Azadi Örgütü
Bağımsız bir Kürt devleti kurmak amacıyla gizli biçimde oluşturulan örgütlerden birisi de Azadi'dir. Azadi'nin kuruluşu 1923 gibi gösterilmekle birlikte, Garo Sasuni, örgütün çekirdeğinin 1920 Kasımında oluşturulduğunu belirtiyor. Azadi Cemiyeti'nin lider kadrosu Cibranlı Albay Halit Bey, Yüzbaşı İhsan Nuri, Bitlis eski milletvekili Yusuf Ziya, Kürdistan Teali Cemiyeti Başkanı Seyit Abdülkadir, Diyarbakırlı Cemilpaşazade Ekrem Bey ve Kör Hüseyin Paşa gibi kişilerden oluşmaktadır. Şeyh Said isyanı başladıktan sonra Taşnakların yayımladığı Troşak Dergisi'nin 1925 yılı Aralık sayısında şu tespitlerin yapıldığını Garo Sasuni kaydetmektedir;
'Komite birkaç ay içinde Kürdistan'ın bir çok şehirlerinde şubeler açarak Kürdistan'ın ta en ücra köşelerine kadar yayıldı. Dersimlilerle irtibat tesis edildi ve komitenin ilk işi Kürtçe yayınlar yapmak oldu. Bu suretle bir çok sayıda Kürtçe kitaplar yayınlandı ve sözlü edebiyat toplanılma işine girişildi. Komite ayrıca, aşiret reisleri, ulemalar ve şeyhlerle irtibat temin etmekle kalmayıp, özellikle Türk okullarındaki Kürt öğrencilerle, Türk ordusundaki Kürt subaylar ve devlet dairesindeki Kürt memurlarla da ilişkiler kuruldu. Kürt komitesinin haberleşme bölümü çok düzenli ve güçlü idi. Komite, Kürtlerin ulusal varlığına karşı Ankara'da verilmiş olan herhangi bir kararı daha uygulamaya konulmadan önce duyup, ilgililere uyanık bulunmalarını tavsiye ederek iletirdi. Bu konuda Kürt öğrencilerinin, subayların ve memurlarının vatanperverliği ve bu uğurda canlarını bile adayabilmeleri saygıya değerdi. Bağımsızlık hareketinde Kürt ulemaları son derece sır saklamasını bilerek, bağlılık ve fedakarlıklar gösterdiler. Komitenin ulusal çalışmalarının bütün amacı, Kürtlere kendi kültürlerini unutturmamak, onlara Türkün 'Kan ve Demir' siyasetini anlatmak ve her ne pahasına olursa olsun Türk boyunduruğundan kurtularak Bağımsız bir Kürdistan kurulmasının zorunlu olduğunu göstermektedir.'
Bu dönemde de Ermenilerle Kürt ayrılıkçıların bağlantılı olduklarını yine Sasuni şöyle anlatıyor;
'Çok sayıdaki zorluklara rağmen, Taşnak Partisi, Ermeni- Kürt uyuşması çalışmalarını sürdürerek hem ülkenin içinde hem de dışında büyük düşmana karşı davalarının aynı olduğunu kavramış olan birçok Kürt lideri bulabildi. Yalnız şu kadarını söyleyeyim ki, 1924 tarihinde, Sevr Antlaşması sınırlarını ve prensiplerini göz önünde tutan Taşnak Partisi ve Kürt Milli Komitesi arasında bir anlaşma yapılmıştı.'
1924 yılında ilk kongresini yapan bu cemiyet, Doğu Anadolu'da bütün aşiretlerin katılacağı bir isyan başlatmak ve bunu takiben Kürdistan'ın bağımsızlığını ilan etme kararı almıştır. Örgüt üyeleri böyle bir isyanın başarıya ulaşması için dış yardımın zorunlu olduğu konusunda görüş birliğine varmışlardır. 1924 yılında Hasananlı Halit'le Yusuf Ziya, Bitlis'te isyan hazırladıkları gerekçesiyle tutuklanırlar. Beytüşşebap'ta subay olan İhsan Nuri ve arkadaşları, Yusuf Ziya'nın şifreli telgrafını yanlış yorumlayınca, isyan zamanından önce başlatılır. Başarılı olunamayınca bunlar Irak'a kaçarlar. Yusuf Ziya ve Hasananlı Halit bu nedenle tutuklanırlar. Bu gelişmeden sonra Azadi Örgütü, lider boşluğunu Şeyh Sait'le çözer ve oybirliği ile Şeyh Sait, başkanlığa getirilir.
Şeyh Sait birçok yönde çalışmalar yapar. Diğer Kürt önderleriyle ilişkiler kurmaya özen gösterir. İstanbuldaki etkili isim Şeyh Abdülkadir'le oğlu aracılığıyla bağlantı sağlar. Çeşitli toplantılarında yabancı devletlerle nasıl bağlantı kurulacağının tartışmaları da yapılmıştır. Şeyh Sait Alevi aşiretlerinin liderleriyle de bağlantıya geçer. Hatta söylenildiğine göre Dersim'e gelip Seyit Rıza'yla da buluşur. Şeyh Sait ve adamlarının Seyit Rıza'nın kestirdiği koyunun etini Kızılbaşların kestiği yenmez mantığıyla yememesi yüzünden bunların anlaşamadığı söylenir. Baytar Nuri Dersimi, belli bir işbirliğinin sağlandığını kaydetmektedir. Dersimli Baytar Nuri, Azadi'nin adını Kürt İstiklal Cemiyeti olarak vermektedir.
