1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü kutlandı. Her yıl biraz daha sönük geçen kutlamaların elbette farklı nedenleri var. Dünyada bu kutlamaların coşkusu azalmaz iken Türkiye'de tersine bir rüzgar esmesinin ana nedeninin çalışma hayatındaki olumsuzluklar olduğu açık. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Dairesi (DİSK-AR) tarafından yapılan Sendikalaşma Araştırması (2019) bu durumu ve sendikalaşma, toplu iş sözleşmesi ve grevler konusundaki vahim tabloyu ortaya koyuyor. Araştırmaya göre Türkiye'de sendikalaşabilen işçilerin oranı yüzde 11 ile sınırlı kalırken, işçilerin sadece yüzde 7'si toplu iş sözleşmelerinden yararlanıyor.
Araştırma sendikalı işçi sayısındaki artışın yapay olduğunu ve sendikalaşan işçilerin ciddi bir bölümünün toplu iş sözleşmesinden yararlanamadığını gösteriyor. Memurlar hariç 16 milyon 254 bin işçinin sadece 1 milyon 859 bini sendika üyesi iken 14 milyon 395 bin işçi herhangi bir sendikaya üye değildir. 16 milyon 254 bin işçinin sadece 1 milyon 132 bini toplu iş sözleşmesi kapsamındadır. 15 milyon 122 bin işçi ise hiçbir sendikal korumaya sahip değildir. Turizm işkolunda işçilerin yüzde 98,4'ü, büro ve ticaret, eğitim işkolunda işçilerin yüzde 97,4'ü ve inşaat işkolunda işçilerin yüzde 97,2'si toplu iş sözleşmesi kapsamı dışındadır.
Araştırmada yer alan bulgular özetle şöyle;
- İşçilerin yüzde 90'ı sendikasız: Türkiye'de toplam 16 milyon 254 bin işçinin 14 milyon 395 bini herhangi bir sendikaya üye değildir. Kayıt dışı işçiler dahil edildiğinde ise fiili sendikalaşma oranı yüzde 11,4'tür. Bakanlık Ocak 2019 itibariyle resmi sendikalaşma oranını yüzde 13,9 olarak açıklasa da bu oran hatalıdır. Bakanlık sadece sigortalı işçileri dikkate almaktadır.
- İşçilerin yüzde 93'ü toplu iş sözleşmesi kapsamında değil: Türkiye'de toplam 16 milyon 254 bin işçinin sadece 1 milyon 132 bini toplu iş sözleşmesinden yararlanıyor. İşçilerin yüzde 93'ü toplu iş sözleşmesi kapsamı dışındadır. Toplu iş sözleşmesi kapsamı dışındaki işçi sayısı 15 milyon 122 bindir. Toplu iş sözleşmesi kapsama oranı sadece yüzde 7'dir.
- Sendika üyesi işçiler de toplu iş sözleşmesiz: Ocak 2019 tarihli bakanlık verilerine göre 1 milyon 859 bin sendika üyesi olarak gözükse de bunların 727 bini (yüzde 39'u) toplu iş sözleşmesi kapsamında değildir. Toplu iş sözleşmesinden yararlanan üye sayısı 1 milyon 132 bindir. 727 bin işçi sendika üyesi olduğu halde toplu iş sözleşmesinden yararlanamamaktadır.
- Türkiye toplu iş sözleşmesi kapsamı ve sendikalaşma açısından OECD sonuncusu: AB ülkelerinde TİS kapsamı genellikle yüzde 50'nin üzerindedir. Toplu iş sözleşmesi kapsamı Avusturya'da yüzde 98, Belçika'da yüzde 96, Yunanistan ve İsveç'te yüzde 90'dır. TİS kapsamının en düşük olduğu ülkeler yüzde 12,5 ile Meksika, yüzde 12 ile ABD, yüzde 11,8 ile Kore, yüzde 7,1 ile Litvanya ve yüzde 7 ile Türkiye'dir
- Sendika üyeliğindeki artışın nedeni taşeron işçilerin ve kamu işçilerin örgütlenmesidir: Sendikalaşmada 2013-2019 arası yaşanan yaklaşık 850 bin kişilik artışın temel nedeni kamu taşeron işçilerinin sendikalaşmasının kolaylaştırılmış olmasıdır. Ancak bu işçilerin toplu iş sözleşmesi hakları kısıtlandığı için toplu iş sözleşmesi kapsamı 1 milyon 132 bin ile sınırlı kalmıştır.
