Geçtiğimiz hafta içinde,
Eskişehir'de 'toprakla ilgili' iki konu gündeme geldi…
Birine, uzun zamandır aşinayız zaten…
Alpu Ovası,
Kömürlü termik santral…
Ve son ay içinde bölgede başlatılan sondajlar…
Sondaj alanlarında çıkan kirli ve atık sular, rastgele çevredeki tarlalara bırakılıyor…
Diğeri ise,
Son birkaç günde ortaya çıkan bir mesele…
Odunpazarı Belediyesi'ne bağlı olan Yahnikapan Köyü (mahallesi)'nün 200 hektarlık merası Tarım İl Müdürlüğünce ihaleyle kiraya verilmek istenmesi…
Her ikisi de toprağa saygısızlık…
İnsana saygısızlık diyeceğim ama yapan insan olunca…

***

CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü,
Kömürlü termik santrali ve kömür işletmesi için yapılan sondaj çalışmalarını yerinde inceledi…
'Koruma kararı olan tarım arazilerinde 3 ay sürecek sondaj çalışmaları devam ediyor.
Şu ana kadar yaklaşık 40 adet sondaj kuyusu açılmış.
Bu çalışmalar yapılırken ekili tarım arazilerine zarar verildiğini tespit ettik.
Bu çalışmalar bittiğinde yaklaşık 300 noktada sondaj yapılmış olacak…'
Hemen ertesi günü,
Haber sitelerinde sondajla ilgili fotoğraflar…
Sondaj yapılan alanlarda ortaya çıkan cüruf , çamur, kirli ve atık sular olduğu gibi çevredeki verimli tarlalara bırakılıyor…
Fotoğraflar son derece rahatsız edici…
Sondaj aşamasında böyle görüntüler ortaya çıktığına göre,
Kömür madeni açıldığında ve santral yapıldığında toprağın, havanın, suyun ne hale geleceğini düşünmek bile dehşete düşürüyor insanı…

***

Yahnikapan'da özel şahıslara kiralanmak istenen mera alanına gelince…
Mera, yaylak ve kışlaklar için ayrı bir kanun var…
4342 sayılı Mera Kanunu…
1998 yılında yapılan kanunla çok sıkı güvenceye alınmış meralar…
Ancak 2013 yılında yapılan değişiklikle, o güvencelerin hepsi gevşetilmiş ve de meraların heba olup gitmelerine fırsat tanınmış…
1998'deki kanuna göre,
Meralar tamamen devletin kontrolünde…
Ancak maden ve yer altı zenginliği olduğu anlaşılırsa, kullanım şekli değiştiriliyor…
Turizm yatırımı için gerekliyse,
Kamu yatırımı için gerekliyse,
Ya da,
İmar planlarının hazırlanması, toprak muhafazası, gen kaynaklarının korunması, milli park ve muhafaza ormanı kurulması, doğal, tarihi ve kültürel varlıkların korunması, sel kontrolü, akarsular ve kaynakların düzenlenmesi için ihtiyaç duyulması halinde devlet o alana verdiği mera tahsisini değiştirebiliyor…
Onu da,
Mera Komisyonunun raporuna göre yapabiliyor…
2013 yılında yapılan değişiklik ile, bu zorunluluklar alabildiğinde esnetilmiş ve kolaylaştırılmış…
İşte bu nedenle,
İl Tarım Müdürlüğü, Yahnikapan Mahallesi'ne ait olan merayı ihaleye çıkartıyor,
Haliyle mahalleli isyan ediyor,
Yine de ihale yapılıyor ve yasa gereği öncelik köyde olduğu için yıllık 103 bin lira kira bedeli ile Yahnikapanlılar merayı kiralıyorlar…

***

İşin traji-komik tarafı da burada başlıyor…
Yahnikapanlılar, belki de yüzyılı aşkın süredir, hiçbir bedel ödemeden hayvanlarını otlattıkları bu meraya şimdi kira ödeyecekler…
Anlamadığım,
İl Tarım Müdürlüğü ve elbette Bakanlık, bir zorunluluk nedeniyle bu meranın tahsisini değiştirmek zorunda kaldıysa, nispeten anlayabilmek mümkün…
Kanun zaten, bu zorunluluk hallerini düzenliyor…
Ancak mera,
Yapılan ihaleyle köylüde kaldığına göre, üzerinde herhangi bir değişiklik yapma zorunluluğu yok…
Eskiden de meraydı,
Bundan sonra da mera olarak kullanılacak demektir…
Peki bu 103 bin liralık kira bedeli nasıl ortaya çıktı, neden ortaya çıktı, neden böyle bir şeye gerek duyuldu?
Yani devlet,
Yahnikapan'a durduk yerde 'vergi salmış' oldu…
Şimdi Yahnikapanlılar yılda 103 bin lira kira ödeyecekler…
Orada hayvanlarını otlatacak, besleyecek daha sonra bu hayvanların etinden sütünden istifade ile para kazanacaklar, öyle mi?

***

Hep diyoruz ya,
Türkiye'de tarım bitti, hayvancılık bitti, köylü artık köyünde geçinemez, yaşayamaz hale geldi diye…
Köyler boşalıyor,
Gençler artık köylerde durmuyor, diyoruz;
Sonra da etin kilosu niye 80 lira oldu diye soruyoruz ya,
Cevap sizce de ortada değil mi?
Devlet,
Köylünün 200-300 senedir mera olarak kullandığı alandan, durduk yerde yıllık 103 bin lira (bunun adı resmen vergidir) kira istiyorsa;
Yakın bir gelecekte yiyecek et, ekmek yapacak buğday bulamazsak, kimse şaşırmasın…

***

Bu gidişle,
Ne Alpu Ovası kalacak,
Tarımsal üretim yapmak için,
Ne de meralar…
Hayvancılık yapmak için…
Oturur, birbirimizi yeriz artık…