Türk basınından sansür kaldırılalı yüz on bir yıl oldu.
'Buna kargalar da güler!'
Gülüyorlar zaten!...

***

İlk sansürse 143 yıl önce, 1876'da özel gazetelere uygulandı.
Hükümetin icraatlarını, yapılan yenilikleri överek anlatan, hükümetin kontrolündeki, 1831'de yayın hayatına başlayan resmi gazete Takvim-i Vakayi'den sonra özel gazeteler çıkmaya başladı.
Özel gazetelerin ilki 1860'ta Agah Efendi ile Şinasi'nin yayınladığı Tercüman'ı Ahval gazetesiydi.
Şinasi'yi ateşli fikir adamı…
Gerçek vatansever…
Vatan şairi Namık Kemal izledi.
İçinde eski edebiyat, yeni edebiyat karmaşası yaşasa da bunlara Ziya Paşa da katıldı.
Şekerci dükkanının üzerindeki küçük bürolarında zorluklarla ve ısrarla çıkardılar ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval'i.
Sansür henüz yasalaşmamıştı ama 1861'de Ziya Paşa'nın bir yazısı nedeniyle gazeteleri kapatıldı.
Fakat bu onları yıldırmadı…
Korkutmadı.
İki hafta sonra yeniden çıkarmaya başladılar gazeteyi.
Sonra özel gazetelerin devamı geldi.
Resmi gazetenin karşısında özel gazeteler yayınlamaktaki amaçları neydi bu genç, cesur insanların?
Amaçları halkı bilinçlendirmek, halkı aydınlatmaktı.
Halka doğruları söylemekti.
İnsanlığın gelişmesini, insanların özgürleşmesini…
Fikri hür, vicdanı hür insanların yetişmesini sağlamaktı.
Hürriyet Kasidesi'ni de bunun için yazmıştı Namık Kemal.

***

Çok sürmedi tabi bu.
Özel gazetelerin halkı bilinçlendirmesi…
Yeni fikirler ileri sürmesi…
Gizli saklı işleri açığa çıkarması…
Hükümete muhalif olması nedeniyle, 'Âli Kararnamesi' adında bir kararnameyle Türk basınına ilk kez resmi olarak, bir yasayla sansür uygulandı.
Mahmut Nedim Paşa tarafından…
10 Mayıs 1876'da.

***

Gazeteler basılmadan önce sıkı bir denetime, sansüre tabi tutuldu.
Birçok yazı gazetelerin sayfalarından kaldırıldı.
Daha gazete baskıya girmeden; halkı aydınlatan, halka doğruları anlatan yazılar, haberler yok edildi.
O yazıların gazete sayfalarındaki yerleri boş bırakıldı.
Basiret Gazetesi ise, sansür kararnamesinin altına düştüğü,
'Matbaamızın makinesi kırıldığından bir süre gazetemizin neşrine muktedir olamayacağız,' notuyla, basına sansürü protesto etti.

***

Biz kaç yılındayız?
2019 yılındayız.
Sansür hala devam ediyor.
Üstelik de 24 Temmuz 1908 yılında, İkinci Meşrutiyetin ilanıyla…
Günümüzden yüz on bir yıl önce basında sansür resmi olarak kaldırılmış olmasına rağmen.

***

Ve sansürün en kötüsü de kendi içimizdeki sansürdür.
Korkuyla…
Kaygıyla resmi bir sansüre gerek kalmadan kendi kendimize sansür uygularız.
Kimi zaman biz yazıyı yazarken kendi kendimizi sansürleriz ki bu Mahmut Nedim Paşa'nın Âli Kararnamesi'nden daha ağırdır.
Siz bunu bilmezsiniz, yazının pek çok yerini, istemeye istemeye kırparız; sileriz, değiştiririz.
Bazen her şey tamam, yazı hazır derken içimizdeki sansür nedeniyle yazıyı yazı işlerine vermeden silip yok eder, yeni bir yazı daha, yeni bir yazı daha yazarız.
Bu da yetmez, bazen yazımız yazı işlerinde, gazetenin sayfalarına ulaşamadan yok olup gider.
Bütün bunlar büyük sancılar içinde gerçekleşir.

***

Son yazım yazı işlerinden çıkıp gazetenin sayfalarına ulaşmayı başaramadı.
Bu yazım bunu başarabilir mi bilmiyorum.
Ama yazı yazmaktan vazgeçecek de değilim.