- Yeni sendika üyelerinin dağılımında büyük bir dengesizlik söz konusu: 2013 ve 2019 arasında sendika üyeliğinde 857 binlik artış yaşandı. 857 bin işçinin 517 bini Hak-İş'e, 266 bini Türk-İş'e, 71 bini DİSK'e üye sendikalara üye olmuştur. Bu tablo Hak-İş'in kamu taşeron işçilerinin ve kamu işçilerinin sendikalaşması sırasında siyasal iktidar tarafından korunup kolladığını göstermektedir.
- İşkollarına göre sendikalaşma: İnşaat, turizm ve büro işkolu en düşük sendikalaşma oranına sahip işkollarıdır. 2018'de en fazla iş cinayetlerinin yaşandığı inşaat işkolunda ise sendikasızlaşma devam etmektedir. En fazla sendikalaşma oranına sahip ilk üç işkolu, genel işler, savunma ve güvenlik ve banka, finans ve sigortadır.
- İşkollarına göre toplu iş sözleşmesi kapsamı: Toplu iş sözleşmesi kapsamının en düşük olduğu ilk üç işkolu sırasıyla turizm (yüzde 1,6), büro (yüzde 2,6) ve inşaattır (yüzde 2,8). Turizm işkolunda işçilerin yüzde 98,4'ü, büro ve ticaret, eğitim işkolunda işçilerin yüzde 97,4'ü ve inşaat işkolunda işçilerin yüzde 97,2'si toplu iş sözleşmesi kapsamı dışındadır. Sağlık, sosyal hizmetler, gazetecilik, tekstil işkolları da toplu iş sözleşmesi kapsamının düşük olduğu işkollarıdır. TİS kapsamının en yüksek olduğu işkolları ise banka ve finans, enerji ve genel işler kollarıdır.
- Kadınlar erkeklere göre daha az sendikalı: Kadınların sendikalaşma oranı kayıtdışı işçiler dahil yüzde 6,7'ye düşmektedir. Toplam işçilerin yüzde 27,6'sı kadınlardan oluşurken, kadın sendika üyeleri toplam sendika üyelerinin yalnızca yüzde 19'unu oluşturmaktadır. Toplam işçilerin yüzde 72,4'ü erkek olmasına karşılık toplam sendika üyelerinin yüzde 81'i erkeklerden oluşmaktadır.
- Yüksek Hakem Kurulu tarafından bağıtlanan toplu sözleşmelerde patlama: Kamu taşeron işçilerinin sendikalaşmasından sonra artış gösteren Yüksek Hakem Kurulu tarafından bağıtlanan toplu sözleşmeler giderek artmaktadır. Kamu işveren sendikalarının kamu taşeron işçilerinin toplu pazarlıklarını yürütmekten kaçınması nedeniyle bu uyuşmazlıklar Yüksek Hakem Kurulu tarafından sonuçlandırıldı. 2011'de sadece 27 bin, 2012'de 20 bin, 2013'te 41 bin, 2014'te 14 bin ve 2015'te 35 bin işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmelerini bağıtlayan Yüksek hakem Kurulu 2016'da büyük bir sıçramayla 182 bin, 2017'de ise 287 bin işçinin toplu iş sözleşmesi bağıtlandı.
- Grevler dibe vurdu: 1984- 1995 arasında yıllık ortalama greve katılan işçi sayısı 60 bin civarında iken, bu sayı 1995-2000 yılları arasında 9 bin civarına, 2000'lı yıllarda a ise 5 bin civarına geriledi. 2003 yılında itibaren ise grevi ertelenen (yasaklanan) işçi sayısı 193 bin oldu.
Evet özetle durum bu! Olay bu! Bu vahim tablo içerisinde Emek ve Dayanışma günü kutlu olsun!...