Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 21 Haziran 2018 tarihli Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği'nde bazı değişiklikler yaptı. Yapılan değişikliklere göre;
  • Atamalarda yazılı sınavın ağırlığı %60'tan %80'e yükseltildi. Yani mülakatın (sözlü sınavın) ağırlığı iyice azaltıldı.
  • Yönetici görevlendirme sınavını ÖSYM'nin yapabileceği maddesi eklendi.
Bu iki değişiklik, eğitim camiasının çoğunluğu tarafından çok olumlu bulunurken 'yandaşlık , kayırmacılık' ile koltuklarını korumaya çalışanların uykusu kaçmaya başladı.

ZİYA SELÇUK'UN İŞİ ÇOK ZOR
Sayın Ziya Selçuk'un göreve başlamasıyla eğitim camiası yıllardan sonra ilk
kez milli eğitim adına umutlandı. Ancak, özellikle merkez teşkilatında, Sayın Selçuk'un icraatlarına sürekli karşı çıkan 'sivil bir vesayet' olduğu konuşuluyor.
2014 yılında mevcut yöneticilerin önemli bir kısmı tasfiye edilmişti. Bu tarihten sonra yapılan yönetici görevlendirmelerinde, liyakat ve başarı kriterlerinin ihmal edildiği düşüncesi iyice yaygınlaştı. Bu yüzden yönetici olabilecek başarılı, vizyon sahibi eğitimciler, 'mülakat sisteminin kurbanı olmamak' için yönetici sınavlarından uzaklaştı.
Yönetici atamalarında mülakatın etki oranının düşürülmesi isabetli bir karar olmuştur. Bu durum yönetici görevlendirmelerinde 'yandaşlık ve kayırma' iddialarını tamamen ortadan kaldırmaya yetmese bile önemli ölçüde rahatlama sağlayacaktır.

MEVCUT YÖNETİCİLER SINAVA GİRECEK Mİ?
Yeni yönetmeliği incelediğimizde; mevcut okul yöneticileri için bir değişiklik olmadığı, sadece ilk defa atanacak yöneticiler için değişiklikler yapıldığı görülmektedir.
Eğitim iş kolundaki sendikaların çoğunluğu son 5 yılda yapılan yönetici görevlendirilmelerinde haksızlıklar yapıldığını ileri sürerek; tüm okul yöneticilerinin yeni yönetmelik sürecine dahil edilerek sınava girmelerini talep etmektedir.
2014 yılından sonra yapılan yönetici atamalarında okul müdürlüğü görevine getirilenler arasında 'takdir ettiğimiz' başarılı, liyakat sahibi değerli arkadaşlarımız da vardır. Bu arkadaşlarımız ile yaptığımız sohbetlerde 'yeni yönetmelik ile kendilerinin sınavdan sorumlu tutulmadıklarını ancak, sınavlara girmek istediklerini ve böylece sürekli haksız eleştirilere uğramaktan kurtulmak istediklerini' belirtiyorlar.
Ben kendi okullarında akademik, kültürel ve sportif etkinliklerde üst düzey başarılar elde eden; vizyon sahibi, çağdaş yeniliklere açık yönetici arkadaşlarımızın girecekleri her sınavda üst düzey başarı elde edeceklerine inanıyorum.

'BİR OKUL MÜDÜRÜ KADAR OKULDUR'
Eskişehir okullarının ÖSS ve LGS sonuçlarına baktığımızda bir zamanlar başarıları tartışılmayan merkezdeki bazı lise ve ortaokullarımızda düşüşler olduğu gözlenirken kenar semtlerdeki bazı okullarımızın başarılı çıkışları dikkat çekmektedir.
Son TEOG sınavında, bir devlet ortaokulunun bazı özel okulların bile üstünde puan topladığını biliyorum.
Türkiye'nin kalitesi en yüksek mesleki ve teknik lisesinin Eskişehir'deolduğunu iftihar ederek izliyoruz. Daha geçen hafta bir başka meslek lisemizin ve bir ortaokulumuzun kentimize kros dalında Türkiye birinciliği kazandırmalarını sevinerek görüyoruz. Ancak; bir zamanlar başarıları ile anılan bazı köklü okulların yönetimsel kaynaklı sorunlarla gündeme gelmesi ise hepimizi üzüyor.
İl Milli Eğitim Müdürlüğü, 2014 yılı sonrası şehrimiz okullarında yaşanan olaylardan sonra açılan soruşturma sayılarının okullara göre listelerini açıklarsa 'acı gerçekler' daha net anlaşılacaktır.
Unutmayalım; 'Bir okul, müdürü kadar okuldur.'