Bilindiği gibi içinde bulunduğumuz hafta Tüketiciler Haftası, geçen 15 Mart günü de Dünya Tüketiciler Günü olarak kutlandı.
Son yıllarda ihtiyaçları karşılamanın çok ötesine geçerek başlı başına artık bir amaç haline gelen tüketimin ve buna bağlı olarak tüketicilerin ana unsur kabulü ile kutlanan Dünya Tüketiciler Günü'nünde toplumu yakından ilgilendiren birçok sorun ön plana çıkıyor.
Bir ülkenin ekonomik olarak gelişmesinde ekonomik aktörlerin önemli rolleri vardır. Tüketiciler üreticilerle birlikte bu aktörlerin başında gelir. Bu nedenle tüketiciyi dinlemek dikkate almak ve onların sorunlarına eğilmek aynı zamanda ekonomiyi ve ekonomik gelişmeleri dikkate almaktır. Fakat bugüne kadar maalesef böyle olmamıştır.
Ülkemizde tüketicilerin korunması amacıyla çıkarılan yasalar tüketicileri yeterince korumadığı gibi, hak ihlallerinin artarak devam etmesine de engel olamamıştır ve iktidara gelen partilerin hiçbiri ne yazık ki Evrensel Tüketici Hakları'nın ve Tüketici Haklarının Korunması Hakkında Kanun'un tam ve eksiksiz uygulanmasını sağlayamamıştır.
Bugün baktığımızda; yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının tamamı tehlike altındadır. Elektrikte milyonlarca tüketiciyi mağdur hale getiren elektrik dağıtım şirketlerinin haksız yere aldığı mahkemelerce tescil edilmiş olan kayıp kaçak paralarının alınmasına devam edilmektedir. Aldatıcı, yanıltıcı ve istismar edici reklam, ilan ve tanıtımları engelleyecek önlemler tam anlamıyla alınamamaktadır. Vergi adaleti sağlanamamakta, herkesin gücüne göre vergi vereceği bir vergi sistemi getirilememektedir.
Bunlarla birlikte dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanmaya devam eden Türk vatandaşlarıdır. Dünyanın en pahalı, veri depolama, iletişim, internet hizmetleri kullananlar yine Türk vatandaşlarıdır. Telefon, elektrik, su ve doğalgaz gibi hizmetlerde, sabit ücretler, haksız olarak alınmaya devam edilmekte, mahkemeler ve yüksek yargı tarafından, haksız ve hukuka aykırı olduğu karar altına alındığı halde; bankalar, dosya masrafları ve kredi kart aidatları ve ücretsiz sunulması gereken pek çok hizmetleri ücretlendirerek, haksız kazanç sağlamaya devam etmektedirler.
Bir çırpıda sayılabilen bu sorunları çözemeyenler ekonomilerinin yapısal sorunlarını da çözemezler. Yaşanan sorunları çözmek yerine sürekli tüketimi özendirecek gelişmelere imza atanlar şunu unutmamalıdır ki; yalnızca tüketim peşinden koşmak, hem tüketici toplumlardaki yaşam kalitesini azaltacak hem de tüketici sınıf dışında kalanların en temel ihtiyaçlarını karşılama olanaklarını bile ellerinden alacaktır.
Bunun yerine olması gereken sürdürülebilir tüketimi sağlayacak politikalar geliştirmektir. Ve sık sık tüketici örgütlerinin dile getirdiği biçimde BBDK, EPDK, Rekabet Kurulu, RÜTÜK, başta olmak üzere toplumun genelini ilgilendiren tüm sosyal ve ekonomik kurul ve kuruluşlarda tüketicilerin etkin temsili sağlanmalıdır. Akılda tutulması gerekli en önemli husus; sağlıklı tüketimin bir toplumun sağlıklı ekonomisinin en önemli göstergelerinden biri olduğudur.