Hoybun Cemiyeti
Kürdistan projesini hayata geçirmek amacıyla oluşturulan örgütlerden birisi de Hoybun'dur. Bu örgüt, Kürtlerle Ermenilerin kendileri için ortak düşman saydıkları Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı birlikte kurdukları bir yapılanmadır. Bu cemiyetle ilgili olarak R. Zelyut, Yusuf Sarınay'ın konu ile ilgili görüşlerini şöyle aktarıyor;
'Gerek Azadi Cemiyeti'nin takibatı sırasında, gerekse Şeyh Sait ayaklanmasından sonra Irak, İran ve Suriye'ye kaçan bazı Kürt liderler, Türkiye'ye karşı faaliyetlerini devam ettirmek amacıyla yeni bir örgüt kurma çalışmalarına başlamışlardır. Özellikle Irak ve Suriye'ye mandater devlet statüsü ile yerleşen İngiltere ve Fransa'nın bölgedeki çıkarlarını devam ettirmek amacıyla sağladıkları yardım ve hoşgörü ile başlayan bu faaliyetler 1927 yılında Kürtçe 'benlik' manasına gelen Hoybon, Ermenice 'Ermeni yurdu' anlamına gelen Haypun kelimesinin birleştirilmesiyle ortaya çıkan bir isim olan Hoybun Cemiyeti'nin kurulması ile sonuçlanacaktır. Bu yeni organizasyonunun en önemli özelliği ve öncekilerden farklı yönü Türkiye'ye karşı isyana mütemayil veya mütareke döneminde İngilizlerle işbirliğine giren Kürt liderleriyle Ermeni Taşnak liderleri arasındaki işbirliğine dayanmasıdır'.
Hoybun Cemiyeti'nin kuruluşlarıyla ilgili ilk toplantı 1927 Şubatında İngilizlerin Revandiz Kaymakamlığı'na getirdikleri Seyit Taha'nın evinde yapılır. İngiltere'nin Irak Olağanüstü Komiser Yardımcısı Edmons'un organize ettiği bu toplantıda Türkiye'de çıkarılacak bir isyanla ilgili olarak şu kararlar alınmıştır;
  1. İngilizler, Kürtlere para ve ihtiyaç halinde silah yardımı yapacaklardır.
  2. Nasturiler, Kürt kıyafetleri giyerek isyana katılacaklardır.
  3. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra harekete geçilecektir.
  4. İsyan Şemdinli Yüksekova'dan başlayacak ve hedef Van'ın ele geçirilmesi olacaktır.
1927 yılı boyunca devam eden toplantı ve faaliyetlerden sonra 5 Ekim 1927 tarihinde Lübnan'ın Bihamdun kasabasında geniş çaplı bir kongre yapılarak Hoybun Cemiyeti kurulur. Kongrede, Hoybun Cemiyeti'nin amacı Türk Kürdistanı'nın bağımsızlığı olarak, tespit edilmiş, Hoybun Cemiyeti Başkanı Celadet Ali Bedirhan ile Taşnakların Cemiyet nezdinde temsilcisi olan Vahan Papazyan arasında Türkiye'ye karşı Halep'te yapılan bu ittifakın Dahiliye Vekaletinin Başvekalete yazdığı cemiyet faaliyetleri ile ilgili 18.7.1929 tarihli gizli rapora göre maddeleri şunlardır ;
  1. Ermeni Taşnak Cemiyeti Kürt Milleti ile aralarında geçmiş olan maceraları unutmuş bir ittifak yapmıştır. Kürt Hoybun Cemiyeti de hakiki düşmanlarını anlayarak Ermeni milleti ile ittihat ederek ortak amaçlar için kuvvetlerini harcayacaktır.
  2. Kürt istiklalini temin ve milli amaçları elde etmek için siyasi, idari ve askeri bütün kuvvetlerini Taşnak Cemiyeti memnuniyetle ortaya koyacaktır.
  3. Ermeni hükümet ve milletinin bütün amaç ve arzularını tatmin ve hukuki meşruiyetini temin etmeye Hoybun Cemiyeti bir vazife olarak kabul eder.
  4. Ermeni ve Kürdistan sınırları her iki cemiyet mührü ile tasdik edilen haritalardaki gibidir. Bu haritada Doğu Anadolu bölgesini Kafkasya'ya kadar içine alan esas Ermenistan ve Çukurova bölgesinde de Güney Ermenistan çizilmiş olup, alımda 'Rize Ermenistan'ın mahrecidir. İskenderun Körfezi ise Cenubi Ermenistan'ın mahrecidir. Bu iki Ermenistan arasında vasi ve müttefik bir Kürdistan vücuda getirilecektir' şeklinde bir açıklama yapılmıştır.
  5. Taşnak ve Hoybun Cemiyetleri mağdur Nasturi, Yezidi ve Çerkeslerle birleşmeyi ve onların hakiki hürriyetlerini taahhüt ederler.
  6. Dağınık Çerkezlere Suriye'de, İsrail'e bahşedilen imtiyaza benzer bir imtiyazla belirli bir yurt tahsisine çalışılacaktır.
  7. Taşnak ve Hoybun Cemiyetleri İranlı Fars ırkdaşları ile dostluk ve işbirliği içerisinde yaşamak isterler.
  8. Rıza Pehlevi hazretlerinin emirlerinin tarafların menfaatine olduğu kabul edilmiş ve İran'da özel olarak hareket serbestliği hakkı elde edilmiş olduğundan her iki cemiyet bu meseleye son derece riayetkar olacaktır.
  9. Hoybun Cemiyeti Kürt amaç ve isteklerini Taşnak Ermeni Cemiyeti de isteklerini tespit etmişlerdir. Bu madde bir siyasi ilke olarak kabul edilmiştir. Binaenaleyh bütün Kürtlerin temsilcisi Kürt Hoybun Cemiyeti ve bütün Ermenilerin temsilcisi Taşnak Cemiyeti olarak kabul edilmiştir.(Devam Edecek).