Uzunca yıllar Taekwondo federasyonunda, kardeşimle birlikte hakemlik yaptım. İlk iki yıl orta hakemlik sonrasında sistem ve tartıda görev yaptım.,
Sadece hakemlikte değil. Federasyonla ilgili birçok işleyişte görev aldım.
Birçok işleyiş derken, Antrenörlük hakemlik seminerlerinde bile iş gücümüze ihtiyaç duyuldu, çoğu zaman gönüllülük esasıyla çalıştım. Her iki lafımdan biri para olmadı. Her kes sohbet ederken Sistemden sorumlu Engin hoca, ben ve canan hoca geç saatlere kadar çalıştık. Banane, görevli yazsınlar parayla çalışayım demedim.
Yaklaşık bir ay evime gidemediğim dönemler oldu. Antalya'daki seminerden, Bursa'ya turnuvaya geçerken, Eskişehir'de 15 dak. Mola verildi. Aile özleminin duygusallığını ciğerlerime kadar hissettim. Yanımda engin hocam vardı, otobüs kalkarken, duygusallığımı fark edip, gidiyoruz el salla ailen hisseder dedi.
O dönemlerde hakem sayısı az, mutlaka gelmelisin denildiği an, valizimi toplar evden çıkardım. O zaman kortta gece geç saatlere kadar, lavaboya bile gidemeden çalıştığımız olurdu. Salondan sabaha karşı çıkar, yine erkenden gelirdik.
Tartılarda sporcuların aç kalmasına dayanamayıp, mola vermeden devam ederdik.
Hocalar gelirdi 'hadi öğle yemeğine gidelim' derdi. Sporcular açken biz yemek yiyemeyiz der, ara vermeden tartılara devam ederdik.
Çok susardık, Sporcuların fazla kilosu var diye su bile içemezdik.
Diğerleri neyse de, bir defasında yöneticilik yaptığım yüksek maaş aldığım işimi bıraktım. Sporcularımız yeter ki uluslararası arenada Bayrağımızı dalgalandırsın diye!
Şimdi altı üstü il şampiyonasında üç beş sporcuyu tartmaya lüksünen, sporcuyu kapı dışarı eden hakemleri gördükçe, yuhhhh diyorum.
Buna müsaade edenlere yuhhh diyorum.
İlk günü herkes gittiğimiz ili gezerken biz, uykusuz salona koşar, araçlardan kocaman sistem çantalarını alıp, bir an önce maça hazırlanalım diye uğraşırdık.
Bir gün Karadenizli bir hocam yanıma yaklaşıp, 'her maç seni gözlemliyoruz, bu sadece benim fikrim değil çok çalışıyorsun, gereğinden fazla çalışıyorsun, bu canı ararsın' dedi.
Günlerden birgün, Antep'de Türkiye Şampiyonası vardı. Hastayım dememe rağmen gelmelisin dendi.
Çok hastaydım. Babam Annem, maça gitmeme şiddetle tepki gösterdi. Doktora şikayet ettiler, doktorumuz kadındı, benim üzgün bakışlarıma dayanamayıp, kadın dayanışması yaptı, 'Gider' dedi. 'Benim yazdığım ilaçlarla hemen ayağa kalkacak.'
Yola çıktım, yolda ilaçları içtim. İçmiş olduğum antibiyotik bünyeme ağır geldi. Zehirlendim.
Sabahın erken saatlerinde Antep'e geldiğimizde beni o şekilde gören Antepli hocalarımızdan biri acil hastaneye yetiştirdi. Sadece serum taktıklarını hatırlıyorum, sonrasında hatırlamıyorum. Uyandığımda, saat öğleyi geçmişti. Çıkmak istediğimi, kendimi iyi hissettiğimi söyledim.
Spor salonuna gitmek istedim. Saçmalama git istirahat et dediler.
Spor salonuna geldim baktım daha hiçbir şey hazır değildi hemen çalışmaya başladım.
Akşam farklı illerden hocalarımızla toplandık, hocalarımızdan bir tanesi, ' taekwondo'yu sporcuları çok seviyorsun kendin antrenörlük yap' dedi.
Evet, ben bu kadar sevdiğim sporun, Antrenörlüğünü' de yapmalıydım. Antrenörlük yapmak için girişimlerde bulundum.
Hakemken önümde ceketinin düğmesini ilikleyenler, Antrenör olunca, bambaşka insan oldular.

***

Devamı gelecek, sevgiyle kalın.