Bu üretim yılında buğdaylarının üst (çimen) gübresini iki defada vermeyenlerin çoğu yanlış yaptıklarını anlamışlardır çünkü kalitede ciddi düşüşler var. Biraz geç gelen ama birden ve yoğun düşen yağmurlar daha bitki yeterince yararlanamadan yıkama yapıp, gübrelerin bir kısmını aldı götürdü.
Bu üretici bakımından en azından iki farklı kayıp demektir. Boşa giden gübreye verilen paranın ve yıkanmayla giden gübrenin sağlayacağı verim ve/veya kalitenin getireceği paranın kaybı (ekolojiye verebileceği kayıp, ithalat nedeniyle ülkenin kaybı vb. hariç ). Bu kayıp geri dönmeyecek. Bu yıl buğday ekecek çiftçilerin bir kısmının hiç gübre kullanmayacağı yolunda söylentiler var, bunlardan birkaçıyla ben de görüştüm ve yağışın yaptığı yıkanma ve bu yıl kaldırılan ürünün alıp götürdüğü besin maddelerinden geriye kalan eğer varsa çok azalmış olabileceğini, özellikle organik maddesi düşük olup, ürünün büyük ölçüde sadece kimyasal gübrelere bağlı kaldığı kuru tarım alanlarında bunun ciddi bir hata olacağını söyledim.
Önerim taban gübresinin miktarını bu yıl için bir ölçüde azaltmak ve gübre çeşidini doğru seçmektir. Sadece çiftlik gübresi veya tavuk gübresi atarak bu yılı geçireyim diye düşünenlere tavsiyem ise, bununla birlikte taban gübresinin hiç olmadı üçte birini de ilave olarak atsınlar ki kış öncesi çıkışlar biraz iyi olsun. Depremler ve yanardağ püskürmelerinin sık olması nedeniyle dünyamızda meydana gelen soğuma, bu yıl bizim de soğuk bir kış geçirmemize sebep olacaksa, bitkilerimizin kışa güçlü girmesi gerekir. Ekilecek çeşidin seçimi de önemlidir. Kuru tarım alanlarına sulu koşullar için geliştirilmiş çeşitlerin ekilmesi ciddi risk almak demektir.
Nisan ayında yaşadığımız kuraklık biraz daha uzasaydı, bu yanlışı yapanlar önemli verim kayıpları görebilirdi. Riski göze alanlar hiç olmazsa bir kısmını kuruya giden, bir kısmını ise suluya uygun olan çeşitle ekmelidir. Son yıllarda iyi bir kış geçirmediğimiz için soğuğa ne kadar dayandığını bilemediğimiz bazı çeşitler yüksek verimli olmaları gerekçesiyle oldukça geniş ekim alanlarına yayıldılar, bunlar yanında kışa daha dirençli bir çeşidi de eklemek bir nevi sigorta olması bakımından dikkate alınmalıdır.
Zaman yanlış yapma zamanı değildir. Bazı üreticiler bu yıl buğday ve arpa ekmeyeceklerini, bazıları hiç üretim yapmayacaklarını söylüyorlar. Maliyetlerin çok yükseldiği, buğday fiyatların düşük kaldığı bir zamanda, çok zor durumda kalan çiftçiler bu tür tepkilerinde haklıdırlar. Yaşamını sadece toprağından kazandığı ile sürdüren küçük ve orta boy işletme sahibi olanlar hele bir de kuru tarım yapmak zorunda iseler, acilen ve ayakta kalmalarını sağlayacak ölçüde yardım ve desteğe ihtiyaç duyabileceklerdir. Sulu tarım yapanlar ise daha çok kazanç sağlayacak ürünlere dönebileceklerinden, buğday veya arpa ekmeyebilirler.
Dikkate alınması gereken bir başka konu şudur: Bizim tarım alanlarımızın büyük kısmı sulanamamaktadır ve buraların çoğunda en önemli ürünümüz buğday ekilmektedir. Üretim yapmayacak olanlar eğer tarlalarını icara vereceklerse buralarda zaten üretim olacaktır ama bazıları başka gelirleri olduğunu ve topraklarını icara vermek istemediklerini de belirtiyorlar ki bunların oranı çok olmamakla birlikte tarlaları üretim dışında kalmış olacaktır. Halen üretim dışına çıkmış olan alanlara yenilerinin eklenmesi artan nüfusumuzun ihtiyacı göz önüne alınırsa hiç istediğimiz bir durumdur.
Bu yıl alınan yağışların büyük etkisiyle yüksek verim ve kaliteli ürün veren ayçiçeği ve mısırın fiyatlarının tatminkar olması sonucu önemli kazanç sağlamaya başlayan üreticiler, bu ürünlerin ekimlerine 2019'da da devam edeceklerini ifade etmektedirler. Bu anlaşılabilir bir durumdur, ancak aynı tarlalara arka arkaya aynı ürünün ekilmesi bir süre sonra hem verim ve kalitede düşüklük yapar hem de hastalık ve haşere zararları görülmeye başlar. Mutlaka bir ekim nöbeti (münavebe) uygulanmalı, toprakların organik madde oranını artırıcı sistemlere büyük önem verilmelidir.