'YSK bu mahkeme sürecinin adeta patronudur. Yani nihai karar oradan çıkacaktır. Bazen bakıyorum sağ olsun ağzı olan konuşuyor. Çünkü yaşamamışlar. Belli kariyeri olan da konuşuyor. Ben damdan düşerek geldim. İstanbul'da tercihli oyla seçim yapıldığı zamanda İstanbul'un ilçe ve il seçim kurullarından vekil seçilmiştim. Sonra YSK'ya müracaat edildi. O zaman benim vekilliğim alındı. Yapacak bir şey yoktu. Onda da bir hayır varmış. Daha sonra İstanbul'a büyükşehir belediye başkanı oldum. Şu anda İlçe Seçim Kurulları'na yapılanlar yapılıyor.'

PARTİLİSİ İPTAL ETTİRDİ
Bu sözler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ait. Erdoğan'ın dediği seçim 20 Ekim 1991 seçimleriydi. Refah Partisi İstanbul İl Başkanı Recep Tayyip Erdoğan milletvekili adayı oldu. 20 Ekim 1991'de yapılan seçim sonucunda Erdoğan'ın milletvekili seçildiği açıklandı. Ancak Erdoğan ile aynı partinin aday listesinde yer alan ve hemşerisi olan Mustafa Baş, 'Benim oyum Recep Tayyip Erdoğan'dan daha fazla, sayılmasını istiyorum' diyerek, Yüksek Seçim Kurulu'na başvurdu. Oylar sayıldı. Mustafa Baş'ın tercih oyları Erdoğan'dan fazla çıktı. (Baş'a 13 bin, Erdoğan'a 9 bin tercih oyu çıktı) Böylece 'mazbatası Recep Tayip Erdoğan'dan alınıp, Mustafa Baş'a teslim edildi. Yani Erdoğan'ın seçilmesine başka bir parti itirazda bulunmadı. Kendi partilisi tercihli oylardan daha fazla aldığı için itiraz etti. Tekrar yapılan sayımda Baş 4 bin oy fark atarak, milletvekili oldu. Bu olay belki de Türkiye siyaset tarihini değiştirdi. Tercihli Oy Sistemi nedeniyle 'milletvekilliği iptal edilen' Erdoğan 2,5 yıl sonra (27 Mart 1994) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Üç seçim ard arda kaybeden Erdoğan, dördüncü seçimde yüzü güldü. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ona önce Başbakanlığa daha sonra da Cumhurbaşkanlığa giden yolu açtı.

1986'DA MİLLETVEKİLİ SEÇİLEMEDİ
Erdoğan 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği günden bugüne hiçbir seçimi kaybetmedi. 1994, 2004, 2009, 2014 Yerel, 2002, 2007, 2011 Genel, 2010, 2016 Referandum 2014 ve 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden zaferle ayrıldı. Tam 11 seçim kazandı. Bu konuda büyük başarı elde eden Erdoğan aslında girdiği ilk üç seçimi kaybetti. Siyasi kariyerine 1976 yılında Millî Selamet Partisi Beyoğlu Gençlik Kolu Başkanlığıyla başlayan, 1984 yılında Refah Partisi Beyoğlu İlçe Başkanı, 1985 yılında da İstanbul İl Başkanı ve Merkez Karar Yönetim Kurulu üyesi seçilen Erdoğan 1986 ara seçimlerinde Refah Partisi'nden İstanbul milletvekili adayı oldu. