ABD'de tutuklanan Rıza Sarraf'ın davasına, Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan ile banka müdür ve çalışanlarından bazıları da sanık olarak dahil edilmiş. Suçları İran'a uygulanan ambargoyu delmek. Davada ikisi tutuklu dokuz sanık var şimdilik.
Şimdilik diyorum, çünkü üzerinde gizlilik kararı olan başka dosyalar da mevcutmuş.
Cumhurbaşkanı, Kazakistan'a giderken havaalanında konu ile ilgili, ABD'yi hedef alan bir değerlendirme yaptı. Sözünü şöyle tamamladı:
'Bu işin arkasından pis kokular geliyor.'
***
Dünyanın hangi coğrafyasında bir karışıklık varsa; nerede bir huzursuzluk, bir çıkar kavgası varsa, ABD'nin emperyalist emellerinin koçbaşı CIA'nın yaptığı operasyonların pis kokularını duymamak mümkün değil.
Bu pis kokulara demokrasi tarihimizde de defalarca tanık olduk.
***
Aslında, Yeğen Yahya'dan bu yana, devlet dümenine geçenlerin yandaşlarından gelen pis kokulara da alışkınız biz.
Yıllar boyunca basına yansıyan onlarca yolsuzluk haberiyle,
Pis kokuları teneffüs ede ede, koku sinir uçlarımız duyarsızlaştı.
***
Yargıya ve emniyete sızan FETÖ, 17-25 Aralık'taki kumpasla,
Devlet olanaklarını kullanarak elde ettikleri verilere dayanarak dört bakanı suçlamış, hükümeti köşeye sıkıştırmayı hedeflemişti.
İktidar, bizzat Cumhurbaşkanının sıkı direnciyle bu badireyi atlatmış, sayısal çoğunluğunu kullanarak bakanların, yakınlarının ve diğerlerinin yargılanmasının önünü tıkamıştı.
***
Pek dillendirilmese de, herkesin kafasına şu soru takılmıştı o zaman:
FETÖ'cüler elde ettiği doğru bilgiler üzerinden mi,
Yoksa Ergenekon, Balyoz kumpaslarındaki gibi,
Yazdıkları hayali senaryo üzerinden mi bu kumpasa kalkışmıştı?
Bunu anlamanın tek yolu da zanlıları, Türk yargısının/yüce divanın karşısına çıkarmaktı.
Biz, sıkı bir algı çalışması sonucu bir senaryo olduğuna inandık inanmasına da,
ABD'li hukukçular inanmamış demek ki…
Baksanıza elin oğlu davayı açmış, dosyaya bir bakan ile üç beş bürokratı eklemiş,
Bir de üzerinde gizlilik kararı olan, içeriğini bilmediğimiz üç dosyayı da yüzümüze yüzümüze sallamaya devam ediyor.
Bu bir tehdit mi,
Yoksa pazarlık daveti mi anlayamadık!
***
Bir adam ile zarif ve asil bir kadın aynı kompartımanda yolculuk yapmaktadır.
Yemekten bağırsakları bozulan zarif kadın, kendini tutamaz ve gaz çıkarır. Ortalığı leş gibi bir koku kaplar. Kadın mahcup bir şekilde:
'Aman beyefendi, ne olur bu olay aramızda kalsın.' der.
Kokudan rahatsız olan adam burnunu tutarak karşılık verir:
'Niye aramızda kalsın ki hanımefendi, camı açın da şu pis koku dağılıp gitsin.'
***
O günlerde iktidar camı açmadı. Çıkan pis kokuyu sayısal gücüyle kendi kompartımanında tutma hatasına düştü.
Bakın o koku şimdi hangi kompartımana kadar ulaşmış.
Oysa yargılanma yolu açılsaydı koku moku kalmazdı.
Bilinmez; belki suçlu bulunurlar, belki aklanırlardı; Ama olay herkese örnek olur, bundan da Türk siyaseti kazançlı çıkardı.
Cumhurbaşkanı da kendi partisinin il başkanları toplantısında, partilileri böylesi konularda uyarmak zorunda kalmazdı.
***
Şinasi Kula, tramvayda sessizce gaz çıkaran bir adamın yarattığı sıkıntılı ortamı paylaşmıştı zamanında. Yazdığına göre, adam hiç renk vermemişti.
Toplum içinde başımıza gelme olasılığı yüksek olan bu olaydan, benim çıkarımım şöyle:
'Çıkardığın gaz, kendine pis kokmaz!'