24 Ocak, hem gazeteci Uğur Mumcu'nun hem de Diyarbakır Emniyet Müdürü A. Gaffar Okkan'ın ölüm yıldönümü.
İki Atatürkçü, yurtsever, namuslu ve dürüst insan 8 yıl arayla aynı gün öldürüldü.
Aslında birbirlerine benzeyen yanları yok gibi görünüyordu. Biri araştırmacı gazeteci diğeri ise emniyet görevlisiydi. Oysa inandıkları ve savundukları değerler çok benziyor birbirine. En acısı da bu iki 'güzel insanın' canlarına kastedenlerin karanlık sır perdesinin arkasından benzer görüntüyü vermesi.
Tarih 24 Ocak 1993… Atatürkçülüğün, gericiliğe karşı mücadelenin, laikliğin, demokratlığın, cesur gazeteciliğin simgesi olan Uğur Mumcu 24 yıl önce bugün Ankara'da otomobiline yerleştirilen bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti.
Cinayetin üzerinden 24 yıl geçse de olay hala tam aydınlanmadı...
Mumcu cinayetini bazı sözde İslami örgütler üstlendi. Bunca zaman hem gerçek suçluların bulunamaması hem de farklı komplo teorilerinin ortaya atılması yüreğimizde ince bir sızı olarak duruyor.

PKK-BARZANİ-MOSSAD…
İddialara göre; Hizbullah adlı sözde İslamcı örgütün devlet içine gizlenmiş bazı odaklar tarafından desteklendiğini, birçok cinayetin işlenmesinde bu örgütün kullanıldığını yazması, bu konuda birçok belgeye ulaşması sonunu hazırlamıştı 'cesur kalemin'.
Uğur Mumcu öldürülmeden 17 gün önce kaleme aldığı köşe yazısında PKK – Barzani – MOSSAD ilişkisini açıklamıştı. Mumcu'nun bu bağlantıları ortaya çıkardığı için öldürüldüğü ve dinci örgütlerin de taşeron olarak kullanıldığı en çok konuşulan iddialar arasında.

GAFFAR BABA
Diyarbakır Emniyet Müdürü A. Gaffar Okkan 24 Ocak 2001 günü akşam saatlerinde Diyarbakır'da hain bir pusuya düşürüldü ve açılan ateş sonucu beş arkadaşı ile şehit oldu.
Başarılı Emniyet Müdürü Gaffar Okkan görev süresince başta Hizbullah ve PKK olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı verilen mücadelede etkin bir rol oynamış, birçok örgütü bitirme noktasına getirmişti.
Diyarbakır'da tüm yurttaşların saygı ve sevgisini kazanan Gaffar Baba görev yaptığı o yerlerde halka devletin sıcak, adaletli yüzünü göstermişti.
Bölge halkı ile kurduğu insancıl, sevgi dolu iletişim, kanla beslenen bölücü örgütlerin ve 'barış düşmanı' işbirlikçilerin tüm tezgahlarını bozuyordu.
Gaffar Okkan Eskişehir'de de görev yapmış ve başarılı çalışmaları ile kentimizden çok sevilerek iyi anılarla ayrılmıştı.

SUSMAK MI? SUSTURULMAK MI?
Uğur Mumcu da Gaffar Okkan da 'canları pahasına' verdikleri mücadelede sadece Türkiye düşmanı terör örgütlerini değil, bu gruplarla 'farklı çıkarlar' için işbirliği yapan, devlet içine gizlenmiş, karanlık güçleri de yok etmeye çalışıyorlardı. Bu yüzden 'fincancı katırlarını ürkütüyorlardı.'
Onlar, ihanet çetelerinden, soygunculardan arınmış barış içinde insanca yaşanan demokratik ve laik birTürkiye istiyorlardı.
Onları sadece özlemle, sevgiyle, saygıyla anmak yeterli mi?
Fazıl Say'ın sorduğu bir soruyu da sormalıyız kendimize
-'Susmak' ile 'susturulmak' insanın kendi hayat çizgisinde prensipte aynı sonuca varıyor. Soruyorum; hangisi daha onurlu ?-
Onlar susmadılar…
Siz ne dersiniz?