Mustafa Denizli ile çıkılan ilk maçta, kadroda ufak tefek değişikliklerin olabileceğini biliyorduk. Ama maçtan önce kadroyu görünce, endişelenmedim dersem yalan olmaz. Hala bazı futbolcularda ısrar edilmesi, hala bazı futbolcuların mevkileri dışında oynatılmasını açıkçası beklemiyordum. Bunlar hoca-nın-ların takdiridir diyor ve şimdilik susuyoruz.
Belki de sezonun en kötü futbolunu oynadık. Maçın yıldızı Ruud Boffin dersek sanırım anlaşılır. Fakat bu tür futbol zaman zaman çıksa da, saha da sanki başka şeyler varmış gibi izlenimler alıyoruz. Türk futbolunda hoca değişikliği genelde ilk haftalarda sahaya mücadele olarak yansır. Çünkü nedeni Türk futbolcusu profesyonel olmadığı için, küskünlüğü hemen yansır, işine saygısı olmadığından da, suçu kendisinde aramaz hep hocalarda bulurlar. İşte bu tür küskün futbolcular için yeni hoca onlar için fırsattır. Bu nedenle hoca değişikliğine ilk reaksiyonu işte bu futbolcular verir. Diğer taraftan ilk 11 oyuncuları yerlerini kaptırmamak için, ekstra performans göstermeye çalışır. Bu da saha da mücadeleye ve galibiyetlere neden olur. Bu galibiyetler moral olarak geri döner, çalışmalara da yansırsa, aşı tutar gider. Transfer yapamayan, transferde isabet tutturamayan yöneticilerde, eleştiriler kendilerine gelmesin diye yapılan ilk iş hoca değişikliğidir. Bu maalesef Türk futbolunun kanayan yarasıdır.Şimdi bunları neden anlattım. Sakın bu yazdıklarımda Alpay Özalan'a destek verdiğimi falan anlamayın. Yazımın sonunda neden yazdığımı zaten anlayacaksınız. Yönetimin bu sene ki tek yanlışı daha diploması olmayan bir adamı takımın başına getirmekle yaptı. Geliş ve gidiş sebebini bizler çok iyi biliyoruz. Mustafa Denizli neden geldi bunu da az çok tahmin ediyoruz. Bunları sezon sonunda konuşuruz. Bildiğim tek bir şey var. Bu takımın parasal sorunu var ise, elinizi attığınız gibi bu sorunu da çözmek sizlere düşer.
Gelelim konunun başlığına;
Erkan Zengin'İsveç'te Hammarby'de oynuyordum. Mustafa Denizli'nin gelmemdeki rolü büyüktü' diye başlıyor anlatmaya,'abi dediğim için kendimi bitirdim' diye devam ediyor. Belki İsveç'te kalsaydı kendi halinde basit bir ligde futbol hayatını sürdürüyor olacaktı. İşte bugün Erkan Zengin ise, bunu borçlu olduğu kişiler arasında ilk adamdır Mustafa Denizli. Belki onun şöhrete ve İsveç milli takımına gitmesine vesile olan takımda Eskişehirspor. Kısacası vefa ile aşkın birleştiği yerdesiniz.
Mustafa Denizli Türkiye'nin şüphesiz en kariyerli teknik adamı. Üç İstanbul takımında şampiyonluk yaşamış, şampiyonlar ligi yarı finalistliği ve milli takımlarda ki elde ettiğimiz ilk başarı öyküsünde hep onun adı var. İşte bu nedenle bu iki isim tekrar buluştu. Birisinin kariyerini, kaptanımızın da vefasını tartışamayız. Bildiğim bir şey varsa Mustafa Denizli, Erkan Zengin'e çok ince mesaj verdi. Amacı alkışlatmak değildi. Son dakikada vakit çalmakta değildi. Bu onun klasik tavrıdır. Burada ben varım demek istiyor. İşte bu nedenle Erkan Zengin'in çıkarken suratındaki ifade değişikliği sizlere ters gelmiş olabilir. Bunukavganın habercisi olarak algıladınız. Eğer öyle olacaksa zaten fişi çekelim, şalteri de kapatıp gidelim.Hiç kimse Eskişehirspor'dan ve taraftarından büyük değildir, biz büyük ustaya da, vefakar kaptanımıza güveniyoruz.Umarım karşılıklı mesajları almışlardır diyerek konuyu kapatalım. Yeter ki içimizde bir kapıdan çıkıp,diğer kapıdan girmeye çalışan kişiler işlerini iyi yapsınlar, ya da gölge etmesinler yeter.