KÜRTÇÜ ve ERMENİ OLUŞUMLAR
Mustafa Kemal Paşa telgraf başında bekleyerek çevre illerdeki askeri birlikleri cesaretlendirmiş, değişik yerlerden askeri birlikleri Malatya'ya sevk ediyormuş gibi bir hava yaratarak Ali Galip suikastını püskürtmeyi başarmıştır. Sivas'a 10 Eylül günü geç saatlerde gelen telgrafta şöyle denilmektedir;
'Harput Valisi ile Malatya Mutasarrıfı, İngiliz Binbaşısı ve yardakçıları olan malum kimseler 15. Alayın Elazığ'dan hareketini ve kendilerinin tutuklanacaklarını haber alır almaz, bu sabah erkenden kaçmışlardır. Bunların Kahta'daki Bedir Ağa'nın yanına gittikleri ve oradan alacakları Kürtlerle burayı basmaya gelecekleri söyleniyor'.

TALİMAT VERDİ
Kaçmadan önce 9 Eylül akşamı, vezneden para alıp, 'Mustafa Kemal Paşa ve adamlarının ortadan kaldırılması masraflarını karşılamak üzere, bununla ilgili emre uyularak altı bin lira alınmıştır' diye senet de bırakan suikastçılarla ilgili olarak Kemal Paşa, 10 Eylül'de İlyas Bey'e şu talimatı verir;
  1. Kaçakların süratle yakalanmaları
  2. Kürtçülük akımına asla elverişli bir ortam bırakılmaması
  3. Malatya'da Mutasarrıflığı Jandarma Komutanı Tevfik Bey'in üzerine alması, uygun namuslu ve vatansever bir zatın da Harput'ta hemen valilik makamına getirilmesi
  4. Malatya ve Harput'taki hükümet kuvvetlerini tamamen ele alarak vatan ve millet aleyhine hiçbir harekete meydan verilmemesi
  5. Kaçaklara uyanların amansızca ve merhametsizce yok edileceğinin ilanı ve namuslu halkın gerçek durumdan haberdar edilmesi
  6. Milli varlığımızı tehlikeye sokacak yabancıların askerlerine de karşı konulacağının belirtilmesi ve gerekli düzen ve tedbirlerinin alındığının bildirilmesi

