Deveye 'Boynun neden eğri?' demişler, 'Nerem doğru ki?' demiş...
Milli Eğitim sistemimizi düzeltmeye çalıştıkça daha da karıştırıyoruz. Çünkü eğitim politikamızın ileriye dönük uzun vadeli ülke gerçeklerine uygun bir gelişim planı yok.
Eğitim sistemimizi günlük politik hesaplar ve politikacılar belirliyor. Milli Eğitim Bakanları değiştikçe (aynı partiden olsa bile) yönetmeliklerin ve sistemin değişmesi adetten sayılıyor (!).
Şu anda uygulanmakta olan öğretim programları üç yıl önce de değiştirilmişti. Şimdi 'alelacele' 53 dersin müfredatı yeniden değiştiriliyor.
13 Ocak'ta yayınlanan program taslakları ile ilgili öneri ve eleştirilerin Bakanlığa ulaştırılması için 10 Şubat'a kadar yetersiz bir zaman verilmesine ise 'işi oldubittiye getirmek' denir.

EĞİTİME AĞIRLIK VERİLİYOR
Mevcut program akademik bilgi bakımından çok yoğun olduğu için öğretim boyutuna daha ağırlık veriliyor, eğitim için yeterli süre kalmıyordu.
Genel eğitim sürecindeki kazanımların yüzde 30 oranında azaltılarak sadeleştirme yapılması olumlu bir çalışma olmuş. Ancak sadeleştirme bilimsel ve eleştirel yaklaşımların programlardan atılması anlamına gelmemelidir.

DEĞERLER EĞİTİMİ GEREKLİ AMA NASIL?
Güncellenen müfredatın tamamında 'değerler eğitimine' ağırlık verilmesi dikkat çekiyor. Değerlerin belirlenmesi ve öğrencilere kazandırılmasında doğru kavram ve örnekler seçilmelidir.
MEB'in okullarda değerler eğitimi vermesi için bazı vakıflarla protokol yaptığı bilinmektedir. Değerler eğitiminden sadece 'dini eğitim' anlaşılmamalıdır.
Müfredatın yeni değeri 'cihat' kavramının 'çocuklara' nasıl ve hangi örneklerle verileceği merak ediliyor.

EVRİM TEORİSİ KALKTI TEORİSYENİNE 'TÜBA' ÖDÜLÜ
Felsefe dersinin 70'ten fazla kazanımının 20'lere düşürülmesi, Biyoloji dersinden 'kafalara yatmayan' konuların çıkarılması, Hayat Bilgisi, Sosyal Bilgiler, Tarih derslerinde 'kişi ve olaylarda' bazı sadeleştirmeler(!) ön yargılar olduğunu düşündürüyor.
Evrim teorisi ve Darwin müfredattan çıkarılırken evrim teorisyeni ABD'li Prof. Mary-Claire King'e TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi) Uluslararası Akademi Ödülü verildi. (Şimdi Prof. King sorarsa ne cevap vereceğiz!)

KİTAP YAZARI HANGİ ŞAİRİ İSTERSE…
Türkçe taslağında yazar, şair, öykü, roman, şiir örnekleri ders kitabı yazarlarının tercihine bırakılmış. Bu durum karmaşaya yol açar ve öğrenciler dünyanın tanıdığı, okuduğu birçok şair ve yazarı tanımaktan, okumaktan mahrum bırakılabilir. Birinci sınıftan sekizinci sınıfın sonuna kadar eğik el yazısı ile devam ediliyor. Birçok eğitimci 'el yazısının' seçmeli ders olmasını daha doğru buluyor.
İlkokul İ. H. Yurttaşlık ve Demokrasi dersi müfredatında olduğu gibi bazı değerlerin 'örtük' olarak kazandırılacağı belirtilmiş. Programcılar resmi müfredatta kazanım ve değerlerin örtük olmasına sıcak bakmıyorlar.
Ortaokul Bilişim Teknolojileri ve Yazılım dersine 'kodlama ve programlama' eğitiminin eklenmesi taslağın en yararlı değişikliği gibi görünüyor.

KURTULUŞ SAVAŞI VAR AMA İSMET PAŞA YOK!
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinin 84 adet kazanımı taslak programda 47'ye indirilmiş. Sadeleştirmelerin (!) hangi kazanımlarda yapıldığını tahmin etmeniz hiç zor değil. (Yani ders 'kuşa döndürülmüş!')
Kut'ül Amare zaferinin programa alınması iyi olmuş. Ancak bu olayın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na alternatif bir kutlama günü haline dönüştürülmesi gafletine düşülmemelidir.
Yeni müfredat da İsmet Paşa tarih sahnesinden adeta silinmeye çalışılmış?
İsmet İnönü'nün olmadığı bir Kurtuluş Savaşı'nı, Lozan'ı, 2. Dünya Savaşı'nı nasıl anlatacaksınız?
Müfredat değişim çalışmalarında 'sütre gerisinden' Atatürk'ü etkisizleştirme ve 'kademeli' unutturma işgüzarlıkları ise milletin gönlünde sonuçsuz kalmaya mahkûm olacaktır… Böylece biline…

HORMONLU NOTLAR
Öğrencilerin ikinci döneme başladığı bu günlerde 'derslerin şişirilmiş puanları' yeniden gündeme geldi.
Alınan puanlara 'makul ölçüde' ve öğrencinin lehine olacak şekilde kanaat puanı verilmesi öğretmenliğin şanındandır. Ancak ortak sınavlarda 20-25 puan alan bazı öğrencilere okul notlarının tümünden 100 puan verilmesine 'hormonlu not' deniyor.
Okul puanları, TEOG yerleştirme puanlarına ve üniversite sınav puanlarına önemli oranda katkı sağlıyor. Ortak sınav puanları aynı olan öğrencilerden, okullarında 'hormonlu not' alanlar öne geçiyor. Başka bir ifade ile doğru, düzgün, adaletli, ilkeli notların verildiği okullarda okuyan öğrenciler cezalandırılmış oluyor.

OKUL KAPATILACAK
Milli Eğitim Bakanlığı, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi'nde (TEOG), 'hormonlu not' kullanan başta İstanbul, Ankara, Bursa, Antalya, Diyarbakır olmak üzere 40 ilde 200 özel okul tespit etmiş. Bunun üzerine 81 İl incelemeye alınınca durumun 'vahameti' daha da ortaya çıkıyor.
MEB, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği'nde değişiklik yaparak, bu konuda önlem aldı. 13 Ocak 2017 tarihinden itibaren yürürlüğe giren yönetmeliğe göre;3 kez 'hormonlu not' verdiği tespit edilen okula iki kez para cezası verilecek. Hormonlu not verildiği üçüncü kez ortaya çıkan okul ceza kesilmeden kapatılacak.

ESKİŞEHİR'DE DURUM NEDİR?
Eskişehir de Türkiye çapında akademik, sportif ve kültürel başarılara imza atan kurumsallaşmış özel okullar mevcuttur.
Eskişehir kamuoyu merak ediyor; Acaba MEB'in 81 ilde yaptığı incelemeler sonucunda hormonlu not verme işlemleri tespit ettiği iller arasında Eskişehir de var mıdır?
Yeni dönemin başta sevgili öğrencilerimiz olmak üzere tüm eğitim camiası için hayırlı, sağlıklı, mutlu ve başarılı bir dönem olmasını dilerim.