Bugün pazar…
Soğuk bir kış pazarı…
Tabi biz şimdi yazıda böyle, soğuk bir kış pazarı, diyoruz ama…
Ama havalar da aldatıcı, siz bizim bu yazıyı okurken hava bambaşka olabilir.
Yazıyı aynı gün yazmamız mümkün olmadığı için bir gün önce yazıyoruz biz sizin okuduğunuz bu yazıyı.
Onun için!...
Onun için havaların bizi ters köşeye yatırdığı az olmamıştır.
Yani?
Yani havalar da az puşt değil!
Hele bu günlerde…
Tepede güneş!
Sanırsın yaz güneşi.
Ama dışarı çıkınca…
K.çı donuyor insanın.
Biraz ayıp oldu galiba.
K.ç dememeli iyi bir yazar yazılarında.
Ciddiyetten uzaklaşmamalı.
Ciddi ve ağırbaşlı olmalı.
Ve…
Ve yazılarıyla halkı aydınlatmalı.
Ve örnek bir vatandaş olmalı.
Ve toplumun bir adım önünde gitmeli her zaman.
Yok ya!
Öyle yazı mı olur, mahkeme duvarı gibi.
İyi bir yazar falan da değilim zaten.
Ne yapacağını…
Ne yazacağını bilmeyen…
Sonunda gelip günübirlik yazılarla bir gazete köşesine sıkışmış…
İçindeki kararsızlıktan…
Karmaşadan kurtulamayan…
Kendi yazıp kendi okuyan…
Ne bileyim ben işte…
Öyle!
Belki daha fazlasına da gerek yok oynadığımız bu oyunda.
Ve belki daha fazlası da mümkün değil zaten.
Onun için…
Onun için oynadığımız bu yazarlık oyununu çok da ciddiye alıp asık yüzlü…
Mahkeme duvarı gibi yazılarla gülünç duruma düşmeye lüzum yok.
Faruk Nafiz Çamlıbel de 'Han Duvarları' diye bir şiir yazmış.
Herkesin bildiği, Han Duvarları şiiridir Faruk Nafiz Çamlıbel'in.
Ama kimse bilmez…
Bilmek de istemez kimse, aynı Faruk Nafiz Çamlıbel'in 'Zindan Duvarları' adında da şiirinin…
1967'de yayımlanan 'Zindan Duvarları' adında da bir şiir kitabının olduğunu.
'Mavi bir gözde elem katresidir Yassıada!'
Onca hizmetinin ardından…
Yassıada zindanlarına kapatılışı…
Böyledir bu işler.
Yaz yaz…
Sonun belli…
Sonun pamuk ipliğine bağlı bizimki gibi ülkelerde…
Şair Ahmet Telli'ye de saldırıldı birkaç gün önce.
Tehdit edildi.
Üstelik de bir üniversitenin…
Hacettepe Üniversitesinin çatısı altında…
Politik bir şair mi Ahmet Telli?
Şiirleri ideolojik mi?
Değil.
Ki öyle de olsa, bir şair neden tehdit edilsin?
Bu işler böyleyken…
Böyleyken bu işler, toplumu aydınlatmak…
Toplumun önünde gitmek falan…
Ve ne lüzum var her şeyi bu kadar ciddiye almaya?
Ciddi yazılar yazmaya?