15 Temmuz'da ortaya çıkan musibet darbe girişimi olayından sonra, doğal olarak toplumumuzun tüm dikkatleri 'demokrasi ve ulusal birlik' konularına yoğunlaştı.

Biz de KESİT köşesindeki yazılarımızı bu doğrultuda oluşturmaya çalışıyoruz. Önceki haftalarda sizlerle paylaştığım 'Yangına Körükle Gidenler, O Halde Hukuk Gerek, O Halde Eğitim Gerek' başlıklı yazı dizilerinden sonra, bugün de duruma yeni bir kapıdan bakmaya çalışacağız…

'OHAL'İN DENSİZLİKLERİ SÜRÜYOR…

15 Temmuz 'dan sonra 'Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edilmesi', yangına körükle gitmenin ve hatta 'durumu fırsata çevirmenin' tipik örneği olarak sürüyor…

Darbe girişimi süreciyle gelen OHAL koşulları başta demokrasi, hukuk, kültür ve sanat alanları olmak üzere tüm toplumsal yaşamımıza çok ağır olumsuzluklar getirdi.

Görünüşte 'darbe girişimi temizliği…' bahanesiyle tüm muhalif görüşler kamu alanından uzaklaştırılıyor. Örneğin:

· TGS bildirisinde belirtildiğine göre çıkarılan KHK'lere dayanılarak şu ana dek 45 gazete, 17 TV, 23 radyo, 3 haber ajansı,15 dergi, 19 yayınevi kapatıldı…

· İBB Şehir Tiyatroları'ndan 6 ilerici sanatçı açığa alındı…

· Eğitim alanında FETÖ örgütüne karşı yıllardan beri açıkça mücadele eden EĞİTİM SEN ve EĞİTİM İŞ üyesi eğitimciler meslekten çıkarılıyor…

· Her türlü gericiliğe ve savaşa karşı 'Barış Bildirisi'ne imza atan ilerici akademisyenler üniversitelerden atılıyor…

· OHAL dayanağıyla çıkarılan KHK'lerle başta ordu olmak üzere tüm devlet yapısı alt üst ediliyor…

Demokrasi nöbetlerinin sürdüğü şu günlerde, gazeteciler hakkında verilen tutuklama kararları, çok sayıda medya kuruluşunun kapatılması ve kamu çalışanları arasında cadı avı sürdürülmesi gibi durumların demokrasiyle bağdaşmadığı açıktır…

YENİKAPI'DAN KESİTLER…

'Demokrasi nöbetlerinin son noktası olacağı …' söylenen ve günlerden beri hazırlıkları sürdürülen 'Yenikapı Demokrasi ve Şehitler Mitingi', 7 Ağustos 2016 Pazar günü akşamüstü gerçekleşti…

Bu mitingin 'Katılım sayısının ve coşkusunun çok yüksek olduğu…' tartışılmaz bir gerçekliktir…

Ancak mitingin düzenlenme amacı ve biçimi konusunda tartışmalar sürüyor.

Yapılan ve yapılacak tartışmaların sağlıklı sonuçlar getirmesi dileğiyle, benim bu mitingden süzdüğüm bazı damlacıkları sizlere sunuyorum:

· MHP Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ, mitingde yaptığı konuşmada 'Tam anlamıyla Türk/İslam sentezi doğrultusunda, hamasi ve ötekileştirici…' bir sunum yaptı. Bahçeli'nin Türk şovenizmini öne çıkaran söylemleri, meydandaki çoğunluktan destek aldı…

· CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU, diğer konuşmacılardan çok farklı olan bir içerik ve üslupla yaptığı konuşmasında 12 maddelik bir sunum yaptı. 'Bu 12 maddelik manifestoda yapılan tespit ve öneriler; CHP'nin darbe girişimi, OHAL ve yeniden yapılanma konularında ortaya koyduğu genel çizgisine uygundu…'

Konuşmasını Nazım'ın 'Bu hasret bizim!..' dizeleriyle bitirmesi çok anlamlıydı.

Ancak ne yazık ki diğer konuşmacılar ve meydandakilerin çoğu Kılıçdaroğlu'nu çok lakayt bir biçimde dinlediler…

· Önceden ilan edilen programda olmadığı halde, Genel Kurmay Başkanı'nın neden konuşturulduğu ve ne söylediği pek anlaşılamadı…

· Başbakan Binali YILDIRIM ve TBMM Başkanı İsmail KAHRAMAN'ın yaptığı konuşmalar ise 'Kendilerine bahşedilen görevlere çok uygundu…'

· Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (RTE) ise 'En havalı, en hamasi, meydandakileri en etkileyici, en demagojik…' bir konuşma yaptı.

RTE'nin konuşmasında '15 Temmuz'u Türk tarihindeki bazı olaylarla kıyaslaması, Türkiye düşmanları, AB düşmanlığı, idam meselesi, Askeri okulların kapatılması, OHAL ve KHK'ler, Anayasa değişikliği, devletin yeniden yapılanması…' gibi konular çok abartılıydı.

RTE'nin konuşmasında 'hiç değinmediği ya da geçiştirdiği' konular ise şunlardı: 'FETO örgütünün temel dayanağı olan dinsel yaklaşım, FETO ile geçmişteki işbirlikleri, CHP'nin eleştirileri ve önerileri…'

RTE yaptığı uzun konuşmada 'Laiklik, hukukun üstünlüğü, bilimin rehberliği, katılımcı demokrasi…' gibi kavramları ise hiç kullanmadı…

Sözün özü, 'Yenikapı'daki fırsatı en iyi RTE kullandı…'

Yenikapı Mitingini genel özellikleri açısından değerlendirdiğimizde ise şunlar söylenebilir:

§ Bu mitingde 'Cumhuriyetimizin 90 yıllık resmi tören kültürü tepetaklak edilmiştir…' Tören sırasında Laik Cumhuriyet ilkelerine tamamen aykırı biçimde okunan Kur'an ve dualar, meydanda kullanılan bazı bayraklar, posterler ve pankartlar bu durumun açık örnekleridir…

§ Bu mitingin 'Demokratik uzlaşma kültürümüze ne denli katkı sağladığı… Ya da mevcut farklılıkları ne ölçüde derinleştirdiği…' tartışmalarının uzunca süreceği anlaşılıyor.

ÇIKIŞ, 'LAİK VE DEMOKRATİK TÜRKİYE KAPISI' OLMALI

Ülkemizde son yıllarda meydana gelen terör saldırıları, kamuoyunda yükselen hoşgörüsüzlük, düşünce ve anlatım özgürlüklerine yönelik baskılara bir de OHAL eklenince, Türkiye çağdaş dünyadan gittikçe uzaklaşmaya başladı

Türkiye'nin AB ve Batı uygarlığı ile ilişkileri tamamen kopmak üzere…

Şu günlerde Cumhuriyet tarihimizin en yoğun krizi yaşanıyor…

Bu krizden çıkış için mutlaka güvenilir bir çıkış kapısı bulunmalıdır.

Bu güvenilir çıkış kapısı:

§ 'Her türlü darbeye ve diktaya kapalı olmalıdır...'

§ 'Barışçı' olmalıdır.

§ 'Laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti ve parlamenter sistem ilkelerine uygun olmalıdır…'

Bu güvenilir çıkış kapısına giden yolda, uzun süre yasaklı kalan TAKSİM'de ve zor günlerin umut meydanı olan GÜNDOĞDU'da; yüz binlerin GEZİ ruhuyla birlikte olmaları hiç küçümsenmemesi gereken umut ışıklarıdır…

Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla…