Bugün 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı. Birçok yerde kutlamalar iptal ediliyor. Tam da daha coşkulu kutlamamız ve coşmamız gerekirken. Son günlerde Atatürk ve annesine yapılan hakaretler hepimizi derinden üzdü. Kendini sözde tarihçi olarak gören bu zavallılar Atatürk Türkiye'sinde yaşadıklarını unutuyorlar. Yaşanan bu çirkinliklerden sonra 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nı daha coşkulu ve daha sorumlu bir şekilde kutlamak istiyorduk. Ne yazık Beşiktaş ve İzmir'de yasaklandı. Sorumlu bir şekilde kutlamak deyince bu haftaki yazımızın konusu da sorumluluğu içeriyor.
Eskişehir Pilot Binbaşı Ali Tekin İlkokulu'nun başarılı müdürü İbrahim facebook sayfasında çok güzel bir konuya değinmiş. Sorumluluk.
İbrahim Şahin'i Eskişehir Ali Gaffar Okkan İlköğretim Okulu'nda kalite ödülüne hazırlanırken tanımıştır. Okul Müdürü Hulusi Karslı ile birlikte eğitimde kalite çalışmalarında önce Eskişehir'e, sonra da Türkiye'ye örnek olmuşlardı. İbrahim Şahin okul müdürü olduğu Pilot Binbaşı Ali Tekin İlkokulu'nda başarılı çalışmalarına devam ediyor.
İbrahim Hoca, sorumluluk kavramına çok güzel bir anlam katmış. Üretim - tüketim ilişkisini, sorumluluk-hak arasında kurmuş. Üretim olmadan tüketim olur mu diye soruyor. Yetişkinlerde görülen sorumluluk almadan, sorumluluklarını yerine getirmeden hak arama bencilliğinin çocuklarımıza da geçtiğini söylüyor. 'Acaba gelişmiş ülkeler; hak arayarak mı gelişti? Sorumluluklarını yerine getirip, haklarını aradıkları için mi gelişti?' diyor.
Eğitim sistemimiz;
Hırsları yüksek, yetenekleri düşük,
Beklentileri yüksek, becerileri düşük,
Hakları yüksek, sorumlulukları düşük,
Öğrenciler yetiştiriyor.
Okuldaki başarı tanımı başkalarının kaybetmesi üzerine kurulmuş. Öğrenci ve velilerin mutlu olması diğer öğrencilerin kaybetmesine bağlı. Kaybeden yoksa başarı yok, kaybeden yoksa mutluluk yok. Dolayısıyla böyle bir başarıya odaklanmada ahlak ve etik rafa kaldırılıyor. Peki, bu sistem nasıl bir insan yetiştiriyor?
Paylaşımcı değil, rekabetçi.
Yetenekleri ile başaran değil, ilişkileri ile başaran (akraba, tanıdık, ideoloji, siyasi ilişki).
Beklentilerini becerilerine odaklanarak karşılama yerine başkalarından karşılayan (anne, baba, akraba, arkadaş)
Üretmeden, tüketen.
Sorumluluk almadan ve sorumluluklarını yerine getirmeden bir takım haklar alan ve kullanan.
Sistem bu özelliklere sahip insanlar yetiştiriyorsa elbette bu insanlar sorumluluk almayacak, sorumluluklarını yerine getirmeyecek. Eğitim sistemimizin ve insan yetiştirme anlayışımızın böyle olmasında FETÖ'nün payı çok yüksekti. Devletin her kurumunu ele geçirdikleri gibi Milli Eğitim Bakanlığını da ele geçirmişlerdi. Artık büyük ölçüde temizlendiklerine göre bir an önce kendimize dönmek gerekmiyor mu?
Haydi, o zaman eğitim kurumlarına ve okullarımıza öncelikle ilişkilerini (akraba, tanıdık, ideoloji, partili, siyasi, cemaat, tarikat) kullananlar değil; bilgisini, birikimini, yeteneklerini ve deneyimlerini kullanarak başarı gösterenleri görevlendirmekle başlayalım.
Belki o zaman ilişkileri ile değil yetenekleri ile başaran; beklentilerini başkalarının karşılamasını bekleyen değil becerilerine odaklanarak kendisi karşılayan; hak alırken ve hak ararken önce sorumluluklarını yerine getiren; tüketmeden önce üreten, ürettiği kadar tüketen; rekabetçi değil paylaşımcı, ben kazanırken başkaları da kazansın diyebilen insanlar yetiştirebiliriz.
'Aşk İle Yürüyen Sırtında Dünyayı Taşır' Haftaya yazımın konusu bu olsun istiyorum.