Milli Eğitim Bakanlığı, 2015-2019 yılları arasını kapsayan faaliyet planlarının % 60'ında hedeflenen başarıyı yakalayamadı.
MEB'in faaliyet raporuna göre, öngörülen 84 projenin 48'inde hedef tutmadı. Bakanlığın raporunda yer alan göstergelerin gerçekleşme oranlarının düşük olması eğitim alanındaki başarısızlığı gözler önüne serdi.

BÖLGELER ARASI FARKLILIKLAR ÇOK FAZLA
Eğitim ve öğretime erişimde bölgesel farklılıkların fazlalığının vurgulandığı raporda, örgün eğitimde yaşamsal öneme sahip bazı eksiklikler şöyle sıralandı:
  • Okul öncesi eğitim imkanları yeterli değil.
  • Zorunlu eğitimden ayrılmalar ve devamsızlıklar için önleme mekanizmaları yetersiz kaldı.
  • Okulların büyük bir çoğunluğunda, güvenlik, sağlık ve hijyen koşulları uygun değil.
  • Öğrencilerin sosyal, kültürel, sportif ve bilimsel faaliyetlere katılım oranları çok düşük.
  • Yabancı dil eğitimi istenilen düzeyde değil hatta yetersiz.
  • Öğrenci başına okunan kitap sayısında hedeflenen artış sağlanamadı.
  • Kariyer ve liyakate dayalı atama ve görevde yükselme sistemi tam uygulanamıyor.

KONTENJAN YETERSİZLİĞİ VE DEVAMSIZLIK İTİRAFI...
Liselere geçiş sisteminde (LGS), sınavla öğrenci alan okulların büyük bölümünü imam hatip ve meslek liseleri arasından belirleyen MEB'in, bu konudaki plansızlığı faaliyet raporuna da yansıdı.
Bakanlık, raporda 'lise kontenjanlarının öğrenci istekleri ile uyuşmadığını' belirterek bu durumu önemli eksiklikler arasında sıraladı.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın, okullarda devamsızlığı azaltmak için yaptığı düzenlemeler ve ödül mekanizmaları devamsızlıkları önleyemedi.
Mevsimlik tarım işçiliğinden kaynaklı göçlerin devamsızlığa doğrudan etki yaptığına işaret eden Bakanlık konuyla ilgili 'Eğitim ve öğretim dönemine rastlayan bu göçlerin, zorunlu öğrenim çağındaki birçok çocuğumuzun eğitim ortamından uzaklaşmalarına yani devamsızlığın artmasına yol açtığı gözlenmiştir' yorumunu tekrarlamaya devam ediyor.

MEB, HANGİ KONULARDA HEDEFİ YAKALAMIŞ?
Eğitim alanında birçok önemli hedefi ıskalayan MEB, tutturduğu (!) hedefler arasında; 'özel okul sayısının 11 bin 382'ye ulaşmasını, takdir ve teşekkür alan öğrenci sayısının fazlalığını ve özel okullara verilen teşvik kontenjanlarının tam olarak kullanıldığını' gösteriyor.
Kamusal eğitim alanında çok ciddi sorunlar yaşanmasına rağmen özel okul sayısının artışı ile övünmek (!) oldukça manidar.
Herhangi bir dersten zayıfı olmayan öğrencilerin hemen tamamı zaten ya teşekkür ya da takdir alıyor. Bu belgeleri almanın çok kolay olması; takdir ve teşekkür sisteminin öğrencilerin gözünde bile anlamını yitirmesine yol açtığını biliyoruz.
Başarıya ulaşılan (!) hedef olarak gösterilen, özel okul teşvikleri ise 'yanlış beyanlar ve adaletsiz uygulamalar' yüzünden önümüzdeki öğretim yılından itibaren kaldırıldı.
Başarıya ulaşılan hedeflerin durumu böyle ise; ulaşılamayan hedeflerin halini artık siz düşünün..!
Sözü, aklımıza takılan bir soru ile bağlayalım;
MEB, faaliyet raporunda 'Eğitim politikalarının belirlenmesinde paydaşların görüş ve önerilerinin dikkate alınması' konusunu 'üstün özellikli başarı' olarak belirlemiş.
Çok merak ediyorum(!); TEOG sisteminden Liselere Geçiş Sistemi'ne (LGS) bir gecede geçme kararı verilirken hangi paydaşın görüş ve önerisi dikkate alındı acaba?