Tüm Türkiye'nin merakla beklediği Meral Akşener'in partisi kuruldu. Türk Siyaseti'ni 'Topuklu Efe'sinin yeni partisinin logosu 'Güneş' oldu.

ESKİŞEHİR'DEN BÜYÜK KATILIM
25 Ekim'de Ankara Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde düzenlenen kurultayda Meral Akşener oy birliğiyle İYİ Parti'nin Genel Başkanlığına seçildi. Bu kurultaya Eskişehir'den büyük katılım oldu. MHP eski İl Başkanı Oğuz Sever, MHP eski Odunpazarı İlçe Başkanı Serdar Ulucan, eski Tepebaşı İlçe Başkanı Ahmet Boztepe, eski Kırka Belediye Başkanı Salih Yıldırım, Eskişehir memur sendikacılığının önderlerinden İbrahim Dursun, Eğitim dünyasının önemli isimleri Turhan Kaya, Timur Faruk Yatmaz, eski Çifteler İlçe Başkanı Oğuz Döngel, eski Seyitgazi İlçe Başkanı Recep Kılınçarslan, Ülkücü geleneğin önemli isimleri Şenel Altun, İbrahim Pazarkaya, Mehmet Emin Yeşil, Fikret Akın, Tahir Doğan, Leyla Çam'da kongreye katılanlar arasındaydı. Eskişehir'den 400'den fazla kişinin kurultaya katıldığı öğrenildi. Bu da İYİ Parti'nin Eskişehir'de büyük bir seçmen kitlesinin olacağını bizlere gösterdi.

UMUT OLDU
Yandaş ve havuz medyasının yeni partinin kurulması sonrasında Akşener'e yönelik karalama kampanyalarını hızlandırmaları dikkat çekiyor. Bu da gösteriyor ki; İYİ Parti'nin kurulması iktidar çevresinde büyük paniğe yol açtı. Çünkü Meral Akşener'in toplum nezdinde karşılığı var. Halk daha önce Tansu Çiller'e gösterdiği ilgiyi Akşener'e de göstermeye başladı. Liderlik vasıfları, kararlılık ve dik duruşuyla Akşener, hem Kılıçdaroğlu'ndan hem de Bahçeli'den çok güçlü bir profil çiziyor. Türkiye'nin yüzde 60-65'i Recep Tayyip Erdoğan'a karşı sert muhalefet yapacak ve ona alternatif olabilecek bir lider bekliyordu. Görünen o ki o beklenilen lider Meral Akşener. İYİ Parti'nin kurulmasından sonra 'Türk Siyasetine güneş doğdu.' Topuklu Efe'nin sahaya girmesiyle artık çok şeyler değişecek. İYİ Parti, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'ye güvenmedikleri için çaresiz şekilde AK Parti'ye oy verenlerin 'çaresi ve umudu' olacak. Girdikleri her seçimi kaybeden Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'yi oturdukları o koltuklarından edecek. İYİ Parti, korku imparatorluğu ve baskılarla sindirilen insanların sığınacağı bir liman olıacak. Ben İYİ Parti'nin kurulmasını siyasetteki dengeleri yeniden sağlayacağı için olumlu buluyorum. Topuklu Efe'nin estirreceği rüzgar başarısız parti genel başkanlarının siyasetten silinmesini sağlayacak...

******


'BİR' OLAMADIKLARI İÇİN KAYBETTİLER

CHP Grup Başkanvekilliği seçimleri önceki gün yapıldı. Üç Grup Başkanvekilliği için 10 aday yarıştı.

HAVLU ATTILAR
İstanbul Milletvekili Engin Altay, Manisa Milletvekilli Özgür Özel, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt, Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek, Trabzon Milletvekili Haluk Peşken ve Eskişehir Milletvekilleri Gaye Usluer ve Cemal Okan Yüksel Grup Başkanvekilliğine aday oldular. Toplam 67 oyu alan üç kişi Grup Başkanvekili olarak seçildi. İlk tur seçimlerinde Engin Özkoç 54, Engin Altay 48, Özgür Özel 42, Hüsnü Bozkurt 39, Candar Yüceer 38, Muharrem Erkek 37, Gaye Usluer 30, Haluk Peşken 29, Aytuğ Atıcı 27 ve Cemal Okan Yüksel 25 oy aldılar. İkinci tur öncesi Haluk Peşken çekildi. 2. Tur oylamada ilk turda önde olan adayların oy sayısı arttı. Engin Altay 59, Engin Özkoç 59, Özgür Özel 52, Muharrem Erkek 47, Candan Yüceer 42, Aytuğ Atıcı 25, Gaye Usluer 23 ve Cemal Okan Yüksel 22 oy aldılar. Usluer ve Yüksel ikinci tur oylama sonrasında havlu atarak, seçimden çekildiler.

