Birkaç gün önce mutlaka dinlemişsinizdir. Beşinci kez Türkiye Odalar Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı seçilen Rifat Hisarcıklıoğlu Genel Kurul'da itiraf gibi açıklamalarda bulundu; 'İş ve yatırım ortamı önündeki engelleri tespit edip hükümetimizle birlikte kaldırdık' dedi. Ayrıca İş sağlığı ve güvenliği mevzuatının işveren lehine değiştirilmesini sağladıklarından bahsederek, 'Büyük sıkıntı yaşadığımız bir başka alan, yargı sistemiydi. Özellikle iş mahkemelerindeki davalarda, işveren yüzde 99 haksız çıkıyordu. Bunu değiştirmek üzere, zorunlu arabuluculuk sisteminin uygulamaya alınmasını sağladık. Aylar, hatta yıllar süren davalar, artık günler-haftalar içinde çözülüyor' dedi.
Bu sözler üzerine daha önce kanun çıkarken kılını kıpırdatmayan Türk İş başta olmak üzere bazı sendika yetkilileri 'sesleri çıkmadı' demesinler diye homurdanır gibi oldu ama ne gam! Olan çoktan oldu? Rifat Hisarcıklıoğlu haksız mıydı? Elbette değildi. Rıfat bey temsil ettiği işverenleri rahatsız eden durumları düzeltmiş işçi aleyhine kanunları hayata geçirmişti. İşçiyi temsil edenler ise o sıralarda her daim yaptıkları gibi 'Padişahım çok yaşa' demekle meşguldüler. İş mahkemelerinin kuruluş, görev, yetki ve yargılama usulünü düzenleyen İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilirken, Çalışma hayatında birçok yenilik ve değişiklik getiren yasa kimseyi ilgilendirmiyormuş gibi gayet normal bir süreçte yasallaştı. Özellikle şimdi olayın vahameti daha iyi anlaşılınca mırın kırın yapmaya çalışan işçi temsilcisi sendikalarında hiçbir şey olmamış gibi bir hava vardı. Ne bir ses ne bir seda! Her konuda olduğu gibi bunda da maşallah rahatlarını bozmaya niyetleri yoktu ve bozmadılar da!
Kanun ne diyordu; İşçi kıdem, ihbar gibi tazminat ve fazla mesai, yıllık izin gibi ücret; işveren de alacak ve tazminat kalemleri için dava açmadan önce arabulucuya başvuracak.
İşçi veya işverenin iş ilişkisi kapsamında birbirlerine hakaret etmekten kaynaklanan ya da işçinin iş yerindeki işverene ait mal ve malzemelere zarar vermesinden doğan tazminat talepleri de dava açılmadan önce arabulucuya götürülecek. Sonuç arabulucuya başvurulmadan dava açılırsa herhangi bir işlem yapılmaksızın dava, dava şartı yokluğu nedeniyle mahkemelerce dava usulden reddedilecek!!
Konuyu Yalçın Doğan çok kısa ve çok net şöyle özetlemişti;
'Halen bir anlaşmazlık halinde, işçi mahkemeye başvuruyor. Mahkemelerin davayı karara bağlaması ortalama 430 gün sürüyor. Bunun bir de, Yargıtay aşaması var, hak aramak iki, üç yıl sürüyor.
'Yargının yükünü azaltmak ve yargının uzun sürmesi' gerekçeleriyle, AKP bu tasarıyı getiriyor, zorunlu arabuluculuk sistemini.
Oysa: Eskisi gibi, etkin sendikal düzen var olsa, sağlam bir toplu sözleşme düzeni var olsa, anlaşmazlıkların büyük çoğunluğu sendikal faaliyet çerçevesinde çözüm bulabilir.
Pek çok kurum gibi, AKP döneminde sendikal düzen de, sizlere ömür.

Patrondan yana
Pratikte 'zorunlu arabuluculuk' nasıl işleyecek?
Çok basit, işverenlerin lehine işleyecek.
Gariban işçi nasıl ve hangi koşullarda işverenle masaya oturacak ve hakkına kavuşacak?
Meclis'teki tartışmalarda da, bu nokta çeşitli milletvekilleri tarafından dile getiriliyor. Şaşıracaksınız ama, hatta ve evet hatta bazı MHP milletvekilleri bile tasarıyı eleştiriyor. Sendikal düzeni savunuyor.
Tasarı patrondan yana, sürpriz değil.
Neden şimdi böyle bir yasa? Gerçekten 'yargı yükünü hafifletmek' için mi? Gerçekten 'davalar yargıda uzun sürdüğü' için mi?
Yoksa, işçiler açtıkları davaların yüzde 98'ni kazandıkları için mi?
Günümüzdeki gerçeğin en çarpıcı yönü bu. Yüzde 98'ini kazanıyorlar.
Şimdi 'zorunlu arabuluculuk' demek, işçinin hakkını sulandırmakla eş anlamlı'.
İşte yasanın asıl nedeni bu Rıfat Beyin itirafında oldu gibi aynen bu! Hali hazırda işçiler genelde açtıkları davaları kazanıyorlar. Buna bir dur demek gerekiyordu o da zorunlu arabuluculukla gerçekleştiriliyor!
Mevcut sistemde işçilerin neredeyse tamamen lehine gelişen yargı sürecinin hızlandırılması için mücadele etmek yerine rahatlarını bozmayıp sessiz kalan sendikalar ise padişahım çok yaşanın bir parçası olmaya devam ediyorlar. Çalışma hayatı yeni bir darbe yerken Türkiye sendikal hareketini bitme noktasına getirmiş bulunuyorlar. Sonra da Rıfat Hisarcıklıoğlu haklı mı diye bulmaca çözmeye çalışıyorlar!...