2018-2019 Eğitim Öğretim yılı başlıyor.
İlk ders zilinin çaldığı gün öğrenci ve öğretmenler heyecanlı bir duygusallık yaşarlar. İlk gün emekli öğretmenlerin bile 'sanki tekrar okula gideceklermiş gibi' heyecanlandıklarını çok iyi bilenlerdenim.
Yeni dönem, okulda çalan ilk ders zilinin güzelliğini bozan ayrımcı yanlış uygulamalar, siyasi amaçlı yönetmelik değişiklikleri ile mutsuz ve karamsar bir havada başlıyor.
Binlerce sekizinci sınıf öğrencisi, başlangıçtaki yanlış ve adaletsiz uygulamalar yüzünden istemedikleri okullara kayıt oldu. Birçoğu dayatılan İmam- Hatip seçeneği yüzünden özel okullara veya açık liseye gitmek zorunda kaldı.
Okullar açılırken, çocuklarımızın can güvenliğini doğrudan ilgilendiren Okul Servis Araçları Yönetmeliği'nin uygulanmasının ertelenmesi velilerde ciddi endişeler yarattı.

SEVİNMEMİZ Mİ GEREKİYOR?
Geçen hafta Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği ve Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği'nde bazı değişiklikler yapıldı.
İsmet Yılmaz'ın Bakanlığı döneminde yönetmelikten çıkarılan Atatürkçülük konuları yeniden öğretmenlerin gündemine alındı.
Daha önce kaldırılan ulusal bayramlar ve yerel kurtuluş günleri yeniden kutlama çizelgesine eklendi.
'İçi boşaltılmış' bu değişiklikler; okul öncesinden lise son sınıfa kadar değiştirilen müfredatlar ve sözde yenilenen ders kitapları ile yürütülen eğitim sistemindeki hangi çatlakları kapatacak?

KARMA EĞİTİME BÜYÜK DARBE
MEB, 'Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği'nde değişiklikler yaparak, karma eğitime ilişkin bir geri adım daha attı.
Yönetmelik değişikliği ile; liselerin açılmasına ilişkin esaslardan 'Çok programlı Anadolu lisesi ve mesleki eğitim merkezlerinde karma eğitim yapılır' maddesi kaldırıldı.
Bu değişiklik ile tüm eğitim kurumlarının haremlik-selamlık olarak kurgulanmasını talep edenlerin istekleri doğrultusunda okulların kız ve erkek olarak ayrılmasının kapısı aralandı.

OKUL AÇMAK İÇİN MESCİT OLMASI YETERLİ..!
Bakanlık, yapılan yönetmelik değişikliği ile İmam-Hatiplerin açılmasını daha da kolaylaştırdı.
İmam-Hatip lisesi açma koşullarından 'geleneksel-görsel sanatlar atölyesi, mûsikî-müzik dersliği bulunması' maddesi kaldırıldı.
Yeni İmam-Hatip açılabilmesi için; açılacak okulda derslik ve bir mescit bulunması yeterli sayılırken, yerleşim biriminin nüfusunun 5 bin olması koşulu da kaldırıldı.

OKUL ÖNCESİNDE TOPLUM TEMELLİ OKULLAR
Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı 4-6 yaş kurslar ile belediyeler ve derneklerce açılan kreşleri kapsayan 'Toplum Temelli Kurumlar' okul öncesi eğitimde öğrenci sayısı en fazla artan kurumlar haline geldi.
Diyanet İşleri Başkanlığınca açılan kursların programları ve işleyişi Diyanet İşleri Başkanlığı koordinesinde yürütülüyor.
Toplum temelli kurumların çoğalması; bu programların çocuk gelişimini destekleyen uygun ortamlarda açılması ve program içeriklerinin bilimsel, çağdaş kurallara uygun olması durumunda olumlu yapılanmalar olarak değerlendirilebilir.
Yoksul aile çocuklarını hedef alan bu kurumların büyük bir çoğunluğunda uygulanan eğitim programları ve görevli eğiticilerin yeterince denetlenmemesi küçük çocuklarımızın geleceği ile ilgili endişeleri artırmaktadır.

BAKAN OLDUĞUNU UNUTUYOR GİBİ KONUŞUYOR..!
MEB, geçtiğimiz günlerde İstanbul'da '2023'e Doğru Türk Eğitim Sistemi Bulma Konferansı'nı topladı. 'Kerameti kendinden menkul' ilginç bazı katılımcılarında bulunduğu bu toplantının sonuçları doğru düzgün açıklanmadı.
Konferansta, Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk'un içeriği oldukça güzel konuşmasını dinlerken; Sayın Selçuk'un zaman zaman kendisinin Milli Eğitim Bakanı olduğunu unuttuğu izlenimine kapıldım.
Bu durum; eğitim ile ilgili konularda 'Davulun Ziya Selçuk'un boynunda ama tokmağın hala başkasında olduğunu' düşündürdü.
Sizce 'tokmak' ileride bir gün Ziya Selçuk'un eline verilir mi?