze şehirden misafir olarak gelen kızlar gözümün önüne geliyordu ve vazgeçiyordum.

Marko da Dudu'ya ilkokulda bizim köye gelen şehirli kızlara davrandığım gibi davranıyor. Ama sanki Marko daha rahat, hemencecik Dudu'yu bahçede gezdirmek istiyor.
Özün sözü kediler zeki hayvanlar ve zekalarını kullanıyor.
Sevgiye ve ilgiye hemen karşılık veriyor.
Dudu ile Marko'nun oryantasyon dönemi.
2018'in ilk kalıcı arkadaşlık ve dostluğu başladı sanki.
Marko Dudu'yu doğal ortama alıştıracak gibi.
Şimdilik durum böyle. İlerde farklı bir gelişme olursa sizlerle paylaşırım.