200 bin kamu işçisini ilgilendiren hükümet ve Türk-İş arasındaki zam pazarlıklarından bir sonuç çıkmıyor! Hükümet ile Türk-İş bugüne kadar dört kez görüştü. Bu dört görüşmeden de bir sonuç çıkmadı.
Basın toplantısı düzenleyen Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay yaptığı açıklamada, 'Toplu iş sözleşmesi için dün gece hükümetle görüşmeleri yaptık. Ancak taleplerimizi karşılayacak bir rakam bulamadık' demişti. Dün yapılan dördüncü görüşme sonrasında da bir anlaşma sağlanamayınca Türk İş sözleşme görüşmelerinde yıllar sonra eylem kararı aldı alınan eylem kararı '2019 yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri ücret zammına ilişkin Türk-İş'te bugün yapılan değerlendirme toplantısında hükûmet tarafından gayri resmi olarak birinci altı ay için yüzde 7 ikinci altı ay için ise yüzde 5 zam teklif edildiği bunun Türk-İş tarafından kabul edilmesi mümkün olmadığı için Türk-İş'e bağlı tüm sendikalar bünyesinde 15 Ağustos 2019 Perşembe günü işyerleri önünde başın açıklamaları, sonraki gün olan cuma günü ise öğlen yemek yememe eylemi yapılması, 19 Ağustos 2019 pazartesi günü ise teşkilatlardaki tüm şubelerin profesyonel ve amatör yöneticilerinin Ankara'ya çağrılması kararlaştırılmıştır' şeklinde duyuruldu.

Daha önce bu köşede yazmıştım ne zamanki Türk-İş'in işçiler adına masaya oturma zamanı gelse aklıma hep aynı hikaye geliyor diye. Bilmeyenler için kayıkçı dövüşünün hikayesini anlatmıştım bir kez daha anlatayım; eskiden İstanbul'da Eminönü - Karaköy arasında yolcu taşıyan kayıkçılar, müşteri beklerken kendi aralarında kavgaya tutuşurmuş, durup dururken çıkan kavgada sesler yükselir, kürekler havaya kalkar, sağa sola savrulurmuş. Kavga çıkınca etraflarında toplanan halktan bazılarının kafasına kürekler iner, ama kürekler ne hikmet ise kavga eden kürekçilerin hiçbirinin başına değmezmiş. Bu düzmece kavga daha sonra denizden karaya taşınmış ve yankesiciler, yeni camii önünde kayıkçı kavgası benzeri düzmece kavgalar ile halkı çevrelerine toplayıp soymayı adet edinmiş. Aslına bakarsanız Türk-İş ile hükümet arasında yapılan Toplu Sözleşme pazarlıklarının özeti işte bu hikayedir.
Her dönem aynı şey yaşanıyor kamuda örgütlü sendikalar adına görüşmeler başlıyor sesler biraz yükseliyor sonra ne hikmetse her seferinde hükümetin dediği oluyor! Hikayenin sonu her ne kadar bilinse de her dönem olduğu gibi bu dönemde de söz konusu kayıkçı dövüşü yakından takip ediliyor. Ancak bu sene şu ana kadar gelinen nokta memnun edici bir şekilde bu görüntüden uzak bir biçimde ilerliyor. Çünkü gerçekten ekonomide yaşanan bunca krize ve enflasyon altında yıllardır ezilen işçi ücretlerine hükümetin önerdiği zam komikten öteye geçmiyor. Ve bu şartlarda bunun kabul görme ihtimali görülmüyor. Bu nedenle alınan eylem kararları kesinlikle doğrudur.
Türk-İş'i kutlamak gerekiyor ve bu duruşun en azından temsil ettiği işçi kesimi için olumlu olduğunu görmek gerekiyor. Türk-İş bu dönem her şeye rağmen sağduyulu davranmış, enflasyonun zirve yaptığı bir dönemde hükümete teklif ettiği zam oranı her ne kadar çalışanların refah seviyesine istediği kadar artıracak bir düzeyde olmasa da ülke gerçeklerine uygun olmuştur. Elbette bunda içinde bulunulan ekonomik durum göz önünde bulundurulmuştur. Ancak buna rağmen hükümetin bunu bile fazla bulup karşı teklifi %7+4 olarak masaya getirmesi çalışanlar ile alay edilmesi gibi bir durumdur. Ve çalışanlar adına umudumuz Türk-İş' in bu duruşunu bozmamasıdır.