Cemiyet, Türk Milli hareketinin kırılması için 27 Kasım 1919 da, Padişaha bir muhtıra verir. Özetle şunlar kayıtlıdır; 'Milli Mücadele ilkin İstanbul'da ve bizzat Zat-ı Şahanenizin yakınları arasında meydana gelen ihtilalci bir akımdır ve şimdi çok gizli komplolar kuruyorlar'.
Vahideddin'in İngilizlerin bu derece kuklası olmasında İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nin çok büyük etkisi olur. Cemiyetin uşaklığını yapan Damat Ferit Paşa, Açıksöz gazetesine 2 Ağustos 1920 Pazartesi günü verdiği beyanatta; 'Dersaadette yalnız İngiliz Muhipleri Cemiyeti üyelerinden müteşekkir bir hükümet kuracağını' söyler ve bu girişimi için Hürriyet ve İtilaf Fırkası ile görüşmeler yapar.
11 Ekim 1918 de kabinesini kuran Sadrazam Tevfik Paşa, 11 Ekim 1919 da kabinesini kuran Sadrazam Ali Rıza Paşa, 1920'de Sadrazam olan, Sadrazam olmadan önce İngiliz Hükümetine ziyaretler yaparak icazet almaları da tarihimizde kara bir lekedir.
Bunların yanında 19 Eylül 1919 tarihinde Sivas'tan Hikmet Bey tarafından Necati Bey'e çekilen telgrafta; 'İstanbul'dan alınan mevsuk malumata göre İngilizler namına Dahiliye Nazırı Kazım Adil Bey'e 150 bin lira verilmiştir' denilmektedir. Ayrıca İngiliz Askeri İstihbaratının İstanbul şubesi tarafından yazılan 26 Şubat 1920 tarihli bir raporda; 'Propaganda amacıyla Şeyhülislam Dürrizade Es-Seyyid'e 40 bin lira verildiği' kayıtlıdır.

Cemiyetin Osmanlı Mebûsan Meclisi'ne Bakışı
Sultan Vahideddin 21 Aralık 1918 de Meclis-i Mebûsan'ı fesheder. Meclis 12 Ocak 1920 tarihinde yeniden açılınca işgalcilere karşı Milliyetçi bir siyaset izler. İngiliz Muhipleri Cemiyeti, Meclis-i Mebûsan'ın Milliyetçi tutumundan dolayı karşı harekete geçer, hatta cemiyet yöneticileri padişah Vahideddin'e müracaat ederek meclisin meşru olmadığını ve feshedilmesi gerektiğini söylerler.
Son Osmanlı Mebûsan Meclisi'nde 28 Ocak 1920'de Misak-ı Millî kararları alındıktan sonra bütün yurtta milli duyguların artması üzerine İngilizler, milliyetçi akımların önünü kesmek için İstanbul'u resmen işgal etme kararı alırlar ve 16 Mart 1920 de İstanbul'u işgal ederek şehri kan gölüne çevirirler. İşgalden hemen sonra İngilizler ne kadar vatansever mebus, asker ve sivil varsa tutuklayarak Malta adasına sürgüne gönderirler. İngiliz Muhipleri Cemiyeti ise, İstanbul'un işgalini sevinçle karşıladıklarını ve tek üzüntülerinin böyle bir hareketin bu kadar geciktirilmiş olmasından kaynaklandığını dile getirmişlerdir.
Cemiyet, Meclis-i Mebûsan'ın kapatılmasında çok önemli rol oynar, Meclis 11 Nisan 1920 tarihinde feshettirilir. Malta'ya sürgün edilecek vatanseverlerin listesi de İngiliz Muhipleri Cemiyeti tarafından hazırlanır.
