Otlaklardan birinde bir öküz sürüsü varmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü bu öküz sürüsündeymiş.
Fakat öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış.
'Suç hep o Sarı Öküz'de...'

Öküzlerin lideri Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış:
'Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum bugüne kadar sizlere zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o Sarı Öküz'de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım.'

Boz Öküz ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküz'ü vermişler aslanlara. Bir tek Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.

'Aferin sizi kutlarız!'

Bir süre sonra aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk'u istemişler:
'Gördünüz mü ne kadar barışseveriz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa sizler normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim.'

Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk'u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.

'Nerede kaybettik biz bu savaşı?'

Bu olay sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, 'Verin bize şunu, yoksa karışmayız' demeye başlamışlar.
Birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri liderlerine, 'Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa vaktiyle ne kadar güçlüydük' diye sormuş.
Boz Öküz, Benekli Öküz'ün sözlerini hatırlayarak, gözleri nemli 'Biz' demiş, 'Sarı Öküz'ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı..'

***

Belki de köy enstitülerini kaldırırken kaybettik bu savaşı. İğneden ipliğe kadar dışa bağımlı hale gelirken.
Köy enstitüleri kapanmasaydı, Türkiye en güçlü ülke olacaktı belki de. Bundan korkan ABD ülkemizdeki işbirlikçilerine kapattırmıştır.

***

'Tarihte Mahatma Gandi tarafından manifestosu yazılan öyle bir direniş var ki, bu direnişin önünde hiçbir otorite, hiçbir silah duramaz, bunun ismi: pasif direniştir.'

Şiddet içermeyen, yıllarca evvel yapılmış bu direniş, sömürge rejimlerine karşı yapılmıştır.

'İngiliz yönetimi tuz üretiminde tekel olabilmek için Hintlilerin tuz üretimi yapmalarını yasaklayan bir kanun çıkarmış. Gandi deniz kenarında bir tas deniz suyunu buharlaştırarak sembolik bir tuz üretimi yaparak yasayı delmiş ve hapse atılmış. Gandi'nin ardından binlerce kişi bu harekete katılarak Gandi'nin eylemini tekrarladı. Baskılar sonucu Gandi hapisten çıkarıldı ve yasa yürürlükten kaldırıldı. Fakat bu durum İngiliz yönetiminin otoritesinin zayıfladığının kanıtı oldu ve Gandi önderliğinde birçok haksız yasa geri çekildi.'

Kalkınmak için özgür düşünceli, fakat kendi gibi düşünmeyenlere de saygısı olan insanlar gerekir ki bunun yolu da ancak iyi eğitimden geçer. Eğitimsiz halklar ezilmeye ve boyun eğmeye mahkûmdur.