BELGELER ORTAYA ÇIKTI
Mustafa Kemal Atatürk, bundan sonra, bu suikast girişiminin İstanbul hükümetinin eliyle yürütüldüğüne ilişkin belgeleri ortaya koyar. Osmanlı Dahiliye Nazırı Âdil Bey ile, Harbiye Nazırı Süleyman Şefik Paşa'nın ortak imzalarıyla Elazığ Valisi Ali Galip Bey'e verilen 3 Eylül 1919 tarihli talimatta şunlar anlatılmaktadır;
'Bildiğiniz üzere, Erzurum'da kongre adı altında birkaç kişi toplanarak bir takım kararlar aldılar. Ne toplantıların, ne de aldıkları kararların bir değeri ve önemi vardır. Ancak, bu durumlar ülke çapında bir takım dedikodulara yol açıyor. Avrupa'ya da pek abartılarak aksettiriliyor. Bundan dolayı da kötü etkiler yaratıyor. Ortada önem verilmeye değer hiçbir kuvvet ve hiçbir olay bulunmadığı halde, sırf bu abartma ve kötü etkilerden endişeye düşen İngilizlerin, yakında Samsun'a epeyce bir kuvvet çıkaracakları tahmin ediliyor. Hükümetin her yere olduğu gibi size de gönderdiği, malum genelgeye aykırı hareketler devam ederse, çıkarılacak yabancı kuvvetlerin Sivas'a ve oradan daha da ilerleyerek birçok yerleri işgal etmeleri ihtimalden uzak değildir. Bu da memleketin çıkarlarına elbette ki aykırıdır. Erzurum'da toplanan malûm şahısların yakında Sivas'ta birleşerek yeni bir kongre toplamak istedikleri, olaylarla ilgili haberleşmelerden anlaşılıyor. Böyle beş on kişinin orada toplanmasından hiçbir şey çıkmayacağı Hükümetçe bilinmektedir. Ne var ki bunları Avrupa'ya anlatmak mümkün değildir. İşte bunun içindir ki, onların orada toplanmasına meydan vermemek gerekiyor. Bunu sağlayabilmek için, her şeyden önce, Sivas'ta hükümetin tam olarak güvenini kazanmış ve memleketin iyiliğine olan tebligatı olduğu gibi yerine getirmeye azimli bir vali bulundurmak gerekmektedir. Yüksek şahsınızı onun için oraya gönderiyoruz.
Gerçi, Sivas'ta kongre toplamak isteyen birkaç kişiye engel olmak o kadar güç bir şey değilse de, yüksek dereceli sivil memurlarla, komutanların, subayların ve askerlerden bazılarının da bunlarla aynı düşüncede olmaları dolayısıyla, hükümetin aldığı tedbirleri ellerinden geldiğince boşa çıkarmaya ve malum şahısları güçleri yettiği kadar korumaya çalışacakları göz önünde bulundurularak, güvenilir bir iki yüz kişinin yanımızda bulunması başarı sağlama bakımından uygun görülmektedir. Bundan dolayı, daha önce yazdığım gibi, oralardaki Kürtlerden güvenilir yüz elli kadar atlıyı birlikte alarak, oradan niçin gidildiğini hiç kimseye sezdirmeden, Sivas'a hiç kimsenin beklemediği bir zamanda vararak, vali ve komutanlığı hemen ele alacak ve sayıları az olmakla birlikte oradaki jandarma ve askeri iyi kullanacak olursanız, karşınızda başka bir kuvvet bulunmayacağı için derhal otoritenizi kullanarak toplantıya meydan vermemiş olacağınız ve orada bulunanlar varsa hemen yakalayıp, gözaltında İstanbul'a gönderebileceğiniz aşikardır. Böylece, kazanılacak hükümet nüfuz ve otoritesi, içeride macera peşinde koşanları yıldırarak bir daha bu gibi kötü hareketlerin meydana gelmesini önleyeceği gibi, dışarıda da pek iyi bir etki yapacak, yabancıların asker çıkararak oraları işgal etmek konusundaki tasarılarından vazgeçmeleri için hükümetçe yapılacak müracaat ve teşebbüslere sağlam bir dayanak oluşturacaktır.
Zaten Sivas halkının bazı tanınmış kimselerinden araştırılarak elde edilen doğru bilgilere göre, halk bu politikacıların kışkırtmalarından, para toplamak için yaptıkları baskılardan pek nefret etmiş. Bu hareketlerin önlenmesi için, hükümete her türlü yardıma hazırdır. Orada derhal jandarmaya yazılacak, istenildiği kadar asker bulunacağı, bunlara nüfuzlu kimseler tarafından özel olarak yardım edileceği haber verilmektedir. Bu şekilde, yeteri kadar ve hükümete kuvvetle bağlı jandarma birliği kurulduktan sonra, birlikte götüreceğiniz süvarileri hoşnut ederek yerlerine gönderiniz. İşte alınacak tedbirler bundan ibarettir. Bunun kolaylıkla ve başarıyla uygulanması, sadece son derece gizli hareket etmeye bağlıdır.
Sivas'a tayininizden, hatta o taraflara gideceğinizden kendi aileniz içinde en çok güvendiğiniz bir tek kimseye bile bahsetmeyiniz. Sivas'a girinceye kadar, maksadınızı yanınızdakilere bile sezdirmeyiniz. Bu, başarının temel şartıdır. Bu itibarla, şimdilik ailenizi her halde orada bırakarak, etraftaki aşiretleri teftiş için beş on gün kalacağınızı ailenize ve çevrenizdeki yakınlarınıza anlatarak, hemen yola çıkıp bir gün öncesinden Sivas'a ansızın girmeye gayret etmelisiniz. Oraya vardığınızda, aşağıdaki telgrafı gereken kimselere gönderip, valilik ve komutanlığı ele alarak hemen işe başlamalısınız. Bir yandan da makine başında durumu Nezaret'e bildirmelisiniz. Böylece, oradaki şartlar belli olur olmaz, size yine makine başında tarafımdan gereğine uygun tebligat yapılacaktır. Bu şekilde işe başladıktan sonra, ne vakit uygun görürseniz ailenizi ve eşyanızı Sivas'a getirtebilirsiniz.
Yalnız, şimdi orada bulunan Reşit Paşa'nın valilik görevinden alındığı, yerine bir başkasının gönderileceği her nasılsa duyularak, kendisi tarafından Nezaret'e başvurulmuş olduğundan ve adları malum kimselerin yakında Sivas'ta toplanmak istekleri alınan haberlerden anlaşıldığından, boşuna bir dakika geçirmeksizin bir an önce hareketle, oraya vaktinden önce ulaşmaya gayret etmeniz, işin gereği olarak pek önemli ve zaruridir. Bu durum karşısında, ne zaman hareket edeceğinizin ve ne kadar zamanda oraya varabileceğinizin bildirilmesi gerekiyor. Sivas'ta ilgililere göstereceğiniz telgraf şudur; 'Zatıalîlerinin Sivas ve Komutanlığına tayinleri Meclis-i Vûkela kararıyla Padişah Hazretleri'nin yüce buyruklarına sunulmuş ve gereği şerefle onaylamış olduğundan, hemen hareketle, bu telgrafı Sivas'taki sivil ve askeri memurlardan gerekenlere gösterip, vali ve komutanlığı üzerinize alarak göreve başlamanız ve durumu hemen bildirmeniz tebliğ olunur'

TELGRAF ÇEKTİ
Nutuk'ta verilen bilgiler gösteriyor ki, Dahiliye Bakanı Âdil Süleyman Şefik, Elazığ Valisi Galip'e operasyonun masraflarının karşılanacağını da bildirmektedir. Ali Galip 14 Eylül'de saldırıya geçeceğini de İstanbul'a bildirmektedir. Bunu öğrenen Mustafa Kemal, İstanbul'a şu telgrafı çeker;
'Dahiliye Nazırı Âdil Bey'e Milletin, Padişah'ına maruzatta bulunmasına engel oluyorsunuz. Alçaklar, Caniler! Düşmanlarla millete karşı haince tertiplere girişiyorsunuz. Milletin kudret ve idaresini takdirden aciz olduğunuza şüphe etmiyordum. Ancak, vatan ve millete karşı haince ve son bir çırpınışla alçakça harekette bulunacağınıza inanmak istemiyordum. Galip Bey ve yardakçıları gibi aptalların verdikleri ahmakçasına ve asılsız sözlere kapılarak ve Mister Noel gibi milletimiz ve vatanımız için zararlı olan yabancılara vicdanınızı satarak yaptığınız alçaklıkların milletçe sorulacak hesabını göz önünde bulundurunuz. Güvendiğiniz şahısların ve kuvvetin sonunu öğrendiğiniz zaman, kendi sonunuzla karşılaştırmayı unutmayınız' (Devam Edecek).