Geçen hafta 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı ve Kurban Bayramı'nı birlikte kutladık.
Ne mutlu bize, millet olarak her ikisini de coşku ile kutluyoruz.
Türk Milletinin tarihi çok büyük ve parlak zaferlerle doludur.
Bu zaferlerin birçoğu emperyalizme ve dünya düzenine yön vermiştir.
Gelibolu'da büyük bir kahramanlıkla kazanılan Çanakkale Zaferi sadece Türklerin değil bütün dünyanın hayatını değiştirmiştir. Çanakkale Zaferi bağımsızlığımızın simgesidir. Özgürlüğümüzün ve hürriyetimizin tarihe altın harflerle yazıldığı 'Çanakkale Geçilmez' destanımızdır.
Büyük Önder Atatürk 23 Nisan 1920'de Emperyalist güçlere karşı milletle birlikte mücadele etmek amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtı. Meclis açılış konuşmasında 'Milli vicdanın büyük iradesine bağlı olarak, milleti bağımsız ve vatanımızı düşmanlardan arınmış görünceye kadar çalışmak andıyla 16 Mayıs 1919 günü İstanbul'dan ayrıldım' diyerek Kurtuluş Savaşı'nın TBMM'si tarafından yürütülmesini sağladı.
30 Ağustos 1922'de Dumlupınar'da Mustafa Kemal'in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı sırasında Türk ordusunun işgalci güçlere son ve kesin darbeyi vurduğu tarihtir. 30 Ağustos 1926'dan itibaren Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır ve kutlanmaya devam edecektir. Zafer Bayramı tüm milletimizin bayramıdır. Emperyalizme karşı verilen büyük dersin bayramıdır. Özgürlük ve bağımsızlığımızın simgesidir. Ortadoğu ve dünyanın birçok yerinde yaşanan olaylar ve işgallerden sonra 30 Ağustos ve Başkomutan Mustafa Kemal'in önemi bir kat daha artmıştır.
· 30 Ağustos, emperyalizme karşı Türk topraklarının işgal edilemeyeceğinin tüm dünyaya ilan edilmesidir.
· 30 Ağustos Türk Ulusunu savaşarak yok edilemeyeceğinin emperyalist güçlere diz çöktürerek kabul ettirilen tarihtir.
· 30 Ağustos özgürlüğün, hürriyetin, bağımsızlığın bayramıdır.
· 30 Ağustos aydınlanmanın zaferidir.
· 30 Ağustos Türkiye Cumhuriyeti'nin doğum sancılarının müjdelendiği zaferdir.
· 30 Ağustos milletinin zaferidir.
Bu milleti 19 Mayıs'tan, 30 Ağustos'tan, 23 Nisan'dan ve 29 Ekim'den kimse vazgeçiremez. Çünkü bu günler milletin içinden, yüreğinden, zihninden, beyninden, özünden çıkarak yeşermiştir.
Dün Zafer Bayramı'ydı. Bugün de Kurban Bayramı. Kurban Bayramı, adaletsizliğe, zorbalığa, zulme, haksızlığa karşı insanlığa gönderilen bir dine mensup insanların bayramıdır. Bu bayramda sevginin, kardeşliğin, dayanışmanın, yardımlaşmanın örnekleri yaşanmalıdır.
Bu millet her iki bayramdan da vazgeçmedi vazgeçmeyecektir. İki bayram bizi ayrıştıran değil birleştiren özelliklere sahiptir. Ayrıştırmak isteyenler lütfen duymayalım. Önemsemeyelim, hatta yeri ve zamanı gelince dersini verelim.
Sadece dindar nesil yetiştireceğiz diyenlere de sadece laik nesil yetiştireceğiz diyenlere de geçit vermeyelim. Çünkü her ikisi de emperyalizmin Türkiye üzerine yazdığı senaryo. Bizi birbirimize düşürmeyi hedefleyen bir proje.
Biz Cumhuriyet'in temel değerlerine bağlı; aklını yüreğini kullanan, bilgi, bilim ve teknoloji üreten; ulusal ve evrensel düzeyde iddia sahibi, aynı zamanda inançlarını ve ahlaki değerlerini yaşayan nesiller yetiştireceğiz.
Zafer Bayramı da Kurban Bayramı da bizi biz yapan değerlere sahiptir. Hiç kimse boşuna çaba göstermesin, biz her ikisinden de vazgeçmeyeceğiz. Ne mutlu bize ki her ikisini de coşku ile kutladık, kutlayacağız.
Çünkü biz milletiz.
Çünkü biz kardeşiz.
Çünkü biz aklımızı kullanıyoruz.
Çünkü biz duygusal yeterliliklere sahibiz.
Çünkü biz bağımsızız.
Çünkü biz vicdanlıyız.
Çünkü biz özgürüz.