Her şey Doğum günümde alınan hediye ile başlamıştı. Hediyeyi açmadan önce çok pahalı diye dipnot düştü.
Açar açmaz gözümün içine soktu, beştaş pırlanta diye tebessüm etti., görmemek elde değildi.
Sanki bir anda kanım çekildi, beynimde yüzlerce senaryo. Ardı arkası kesilmeyen film şeritleri. Boğazıma bir şeyler düğümlendi, ağlamamak için dudağımı ısırıp, etrafıma baktım. Gözlerim dolu, konuşamadım. Hani rüyanızda bazen kabus görürsünüz, garip bir yaratık kovalar, kaçmak ister kaçamazsınız, İşte o türden bir şey.
'Ne oldu beğenmedin mi? Bak küçük bir hediye değil, bir Anahtar kadar değerlidir.'
'Yada mutluluktan ağlamak istiyorsun öyle değil mi?'
'Lütfen bir şey söyle..'
Güçlükle Hayır istemiyorum diyebildim.
'Senin derdin ne Allah Aşkına, başkası olsa sevinç çığlığı atar. Sen gerçekten NORMAL DEĞİLSİN'
Sonra ne söylediklerini duymadım, Kendi dünyama çoktan dönmüştüm.
Aklımda elmas madenleri
Küçücük yüreği ile 3 km yürüyüp kalem tutması gereken minik eller, doymak bilmeyen patronların elinde sömürülüyordu. Bir tarafta sevginin, Aşkın simgesi haline gelmiş pırlantalar, sevinç çığlıkları, bir tarafta minik yürekleri ile ağır şartlarda çalışan, acı çığlıkları! Birlikte çalıştığı ağabeylerine satılan, patronları tarafından tacize tecavüze uğrayan kız çocukları... Hatırlamak istemediğim fakat beynimin bu gün izlemiş gibi yüzüme vurduğu kanlı elmas filmi,
Pırlanta ne bağlılığın, ne aşkın, nede sevgiliye verilen değerin ölçüsüdür. 'Sadece insanın şeytanla nasıl boy ölçüşebileceğinin simgesidir.' 'İnsanları dehşete sürükleyen boyun eğdirmek için, kendilerine karşı çıkan sivillerin, çocuk, genç demeden kol ve bacaklarını kesmiş, çocukları uyuşturucu yardımı ile savaşmaya zorlamış, aileleri parçalamıştır.' 'Batılı sömürgeciler tarafından kışkırtılan ve göz yumulan bu vahşete, soru sormayan elmas sektörü finanse etmiştir.'
Daha düne kadar burma bileziklerin, beşibiryerdelerin, boyuna sıra sıra dizilen cumhuriyet altınlarının popüler olduğu Anadolu'da bile pırlanta bir numara.. Diziler, , dergiler pırlanta reklamları ile dolu. Billboardlar da yazıyor 'pırlanta her kadının hakkı' ne hakkı, hangi hak? Tektaş yetmedi, üçtaş, beştaş devam ediyor. bir nevi popüler kültürün dayatması.
Pırlantayla, Erkekler gücünü ispatlıyor, Hanımlar ise güçlü erkeğe sahip olma başarısını yaşıyor!
Sorarım size hangi GÜÇTEN bahsediyorsunuz?
Örneğin Mozart , şu an aklıma Mozart geldi, tabi daha çok örnekler mevcut.
Ya da Sarayda zenginlik içinde yaşayan bir Erkek .İşte Karşınızda iki Erkek modeli.
'Bu arada Mozart fakirlik içinde ölmüş.'
Güçlü olan kim? Fakir Mozart mı, pırlanta alım gücü olan saraylı mı?
Bana göre; yıllar sonra bile kusursuz eserleriyle, ölümsüzleşen, fakir ve pırlantasız Mozart GÜÇLÜ. 35 yıllık bir ömür yaşaması ve bu ömürde 626 ölümsüz eser bırakması.
Düşüncelerden uyanıp ayağa kalktım, Evet NORMAL DEĞİLİM..
'Güzelliğin başa bela ey güzel! Demiş ya Şair. Aslında elmasın hikayesinde öyle. Kötülüğü kendinden değil ama ona sahip olmak isteyen insanoğlu türlü kötülükler yaşıyor yüzyıllardır.'