İzmir İktisat Kongresi

17 Şubat ile 4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir'de toplanan Türkiye İktisat Kongresi, Kurtuluş Savaşı Türkiye'sinin ekonomik ve toplumsal yapısını yansıtmasının yanı sıra, Cumhuriyet Türkiye'sinin ekonomik ve toplumsal gelişmelerine de yön veren en önemli olaylardan biridir. Kurtuluş Savaşı sonrasında, Osmanlı Devleti siyasal ve ekonomik kalıntılarının tasfiyesi konusundaki istek ve girişimler de bu kongrede ele alınmıştır.
Burada alınan kararlar, 1931-32 yıllarına değin sürecek olan liberal eğilimli ekonomi politikasının oluşmasına da önemli katkılar sağlar. Büyük Zafer'in kazanılması ve İzmir'in işgalden kurtarılmasından sonra Kurtuluş Savaşı'nın askeri yönü tamamlanır. Sıra, bu askeri zaferleri siyasal ve ekonomik alanlarda da tamamlamaya gelmiştir.
Kongrenin toplanmasındaki ana amaçlardan biri de ; o esnada kesintiye uğramış olan Lozan görüşmelerinin yeniden başlamasını sağlamak için Batılı devletlere görüşlerimizi, barış koşullarımızı net bir biçimde bildirmek, kaygılarını da gidermektir.Bu açıdan, bu kongre yeni Türkiye'nin ekonomik ve siyasal dış ilişkileri açısından da ayrı bir önem taşımaktadır.

Hazırlık Aşaması

Kurtuluş Savaşı'na hemen hemen hiçbir yardım yapmamış, hatta karşı çıkmış olan İstanbul ticaret burjuvazisi, Büyük Zafer'den sonra Rum ve Ermenilerin yerini almaya aday olur. İstanbul tüccarı, yeni Türk Devleti'nin lider kadrosunun koruma, özendirme ve desteğini kazanmak istemektedir. Seçkin bir yer kapmak isteyen İstanbul tüccarı 1922 sonlarında Milli Türk Ticaret Birliği'ni kurar. Birliğin amacını kurucularından Ahmet Hamdi Başar şöyle açıklamaktadır ; ' Milli Türk Ticaret Birliği, gerek ithalat ve ihracat ticaretinde ve gerekirse toptancı ve yarı toptancı ticarette Türk tüccarının hakim olmasını amaç edinmiştir. Bu iş için mutlaka devletin yardımcı ve enerjik müdahalesi lazımdır.Biz nizamnamemizde açıkça koyduğumuz gibi devletin Türk tüccarı arasında şirketler, tröstler, konsorsiyumlar kurmalarını sağlayarak ithalat, ihracat işlerinde bazı imtiyazlar tanınmasını istiyorduk.Liberal bir görüş ve serbest rekabet şartları içinde ticaretin millileştirilmesi, iktisadi hakimiyetin Türk milletinin eline geçmesi mümkün olmadığı için başlangıç döneminde devlet gücüne dayanan bir müdahalenin zorunlu olduğuna inanmaktaydık.' Ahmet Hamdi Bayar ayrıca, Kurtuluş Savaşı sonuna kadar Batı sermayesiyle Türkiye arasında aracılık, komisyonculuk yapan Rum, Ermeni ve Yahudi tüccarının ticari hayattan giderek tasfiyesini sağlamak, bu nedenle oluşabilecek ticari boşluğu doldurmak için şu öneride bulunuyordu ; 'Rum, Ermeni ve Yahudi tüccarının ticari hayattan giderek tasfiyesini sağlamak, bu nedenle oluşabilecek ticari boşluğu süratle Türk tüccarının doldurmasını sağlamak için Avrupa ve Amerikanın büyük ticari müesseseleriyle doğrudan doğruya temaslar kurulmasına çalışmak, onlara Türk olmayan temsilciler yerine Türk işadamları tavsiye edilmelidir.'
Milli Türk Ticaret Birliği, 1923 yılı başlarında yeni Türk Devleti'nin yöneticileriyle görüşmek ve anlaşmak amacıyla bir Ticaret-i Hariciye Kongresi düzenlemek isterler. Ancak Ankara hükümeti çok daha geniş kapsamlı bir kongrenin, İzmir'de toplanması düşünülen Türkiye İktisat Kongresi'nin hazırlıkları içindedir. 1922 yılının son günlerinde İktisat Bakanlığı illere bir genelge göndererek 1923 yılı Şubat ayında İzmir'de toplanacak İktisat Kongresi için hazırlıklara başlanmasını bildirmiştir.
Milli Türk Ticaret Birliği İzmir Kongresi'nin diyalog için daha uygun bir fırsat olduğunu düşünerek kendi girişimlerinden vazgeçer ve İzmir Kongresi'ne katılmaya karar verir.
İktisat Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, Kongrenin amacını şöyle anlatır ; ' Memleketin rençber, ticaret ve sanayi erbabından ibaret olarak bu kongre memleketin inkişaf-ı iktisadiyesi için acilen ittihaz edilecek tedabir hakkında görüşmek üzere Şubat iptidalarında İzmir'de in'ikat edecektir. Kongreye her kazanın rençber, ticaret ve sanayi erbabından sekiz müntehip azanın iştirak edeceğine nazaran, mevcudunun üçbin kişiden ibaret olacağı tahmin edilebilir. Kongre, memleketin teşkilat-ı iktisadiyesinin inkişaf esbabını müzakere edecek, zürra, ticaret, amele ve sanayi erbabı sendikaları teşkilatı vücuda getirecektir.'
Mahmut Esat Bozkurt'un açıkladığı gibi her ilçeden 8 delegenin kongreye katılması öngörülür. Hazırlıklar sırasında delege grupları çiftçi, tüccar, sanayici ve işçi olmak üzere 4 grup olarak saptanmıştır. İl ve ilçelerde delegeler saptanırken İktisat Bakanlığı 6 Milletvekili, 1 yüksek memur (PTT Genel Müdürü), ve 1 tüccardan oluşan bir heyet (Hey'et-i Fa'ale) kurar. Hey'et-i Fa'ale, Türkiye İktisat Kongresi'nin çalışmaları hakkında bir program saptamak için kurulmuştur.
Hey'et-i Fa'ale üyeleri toplanarak Türkiye'nin ekonomik durumunu inceleyen ve Kongre'nin ele alacağı sorunları belirten bir rapor hazırlamıştır. Ele alınacak konular bu raporda şöyle sıralanır : 1- Türkiye'de kredi sorunu, 2- Üretimin düzenlenmesi ve arttırılması, 3- Gümrük sorunları, 4- Vergiler, 5- Ulaşım araçları
Devletin 'İdare Müessesesi' halinden 'İktisat Müessesesi' haline geçmesi gereği savunulan Hey'et-i Fa'ale raporunda özellikle belirtilen ana konuların başında vergiler gelmektedir.
Hey'et-i Fa'ale raporunda vergilerle ilgili olarak üzerinde önemle durulan konu ; köylünün üzerindeki çok ağır vergi yükünün azaltılması ve dağıtılması olmuştur.
Kongre hazırlıkları sürerken özellikle büyük çiftçiler ve ticaret burjuvazisinin kongreye çok bilinçli ve hazırlıklı olarak katılma çabasında olduğu anlaşılmaktadır.
Bu arada il makamları, yüksek bürokrasinin kongreye katılması için çeşitli çarelere başvurmuştur. Hükümete yakın bazı kişiler çeşitli sınıfların delegesi olarak kongreye katılmıştır. Bu konuda en çarpıcı örnek ; kongreye Manisa sanayi temsilcisi sıfatıyla ve sivil olarak katılan ve kongre başkanı seçilen Kazım Karabekir Paşa'dır. Bu durum egemen ekonomik güçlerle siyasal kadroların anlaşma çabalarının bir göstergesi olarak nitelendirilmiştir.
İşçi temsilcilerinin ise çok daha danışıklı olarak seçildiği anlaşılmaktadır. İstanbul işçi delegelerinin seçilmesinde önemli rol oynayan İstanbul Amele Birliği'ni aslında Milli Türk Ticaret Birliği kurmuştur. Bayar bu konuda ; 'Amele Birliği, tüccarın bir kukla teşkilatından, bir paravandan ibaretti' demektedir.

Kongre Açılışı

17 Şubat 1923 tarihinde İzmirde toplanan kongreyi Mustafa Kemal Atatürk açar. Ulu Önder, açış konuşmasında kongrenin önemini şöyle anlatır ; ' Türkiye İktisat Kongresi, tarihte ilk defa ihraz-ı mevki-i bülend edecek bir kongredir. Sizler bu memleketin ihtiyacını, milletin ihtiyacını ve milletin kabiliyetini ve bunun karşısında dünyada mevcut olan çok kuvvetli iktisat teşkilatını nazara alarak, alınması lazım gelen tedbirleri kemal-i vuzuh ile teati ve tesbit etmelisiniz. O tedbirler tatbik olundukça memleketimiz nurlara feyizlere müştağrak olsun.
Efendiler, Hey'et-i Âliyenin bugün akdetmiş olduğu Türkiye İktisat Kongresi çok mühimdir. Çok tarihidir. Nasıl ki Erzurum Kongresi felaket noktasına gelmiş olan bu milleti kurtarmak hususunda Misak-ı Millî'nin ve Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun ilk temel taşlarını tedarik hususunda amil olmuş, müessir olmuş, müteşebbis olmuş ve bundan dolayı tarihimizde, tarih-i milletimizde en yüksek hatırayı ihraz etmiş ise Kongre'nin dahi milletin ve memleketin hayat ve halas-ı hakikisini temine medar olacak düsturun temel taşlarını ve esaslarını ihzar edip ortaya koymak suretiyle tarihte en büyük namı ve çok kıymetli bir hatırayı ihraz edecektir.'
Kongre'nin açılışında konuşan İktisat Bakanı Mahmut Esat Bozkurt'ta yeni bir ekonomi devri başladığını, Türk Devleti'nin dünyadaki ekonomik sistemleri kopya etmeden kendisine özgü, milli bir ekonomik politika izleyeceğini söyleyecektir. (Devam Edecek)