NE YAZIK Kİ OLMADI
Aynı ilden aday olmanın bedelini aldıkları az oylarla ödediler. Diğer illerde olduğu gibi ilimizden tek aday çıkarsaydı, üç grup başkanvekilinden birisinin Eskişehir Milletvekili olması içten bile değildi. İlk turda Gaye Usluer 30, Cemal Okan Yüksel 25 oy aldı. İkisinin oy toplamı 55 oldu. İlk turda en çok oyu '54' ile Engin Özkoç aldı. Engin Altay 48, Özgür Özel 42 oy aldılar. Eskişehir tek aday çıkarsaydı, ve üç milletvekilimiz birlikte kulis yapsaydı, Grup Başkanvekillerden birisi Eskişehir'in olurdu. Ne yazık ki bu olmadı.

KARDEŞİNİ DESTEKLEMELİYDİ
Bunun bence en büyük sorumlusu Gaye Usluer'dir. Çünkü Cemal Okan Yüksel Grup Başkanvekilliği adaylığını daha önce açıklamıştı. PM Üyesi olan Usluer, Yüksel'in aday olduğunu bildiği halde o da aday oldu. Bir Hint Atasözünde 'Kardeşinin saIını karşıya geçirmeye yardım et, göreceksin ki, sen de karşıdasın' deniliyor. Usluer aday olmak yerine kardeşi Yüksel'i desteklemiş olsaydı sonuç başka olurdu. Yüksel'in seçilmesiyle hem Eskişehir hem de kendisi kazanmış olurdu. Seçimde oy kullanan CHP'li vekiller kulislerde, Eskişehir'den iki adayın çıkmasına anlam veremediklerini belirterek; 'Eskişehir'deki CHP'li belediye başkanları neden tek aday çıkarılması konusunda Yüksel ve Usluer'i ikna etmedi' diye konuştukları öğrenildi.

******
CUMARTESİ HİKAYESİ
BU BİR DEVRİMDİR


1934 yılı, Mayıs ayı… Ankara, önemli bir konuğu ağırlamaya hazırlanıyor. İran Şahı Rıza Pehlevi gelecek ve Atatürk devrimlerini inceleyecek… Atatürk, yakın arkadaşlarını Çankaya Köşkü'nde topluyor.

'OPERA YAPACAĞIZ'
'Şah için nasıl bir program yapalım?' diye soruyor. Kimi Orman Çiftliği'ne götürmeyi öneriyor, kimi 'Merinos'u gezdirelim' diyor. Beğenmiyor bu önerileri Atatürk… 'Bütün bunlar İran'da da var. Onlarda olmayan bir şey yapmalı, farkımızı ortaya koymalıyız' diyor. Aklında bir fikir olduğu besbelli… Sofradakiler merakla bekleşirken kararını açıklıyor: 'Opera yapacağız!' İşte ilk Türk operası Özsoy'un doğuş sahnesi bu… Atatürk operanın konusunu da kendisi belirliyor. İranlıların Şeyhnamesi'nden esinlenmiş bir destan planlıyor: Öykü, Hakan Feridun'un ikiz oğulları Tur ile Irac üzerine kurulu… İkizler doğduğunda şeytanın gazabı onları birbirinden ayırıyor… Ayrı yollara gidip birbirlerinden uzaklaşıyorlar. Ama yüzyıllar sonra buluşup kardeş olduklarını anlıyorlar. Tıpkı 'ayrı yollara giden ikizler' Türkiye ve İran gibi…

