Alpu İlçesi Eskişehir'e en yakın ilçelerden birisi, kent merkezine sadece 32 kilometre, merkez ilçe Tepebaşı'na ise 25 kilometre mesafede. Burası tarım yapılan geniş bir ovaya sahip olan Türkiye'nin tarımsal sit alanı ilan edilen 141 ovasından birisi. Sadece kentin değil bölgenin önemli bir tarım alanı, buğday üretimi yapılan verimli bir bölgesi. Bu bölgeye bir termik santral açılması yalnızca Alpu ve Eskişehir halkını değil, doğuda Beypazarı, Polatlı, güneyde Afyon, batı da Uşak kuzeybatıda Bursa, kuzeyde Düzce ve Bolu'ya kadar birçok kenti de olumsuz etkileyecektir.
Avrupa'nın Kara Bulutu raporunda kömürlü termik santrallerden yayılan kirleticilerin yüzlerce kilometre karelik alanda etkili olduğu ortaya çıktı. Yalnızca 2013 yılında kömürlü termik santrallerden kaynaklanan hava kirliliği Avrupa'da 22.900 ölüme, ve 62.3 milyar Euro sağlık maliyetine neden oldu.
Termik santraller kalitesiz linyit kömürleri kullanıldıkları için çevre kirliliğine neden olmaktadırlar. Termik santrallerin bacalarından çıkan kükürt, azot ve karbon oksitleri havada su buharı ile birleşerek asit yağmurlarını oluşturmakta, asit yağmurları ise bitkilerin yeşil kısımlarını yakmaktadır. Yatağan Termik Santrali bu şekilde 400.000 dekarlık Kızılçam Ormanın ortadan kalkmasına sebep olmuştur. Gökova Termik Santrali'nden çıkan gazlar 1800-1900 m yükseklikte Bey Dağlarını etkilemiştir. Çevredeki köylerde tarım ürünleri zarar görmüştür. Termik santraller soğutma, buhar elde etme ve temizleme gibi çeşitli amaçlarla su kullanmakta ve tüm bu işlemler sonucunda tonlarca atık su oluşturmaktadırlar. Atık sular ne kadar işlemden geçirilirse geçirilsin çevre kirliliğine yol açmaktadır. Çünkü sonuç olarak bu sular ya toprağa ve yeraltı sularına ya da bir şekilde denize ulaşmaktadır. Bu santrallerden çıkan maddeler, içerdikleri ağır metallerle insanların merkezi sinir sistemini etkileyerek, anormal doğumlara sebep olacak, gelişme ve öğrenme yeteneğini azaltacak ve çıkan küller de var olan radon gazı kanser vakalarında büyük bir artışa neden olacaktır. Yine santrallerin bacalarından çıkan gazlar asit yağmurları oluşturduğu için yağmurla birlikte suyun ve toprağın kimyasal yapısı da bozulacaktır. Bu nedenle termik santrallerin olduğu bölgelerde tarım ve hayvancılıkla ilgili tüm faaliyetler zarar görecek ve zamanla bitme noktasına gelecektir.
Dünyada 23 ülke, eyalet ve şehir, aşamalı olarak 2030'a gelindiğinde tamamen kömürü terk edecekleri eylem planlarını hazırladı. Avusturya 2020 yılına kadar kömürlü yakıt kullanımından vazgeçecek. Hindistan ve Çin de kömürlü termik santral planlarını görünür şekilde azaltmaya başladılar. Ülkede 54 santral kapatıldı. ABD Başkanı Trump, 2025 yılına kadar tüm kömürlü termik santrallerin kapatacağını dünyaya duyurdu. Fransa 2023 yılına kadar 5 kömürlü termik santralini kapatacağını; Almanya, Portekiz de 2030 yılına kadar kömürlü termik santralden vazgeçeceğini açıkladı. Belçika 2016'da son kömürlü termik santralini kapattı. Bu veriler gösteriyor ki bütün Avrupa ve dünya ülkeleri kömürden enerji üreten santrallerinden vazgeçerken biz neden hala termik santral kurmak için ısrar ediyoruz?
Oysaki rüzgar ve güneş gibi enerji türlerinden yararlanmak için de ülkemiz coğrafi olarak çok uygun bir konumundadır. Rüzgar enerjisinin yakıtı rüzgar, güneş enerjisinin yakıtı da güneştir. Bunlar bedava yakıtlar olup pratik, tükenmez, dünyanın her yerinde kullanılabilir, yenilenebilir yakıtlardır. Termik santrallere yapılacak yatırımlar aslında rüzgar ve güneş enerjisine yapılmalıdır. Her iki enerji türünün de termik santrallerin tersine çevreye ve sağlığa hiçbir olumsuz etkisi yoktur.
Anlattıklarımızın tamamı yetkililerce bilinmesine ve termik santralden salınacak olan kirletici gazlar, özellikle kükürt dioksit, azot oksitler, ağır metaller, dioksinler ve ince parçacıklı maddelerin çevreye yayılarak akciğer, kalp ve damar ve kanser hastalıklarına neden olduğu bilinmesine aklı başında onca itiraza rağmen durmadan sormak gerekiyor bu ısrar niye niye?!..