Türkiye'de yarın referandum oylaması yapılacak. Türkiye 18 maddelik bir anayasa değişikliği için sandığa gidecek. Milletvekili sayısı 550'den 600'e çıkarılması, seçilme yaşının 25'ten 18'e indirilmesi gibi değişiklik önerilerinin de olduğu referandumda. Yasama, yürütme ve yargının tek bir adamın üzerinde toplandığı Cumhurbaşkanlığı görünümlü Başkanlık sistemi oylanacak. Referandumda kullanılacak birleşik oy pusulası beyaz ve kahverengi olacak. Beyaz renk üstünde 'Evet', kahverengi renk üstünde 'Hayır' ibareleri bulunacak. Seçmenler, 'Tercih' yazılı mühürlerle oylarını kullanacak. 16 Nisan'da siyasiler susacak, halk konuşacak. Ben Gazeteci Ayhan Aydıner olarak referandumda 'Hayır' oyu kullanacağım.

TÜRK OLMAKTAN GURUR DUYAN
Türk Halkının, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği için, yasama, yürütme ve yargının aldatılmayı alışkanlık haline getiren birine teslim edilmemesi için 'Hayır' diyeceğim! Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin yönünün Ortadoğu bataklığından tekrar çağdaş medeniyetlere doğru dönmesi, Türkiye'nin eyaletlere bölünmemesi için 'Hayır oyu' vereceğim! Ülkenin üniter devlet yapısının korunması, vatanımızı 'Ne Mutlu Türküm Diyene' diye haykıran ve 'Türk olmaktan gurur duyan' 'Türk' demekten imtina etmeyen Cumhurbaşkanları, Başbakanları tarafından yönetilmesi için 'Hayır' diyeceğim! Ülkenin hak ettiği daha çağdaş, daha demokratik, ülkede yaşayan tüm insanların haklarını koruyan yeni bir anayasanın hazırlanması, Ülke geleceğimiz hakkında 'Arap sevicilerin karar vermemesi' için 'Hayır' oyu vereceğim!

DÜĞMESİZ CÜBBELERİNİ
ELLERİYLE İLİKLEMEYEN
İleride şehide 'kelle', terörist başına 'sayın' bir terör cemaatine ' ne istediler de vermedik' demeyen, 'namus ve şerefi üzerine içtiği' tarafsızlık yeminine sadık kalan Cumhurbaşkanlarının gelmesi için 'Hayır' diyeceğim! Seçilmiş Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan ve milletvekillerinin Cumhuriyet'in Savcılarının, Hakimlerin karşısında çıkıp yargılanabilmesi, 'düğmesi olmadığı halde' siyasilerin önünde 'cübbelerini elleriyle iliklemeye çalışan' yargı mensuplarının tarih olması için 'Hayır Oyu' vereceğim! Siyasilerin sandıkta değil de yargıda aklanmaları, onlara karşı hukuk kurallarını işletenlere karşı baskının yapılamadığı gerçekten 'Tam Bağımsız Yargı' için 'Hayır' diyeceğim.

NE FAYDASI OLDU?
Yukarıdaki bu yazıyı 15 Nisan 2017'de yani 2 yıl 2 ay önce 'Hayır Diyeceğim' başlığıyla Görünüm'de kaleme almıştım. Anayasa değişikliği referandumu oylamasından bir gün önce düşüncelerimi net bir şekilde açıklamıştım. Halkımızın 'yüzde 51,41'i Evet oyu verirken, Hayır oyları yüzde 48,59'da' kalmıştı. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya gibi büyükşehirlerde halkın çoğunluğu 'Hayır' oyunu kullanmıştı. Türkiye Cumhuriyeti kılpayı oy farkıyla yönetimde sistem değişikliğine gitti. TBMM işlevsiz hale getirilirken, 'Partili bir Cumhurbaşkanı ülke yönetiminde tek söz sahibi' oldu. Bu yapılan Anayasa değişikliğinin 'ülkemize hiçbir faydası' olmadı. Aksine büyük zararları oldu. Bu sistemin Türkiye'ye uygun olmadığını AK Parti'de 'geçmişte görev almış politikacılar bile' itiraf ediyor. 2 yıl önce referandumda 'Evet' oyu veren 'çok sayıda insan da bugün parlamenter sistemi mumla' arıyor.

İYİ Kİ HAYIR OYU VERMİŞİM
Hukuk kurallarının hiçe sayıldığı, Daha 'dün terörist denilen şahısların ABD Başkanının bir telefonuyla serbest bırakıldığı', Cumhurbaşkanı gibi düşünmeyenlerin 'terörist, illet, zillet, vatan haini' diye acımasızca yaftalandığı şu günlerde '16 Nisan 2017'de iyi ki Hayır oyu vermişim' diye kendimle gurur duyuyorum. 'Çok sevdiğim, bir ferdi olmaktan gurur duyduğum ve uğruna hayatımı vermekten çekinmeyeceğim' Türkiye Cumhuriyeti'nin ileride eski parlamenter sisteme tekrar döneceğine inanıyorum. Güçler ayrılığı ilkesi tekrar hayata geçirilerek, vatanımda 'yargı tam bağımsız' olacaktır. Bu konuda son derece umutluyum. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk ülkemizin temellerini sağlam atmıştır. Türk halkı da her zaman olduğu gibi sonunda doğru yolu bulacaktır. Sayın Ömer Koç'un dediği gibi; Atatürk'ün çağdaş medeniyet için çizdiği yolun, ülkemiz için tek çıkar yol olduğunu yine görecektir...

