Gazetecilik en önemli mesleklerden ama bu eleştiriyi kaldırabilecek sorumlulukta ne kadar gazeteci var? Ülkede devleti dahil bütün kurum ve kişileri eleştiren bağımsız gazeteciler sadece kendi ülkeleri değil fakat aynı zamanda bütün evrensel değerler için ne kadar huzurla, özgüvenle ve bilinçle işlerini yapabiliyorlar? Siyasetçilerin eleştirisine maruz kalmayan gazeteci, yazar, çizer var mı acaba?
***
Tarih boyunca her ülkede özgürlük mücadelesi veren insanlar olmuş ve gazeteciler her zaman bunu desteklemiş ve arkalarında durmuştur. Bu zamanda sadece bizim ülkemizde değil, dünyada bu halen böyle mi?
***
Karikatür çizen bir gazeteci örneğin; rahmetli Pertev Ertün hiç mi eleştirilmedi hiç mi dava açılmadı kendisine? Bıktı mı ? Hayır. Esprili ve eleştiriyi belki de benim en çok eleştirdiğim ve beğenmediğim siyasetçilerden Süleyman Demirel dahil hiç tahmin edilemeyecek kişiler ne kadar olgunlukla karşıladılar birçok şeyi. Bu tevazu ve anlayış lazım topluma.
***
Bülent Ecevit ismi bazı çevrelerde çok eleştirilir ve sevilmez. Evet bunu da anlayışla kabul etmek gerekir ancak dürüstlük ve samimiyet deyince ilk akla gelen siyasetçi değil mi? Sağcısı solcusu hepsi sadece bu olguya, dürüstlüğe önem vermedi mi, değer vermedi mi? Gençlere bu örnek değil mi?
***
İngiltere'de misafirlerini devlet bütçesinden ağırlayan bir milletvekilinin istifasını internete girip okuyabilirsiniz. Japonya'da mühendislerin de siyasetçi ya da doktor gibi başarısızlık sonucunda kendi canına kıydığı bir dünya da var. Ülkemizde birçok şey gerçekten karışık görünse de belki ortak samimi akılla her ay daha güzel olabilir.
***
Üniversiteli gençlerin devlet destekli platformları ya da daha özgür olma ve konuşma platformu olmalı ki onların fazlalık değil en önemli nüfus olduğu gerçeği de ortaya çıksın. En az diğer vatandaşlar gibi siyasetçinin tevazu ile karşılaması onları daha özgüvenli hale getirecek ve hayata bağlayacaktır. Öğretmeninden mühendisine, doktorundan, mimarına her üniversite genci kendi branşını yapamaz hale gelmek için okurken bu süreçte sığınacak en güvenli yer devletin samimi duruşudur.

***
Atanamayan öğretmenin geçim derdini düşünen devlet milyarlarca kazanan insanlara bir de tazminat ya da yüksek işsizlik parası verirken de yine hem nezaket hem de vicdan gömleğini giymeli. Atanamayan spor akademisi öğretmeni de çalışmadığı için bence tazminat almalı. Girip çalışamadığı işi olmadığı için işsizlik parası almalı ve belki de onun kırık kalbi tamir edilmeli, kazanılmalı. Sadece devlet değil fakat aynı zamanda toplum da bu hakemliği yapabilmeli ve bu toplumun değerleri zarar görmemeli. Adım adım Avrupa'nın tekeline giren yaşam standartları belirleme yetkisi emek ile ölçülür hale yeniden gelmeli ve belki Japonya belki Almanya örnek alınmalı ve yeniden silkinmeli. Bu özgüven gerek nezaketi gerek samimiyeti daha kolay getirecektir. Her şey daha özgür, refah içinde yaşayan, mutlu insanların olduğu bir coğrafya için. Evrensel insani duruş da bunu gerektirir.