İÇLERİ ŞEVKLE KAYNIYOR
Bu konuyu işlemesi için Münir Hayri Egeli'ye veriyorlar. Libretto'yu Egeli yazıyor. Sonra besteci arayışına girişiliyor ve Adnan Saygun akıllarına geliyor. Saygun, devlet bursuyla gonderildiği Paris'ten yeni dönmüş, Musiki Muallim Mektebi'nde hocalık yapıyor. Henüz 27 yaşında… Libretto'yu okutuyorlar kendisine… 'Şah geliyor, bundan bir opera yazacaksın' diyorlar. Seviniyor Saygun… Daha önce hiç operası yok Türkiye'nin… Soruyor: 'Solist var mı?' 'Yok!' 'Koro var mı?' 'Yok!' 'Orkestra var mı?' 'Yok!' 'Ne kadar vaktimiz var?' 'Bir ay!' Mucizevi bir öyküdür bu…1 ayda, 27 yaşındaki o adam, hem de Riyaset-i Cumhur Orkestrası Şefi'nin engelleme çabalarına rağmen solistleri bulur, orkestrayı ve koroyu oluşturur, eseri besteler ve Türkiye'nin ilk opera eserini yaratır. Saygun, o uykusuz geceler için sonradan şöyle yazacaktır: 'Ah bu çalışma… Zaman kısa, imkanlar son derece sınırlı… Ama içimiz coşkun. Yalnız benim değil, bütün görev almış arkadaşlarımın içi şevkle kaynıyor. Acaba o atılım üstüne atılım yıllarında içimizde duyduğumuz dinmek bilmez heyecanı, sönmek bilmez ateşi şimdiki kuşaklar nasıl duyuyorlardır.'

ATA'NIN HUZURUNDA
Atatürk, gelişmeleri uzaktan takip eder. Bir ara Sovyet Sefiri Karahan'a 'Sen anlarsın, git bir bak' deyip provalara yollar. Olumlu haber alınca kendisi de gidip izler bir provayı… Ve Özsoy, 19 Haziran 1934 gecesi, iki devlet adamının huzurunda sahnelenir. Atatürk, bu mucizenin yaratıcılarını gece Çankaya Köşkü'nde ağırlar, kutlar. Ve engellemeye çalışanlara der ki: 'Bu, bir devrim hareketidir!' Bugün Saygun'u ya da Özsoy'u tanıyan kaç kişi var? Ya da, daha anlamlı bir soru: 'O devrim yıllarının dinmek bilmez heyecanını, sönmek bilmez ateşini' şimdikiler nasıl duyuyorlar?

NOT: Libretto; opera, operet, oratoryo, bale, muzikal gibi sahne eserlerinin yazılı söz metinleridir.

******

FOTO ŞAKA



MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli:
Meral, senin için 'Hanımefendi biraz dinlenecek' dedim. Sen karşıma Genel Başkan adayı oldun. O da yetmedi parti kurdun.
İYİ Parti Genel Başkan Adayı Meral Akşener: Devlet Bey ne yapayım? MHP tabanı sizin dediğinizi yaparak, hep beni dinliyor.

******

FIKRA
TEMEL VE ARKADAŞLARI

Temel ile bir İngiliz, bir Fransız, bir Alman, bir Rus, bir Hollandalı birde İranlı arkadaşlarıyla sohbet ediyorlarmış;
-İngiliz demiş ki; Dünyanın en güzel viskisini biz üretiriz, içmeye doyamazsın
- Alman demiş ki; Dünyanın en güzel arabasını biz üretiriz, binmeye doyamazsın.
-Fransız demiş ki; Dünyanın en güzel kızları bizde sevmeye doyamazsın.
-Hollandalı demiş ki; Dünyanın en güzel çiçeklerini biz üretiriz bakmaya doyamazsın.
-İranlı demiş ki; Dünyanın en güzel halılarını biz üretiriz üzerinde oturmaya doyamazsın.
-Rus demiş ki; Dünyanın en iyi gizli teşkilatı KGB bizde uçan sinekten haberimiz olur.
Sıra Temele gelmiş; Biz Fransız kızını alırız, İngiliz viskisini içeriz, Hollanda çiçek bahçelerini gezdirip, Alman arabasına bindirir, İran halısının üzerine yatırırız… KGB'nin ruhu bile duymaz