***

ESKİŞEHİR TARIMI KİMLERE EMANET?
Şiddetli yağmur ve doludan dolayı Odunpazarı ilçesine bağlı 'Kalkanlı, Türkmentokat, İmişehir' ile Seyitgazi ilçesine bağlı 'Aksaklı, Yenikent ve Büyükdere' mahallelerinde tarım arazileri büyük zarar görmüştü.

'MİLLETİMİZİN HİZMETKARIYIZ'
Bu bölgelerde oturan üreticiler 'kendilerini zor günlerinden yalnız bırakan' Tarım İl Müdürlüğü'ne büyük tepki göstermişti. Önceki gün Vali Özdemir Çakacak Odunpazarı Kaymakamı Turgay Hakan Bilgin, Seyitgazi Kaymakamı Murat Demirbilek, İl Jandarma Komutanı J. Alb. İlhan Şen, İl Tarım ve Orman Müdürü Dr. Emine Sever, Eskişehir AFAD Müdürü Recep Bayar ile birlikte zarar gören tarım arazilerinde incelemelerde bulundu. Bu konuyla ilgili Valilik resmi sitesinde yer alan haberde Vali Çakacak'ın, devletin bütün kurumlarıyla olayın yaşandığı andan itibaren her zaman vatandaşların yanında olduğunu, 'zarar tespit çalışmalarının ise en kısa sürede' tamamlanacağını bildirdiği belirtildi. Mahalle muhtarlarının ve vatandaşların istek ve taleplerini dinleyen Vali Çakacak, mağduriyetlerin giderilmesi için ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarını söyledi. Vatandaşlardan morallerini bozmamasını isteyen Vali Çakacak, imkan varsa tarlaların tekrar yeni bir ürüne hazırlanabileceğini belirtti. 'Devletimizin emrinde, milletimizin hizmetkarıyız' diyen Vali Çakacak kendilerine iletilen sorunlara büyük önem verdikleri ifade ederek, tarım sigortasının önemine değindi.

MÜDÜR SEVER SINIFTA KALDI
Vali Çakacak bölgeye yaptığı ziyaretten bir gün önce İl Tarım ve Orman Müdürü Emine Sever'i kurumda çalışan bazı yöneticileri Valiliğe çağırmış. Bölgede 'yaşanan zarar ile ilgili kendisine telefondan gönderilen bilgi notunda sayıların yanlış toplandığını' belirterek, Müdür Sever'i sert bir şekilde azarlamış. Çakacak; 'Bana bu afetten dolayı köylünün ne kadar zararı olduğunu söyleyin' demiş. Müdür Sever; 'araziye araçların giremediği için' hasar tespitini tam olarak yapamadıklarını belirterek; haftasonu bunu çıkaracaklarını söylemiş. Vali Çakacak; 'Ben haftasonu istemiyorum. Resmi gazetede yayınlanıp, bir an önce yaraların sarılması için bu tespiti bugün (14 Haziran Cuma) istiyorum' diye sert çıkmış. Doğal afet olayı yaşandıktan 'günler sonra o bölgeye gitme zahmetinde(!) bulunan' Sever, Vali'nin istediği hasar tespitleri Cuma günü yetiştirdi mi? Umarım yetiştirmiştir. Ancak yaşanan bu olay göstermiştir ki; 'Eskişehir tarımını ehil kişiler' yönetmiyor. Eskişehir çiftçisini 'en zor günde yalnız bırakan İl Tarım ve Orman Müdür Vekili Emine Sever' sınıfta kalmıştır. AK Parti Eskişehir Milletvekillerinin, yaşanan doğal afet sonrasında 'Eskişehir üreticisine şaşı bakan yöneticilerle ilgili gerekenleri' yapacaklarına inanıyorum. Eskişehir'de görev yapan bürokratlar Vali Çakacak'ın dediği gibi 'miletin hizmetkarı olduklarını' asla unutmamalı...

***

FOTO ŞAKA
AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı: Kızım bu notlar ne?
Minik Öğrenci: Nabi Amca öğretmenim benim notlarımın birazını alıp, Ekrem'e yazmış.
AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı: Ben bu hikayene nasıl inanayım?
Minik Öğrenci: İstanbul seçimlerinde sizin partinin söylediği hikayeye inandın ya!

***
DÜNYA TARİHİ

KALEDE BİR PANDA
Yıl 1939. 80 yıl önce Londra Hayvanat Bahçesi'nde yavru bir Panda'yı kaleye geçirmiş. Bir minik ona gol atmaya çalışıyor.

***
FIKRA
KOŞ ANANI GETİR
Köylü oğlan ve babası büyük şehre ilk defa gelmişler. Alışveriş merkezinde zemin kattaki iki gümüş renkli parlak duvarın ağır ağır açılıp kapanması ilgilerini çekmiş. Bu ne baba diye sormuş oğlan. Hayatında hiç asansör görmemiş baba. Bilemiyorum oğlum demiş. Onlar bu ilginç şeyi nefeslerini tutup izlerken tekerlekli sandalyeli yaşlı bir kadın sağa sola kayan gümüş renkli duvarlara doğru gitmiş ve bir düğmeye basmış. Duvarlar açılmış, yaşlı kadın yoğun ışıklı küçük bir odaya girmiş, duvarlar kapanmış. Oğlan ve babası kapının üzerindeki küçükten büyüğe doğru yanıp sönen ışıklı rakamları izlemişler. Son rakamdan sonra aynı sırayla bu sefer geriye doğru ışıklar teker teker yanmış. Sonunda duvar iki yana kayarak açılmış, dışarı 24 yaşlarında incecik muhteşem bir kadın çıkmış. Oğlum demiş adam kızdan gözlerini ayıramayarak, Koş koş anneni getir!.