Kimi insanların sosyal medya profillerinde 'tanınmış kişi' yazıyor.
Bizimkinde de kuru kuruya bir 'yazar' unvanı!

***

Günümüzde, şu internet sayesinde, ne kadar da kolay tanınmış kişi olmak.
E tabi tanınmanın…
Meşhur olmanın da bin bir türlü yolu var.
İlhan Selçuk'un 'Duvarın Üstündeki Tilki' yazısında okumuştum.
Tilki köye inmiş. Bir evin bahçe duvarının üstüne oturmuş.
Tavukların kümesten dışarı çıkmasını bekliyor.
Köyün imamı sabah ezanı için camiye giderken,
'Aaa! Tilkiye bak!' demiş.
Okula giden çocuklar,
'Aaa! Tilkiye bak!' demiş.
Sonra bütün köy ayaklanıp da,
'Aaa! Tilkiye bak!' deyince tilki kaçıp gitmiş yuvasına.
Eşine anlatmış olanları.
'Bugün köye indim tavuk almaya. Hayret! Bütün köy tanıyor beni. Bu kadar tanınmış, bu kadar meşhur olduğumu bilmiyordum! Ama bir şey beni çok şaşırttı,' demiş.
'Nedir seni şaşırtan?' diye sormuş eşi.
'Köyde herkes beni tanıyor ama ben hiç kimseyi tanımıyorum!' demiş.

***

Bukowski de tanınmış kişiydi. Özellikle yeraltı edebiyatında… Ama harbiden tanınmış kişiydi Bukowski.
Şimdiki gibi internet olmadığı için o zamanlar…
Yazdığı hikaye ve şiirlerle, uzun yıllar sonunda tanınmıştı.
Eski model arabası, at yarışı oynamak için gittiği hipodrom yolunda bozulunca, yakınlardaki bir tamirhaneye çektirmişti arabasını.
Tamirci, Bukowski'ye bakıp bakıp sırıtmıştı.
Sonunda,
'Seni tanıdım pis moruk!' demişti adam.
'İyi!' demiş Bokowski. 'Şimdi daha iyi kazıklarsın beni!'
Tam olarak böyle dememiş tabi de…
Bukowski'nin ağzının ne kadar bozuk olduğunu bilirsiniz.
Onun için, onun, kendini tanıyan adama tam olarak ne söylediğini burada size yazamayız!
Bizim Yazı İşleri Müdürü'nün gözünden hiçbir şey kaçmaz.
Anında…

***

Nazım Hikmet'i de garson kız tanımıştı.
'garson kız tanıdı beni
iki piyesimi seyretmiş Moskova'da
ağlamak geldi içimden
minnetle ağlamak' diye yazmıştı, Vera Tulyakova için yazdığı Saman Sarısı şiirinde.

***

Beni de geçenlerde bankadaki bayan memur tanıdı.
Tanınmak iyi bir şeydir bak!
Karın mı doyurur?
Doyurmaz.
Ama insanın duyumunu artırır!
Ruhuna iyi gelir insanın.
Kendini bir b.k sanırsın mesela!

***

Bankada işim vardı. Banka kartımı okutup sıra numarası aldım. Sıram gelince de gişeye vardım.
Gişedeki bayan memur adımı söyleyerek hoş geldiniz deyince…
Tanıdı beni, dedim kendi kendime. Hangi yazılarımı okudu acaba? Belki de hepsini okuyordur.
İçimde bir gurur, bir kıvanç...
'Beni tanıyor musunuz?' dedim.
Başını bilgisayar ekranından kaldırıp bana baktı.
Genç ve güzel bir kadındı. Okyanus mavisi gözleri vardı. İnsan, gözleri bu kadar güzel bir kadının gözlerinde kendini, bütün bir hayatını kaybedebilir.
'Nasıl?' dedi, biraz şaşırmış.
'Adımı söylediniz biraz önce!'
Gülümsedi. Öyle tatlıydı ki gülümsemesi...
'Sıra numarası alırken banka kartınızı okuttunuz!' dedi.
'Öyle mi!'

***

Boş ver! Ne önemi var tanınmanın, tanınmamanın. Mesela tilkiyi de tanıyor herkes!