Son günlerde karşılaştığım her kesimden insana mümkün olduğu kadar seçim yerine ekonomiyi, ekonomik durumlarını soruyorum. Esnafından köylüsüne, çalışanından emeklisine, kadınından erkeğine, gençlerden, işsizlerden, öğrencilerden aldığım tepki durumun hiç iç açıcı olmadığını gösteriyor. Küçük çaplı tüketici de üretici de zorda! Peki büyük çapta ticaret yapanlar ne durumda?
Aslınsa bakarsanız ifade etmekte zorlansalar da onların da gelecekten umutları kesilmiş gibi gözüküyor. Ülke ekonomisini muhalefet veya iktidara yakın olmadan ele alan iktisatçıların yazdıklarını okuyup objektif şekilde olaylara bakabilen piyasa uzmanlarını takip ederseniz durumun ne kadar ciddi olduğunu sizler de kolaylıkla anlarsınız. Yani halkın durumu ülkenin durumunu açıkça yansıtıyor.
Yılbaşında dolar bazında yapılan alışverişlerde alınan mallarda şu an yüzde 30'u geçen artışlar var. Ve bu artış 'Türkiye'ye operasyon çekiyorlar' söylemi ile geçiştirilecek kadar basit değil. Zaten ekonomi dediğiniz şey de bu kadar basit değil! İki hareket çekelim de şu ülkenin ekonomisi bozulsun mantığı genelde filmlerde oluyor. Karar gazetesinden İbrahim Kahveci bu durumu şöyle özetlemiş: 'Batı ülkeleri için Türkiye'den daha güzel bir ekonomik model olamaz. Onlar bizden aldıklarından fazla ve yüksek karla mallarını satıyorlar. O mallarını alacak paramız olmadığından, bir de gidip onlardan yüksek faizden borç alıyoruz. Batı açısından Türkiye pazarı nerede ise aramakla bulunmaz bir pazar. Hem malını yüksek karla satıyorsun, hem de parasını yüksek faizle satıyorsun. Bu ülkeye bir operasyon kim ve niye çeksin ki? Parasal olarak yılda 40-50 milyar dolar açığımız var. Birikmiş borcumuz 453 milyar dolar. Buna ek olarak 186 milyar dolarlık portföy yatırımları da bizde. Sadece devlet iç borçlanma senetlerinde 130 milyar dolar yatırmışlar.'
Bu gerçeğimizi bilip 'Batı bize operasyon çekiyor demenin' bir anlamı olmadığı ortada. Ayrıca ekonomik verileri bu olan tablodan zorlanan bir ekonominin çıkması gayet doğal değil mi? İşte bu nedenlerle ekonomik gerçeği damarlarında yaşayan ekonomi piyasası 16 yıldır her seçimde olduğu gibi bu seçimde de 'İstikrar için Erdoğan' demiyor artık. Yukarıdaki verileri gören kimse de kolay kolay bu sloganı söyleyecek gibi durmuyor. Hele hele Avrupa ve Amerika tarafından her geçen gün biraz daha otokroklaşan hatta bazı ülkelerde çekinmeden diktatör ifadeleri kullanılan bir iktidar ve Erdoğan görüntüsü piyasaları iyiden iyiye tedirgin ediyor. Erdoğan'ın kazanması durumunda ekonomik verilerin daha da kötüleşeceği ve sıkıntının büyüyerek derinleşeceği görüşü her geçen gün artıyor.
Gerçekten de eski performansından epey uzakta gözüken Erdoğan ile artık bu yönetim biçiminin, ekonominin sürdürülmesi çok zor. Kim ne derse desin ülkemizin hayrına değişim olması şart. İşte piyasalarda bunu görmüş vaziyette! Muharrem İnce'nin veya farklı bir muhalifin kazanması herkese rahat bir nefes aldıracak gibi duruyor. Gerek her ortamda konuştuğumuz halk gerekse Türkiye'yi takip eden ekonomistlerde aynı görüşte. Piyasalarda yıllar sonra bu değişimi destekliyor olması ciddi bir değişimin habercisi gibi duruyor!...