Çekinerek içeri girdi. 'Sizden bir ricam olacak' dedi.
Tabi buyurun dedim.
'Kızım Esma Tekvando Sporu yapmayı çok istiyor 'dedi.
Gözlerim çocuğu aradı, etrafıma bakındım, çocuk yoktu. Gelsin dedim.
'Alırmısınız diye önce ben sorayım.' Dedi.
Tabii alırım, küçük hanımla tanışalım nerde diye sordum
'Fakat bir sorun var, bir ayağı doğuştan kısa' dedi.
Doktor bu sporu yapmasına izin veriyorsa, benim için sakıncası yok. Hatta mutlu olurum dedim.
Annenin mutluluğu yüzünden okunuyordu, koşar adımlarla çocuğu getirmeye gitti.
Fedakar Anne olmak hiç kolay değildi.
Belki de Tekvando Sporuna almayacağımı düşünerek çocuğu yukarda bırakmıştı.
Özel çocuk olduğunu hissettirmemek için, çocuğa belki de farklı bahaneler uyduracaktı.
Çok duygulandım ve annenin önünde eğilesim geldi.
***
Esmanın raporlarını inceledim. 'Doğduğunda, sakral bölgesinde sırtında delik saptanmış, sol bacakta güçsüzlük ve dışa deviasyon varmış.' Tıbbi terimleri çok anlamasam da, esma defalarca operasyon geçirmiş.
Defalarca operasyon geçirmesine rağmen, esma hayata küsmemiş, hayat dolu etrafına enerji saçan bir çocuk.
Esma beynindeki engeli çoktan aşmış, inşallah bir gün dışardan sağlıklı gibi görünüp, aslında beynindeki engeli aşamayan, hayatın ucundan tutunamayan, kendisine ve çevresine zarar veren insanlara ilham olur.
***
Burada özel çocuk Anne ve babası olanlara büyük görevler düşüyor.
Özel çocuk olmanın ötesinde kim olduğunu görebilmek.
Yetenekleri nelerdir?
Özel becerileri nelerdir?
Sevdikleri ve sevmedikleri nelerdir?
Onun iç dünyasına giden kapısını aralamaktır. Esmanın Annesi bunu başarmış, onu istediği, ilgi duyduğu etkinliklerden mahrum bırakmamış.
İnşallah diğer özel çocuk Anneleri de başarır ve çocuklarını dört duvar arasına hapsetmezler.
***
Esmayla yaklaşık iki yıldır Antrenman yapıyoruz.
Antrenmana gelirken heyecanla 'bu gün ne oldu öğretmenim biliyor musunuz' diye içeri girmesi beni heyecanlandırıyor. Esmanın maceralarını dinlemek çok hoşuma gidiyor.
Antrenmanlarda Onu yapamam, şunu yapamam demiyor. Yapamasa da deniyor
Birde esmanın erkek arkadaşı var ki, sormayın. Mola verdiğimde ara sıra erkek arkadaşını köşeye sıkıştırıp, dövmesi yok mu?
Saygılı olması gerektiğini, felsefemizde sevgi olduğunu anlatsam da, onun bahaneleri 'ama öğretmenim' diye başlıyor ve devam ediyor.
Buna rağmen antrenmanda ikişerli eşleştirmelerde, birlikte çalışmak istemeleri, dayak atanında dayak yiyeninde birbirinden hoşnut olduğunu gösteriyor. Çocukların en güzel özelliği de bu olsa gerek, kin ve nefret bilmemeleri.
Esmayı antrenmanlardaki başarısından dolayı tebrik ettiğimde ise, elimden tutup Annesinin yanına götürüyor. Annesinin kendisiyle gurur duyması esmanın çok hoşuna gidiyor.
Esma küçük bedeninde kocaman bir dünya taşıyor. Özgüveni yüksek, hemen hemen her şeyi büyük düşünüyor.
En son yaptırdığım resim çalışmasında, çok katlı kocaman bir saray yapmış, sarayın içinde ne arasanız var. Spor salonları, yemekhaneler, kütüphaneler, sayısız çalışanlar.
Annesinin hizmetine sunulmuş özel bir kat.
Benim için yaptırdığı özel bir kat.
Sarayda ne isterseniz var.
Bu günün hayalleri yarının gerçekleri değil midir?
Esmanın hayalleri inşallah bir gün gerçek olur.
Esma en son bana öğretmenler gününde resim yaptı.
Kalp çizip içine Nur ve Esma yazmış. Kağıdın ayrı bir köşesine bana çiçek verirken resmimizi çizmiş.
Kağıdının en üst köşesine ise;
'Nur öğretmenim sisi çok çok seviyorum öğretmenim. Sise hediye alamadım ama sise bunu yaptım. Öğretmenler gününüz kutlu olsun canım öğretmenim' yazmış.
Bende seni çok seviyorum canım öğrencim Esma. Bana en büyük hediye, senin benim öğrencim oluşundur. Bu gün 3 Aralık Dünya Özel İnsanlar Günü, günün kutlu olsun. Sevgiler.