Papaz Frew ile Said Molla bizzat hazırladıkları idam listeleri ile, İngilizler adına cellatlık yapma görevini de üstlenirler. İdam listelerinin en başında Mustafa Kemal, Kazım Karabekir, Ali Fuat Paşa, İsmet İnönü ve Rauf Orbay gibi Türk kahramanları vardır. Cemiyet, önemli üyelerine İngilizlerin verdiği paraları dağıtıyordu. Konya isyanlarını desteklemek için, Konya Valisi Cemal Bey'e 200 bin, Ankara'da milli direnişi kırmak için Vali Muhittin Paşa'ya büyük miktarda paralar gönderilir.

Said Molla Kaçıyor
150'likler kanunundan çok önce, Said Molla elini çabuk tutarak yurtdışına kaçar. Romanya'da, Kıbrıs'ta, Yunanistan'da zehir kusmaya devam eder. İhanetlerini rahatça sürdürür. Said Molla daha Mudanya Ateşkes Müzarekelerine başlanmadan önce, başına gelecekleri anlamış olduğundan İstanbul'daki İngiliz Komiserliğine sığınmış, İngiliz Generali Harrington'un verdiği özel bir pasaportla İstanbul'dan kaçmıştır. İstanbul'dan kaçarken 40 yaşlarında 150 kiloluk bir adamdır. Önce Fransa'ya oradan İtalya'ya daha sonra da Romanya'ya geçer. Genç Türk Devleti'nin aleyhindeki çalışmaları yüzünden Romanya'dan kovulur. Mısır'a gider, Mısır'dan da kovulunca 1925 yılında İngiliz ajanı olarak Kıbrıs'a gelir. Kıbrıs'ta da ihanetlerine devam ederek Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne saldırarak, Kıbrıslı Türkleri Anadolu'daki soydaşlarına karşı kışkırttığı, Atatürk devrimlerine karşı makaleler yazdığı, Kıbrıs'ta İngiliz ve Rumların hesabına casusluk yaparak Kıbrıslı Türkleri birbirine düşürme çalışmaları yaptığı, Kıbrıs Türk Milliyetçilerini Kıbrıs'tan sürdürmekle tehdit ettiği, bazılarını da İngilizlere jurnalleyerek hapse attırdığı, bir yandan da Yunanistan hesabına Ada'yı, Yunanistan'a ilhak için casusluk yaptığı, Kıbrıs'tan İngiliz Propaganda Bakanlığı'na mektuplar yazarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin dini kisve altında tarikatlar kurarak asıl kolayca yıkılabileceği konusunda akıllar verdiği, Kıbrıs'ta emperyalistlerle işbirliğine müsait takdire şayan kişileri bildirdiği eylemlerinden bazılarıdır.
Dr. Fazıl Küçük'ün anlattığına göre ; İngiliz yancısı eski Arabistan Kralı Hüseyin, Kıbrıs'ta bulunduğu sırada İngilizlerin tavsiyesi ile Said Molla'yı özel mutemet olarak görevlendirir ama Said Molla sahtekarlık yaparak Kralın karısının imzasını taklit ederek bankadan yüklü bir miktarda para çektiğini, bunun üzerine sahtekarlıktan hapse atıldığını, artık İngilizlerin bile gözünden düştüğü için hapisten çıktıktan sonra Yunanistan'a sürgün edildiğini anlatır.
5 yıllık bir Kıbrıs ihanetinden sonra Said Molla'nın Atina'ya gittiği, oradan da Türklerin çoğunlukta olduğu Batı Trakya bölgesini de karıştırmak için Batı Trakya'ya geçtiği biliniyor. 24 Temmuz 1930 da Söz Gazetesi, Said Molla'nın Batı Trakya'da öldüğünü duyurmuştur.
'Türküm demeyin, Müslümanım deyin' sözünün mucidi Said Molla'dır. Kıbrıslı Türklere 'Siz Türk değil Müslümansınız' diyen Said Molla ölmüş müdür?
1930'dan bu yana yeni Said Mollaları görmek, düşünmek, onların tuzaklarına düşmemek dileğiyle… (Son)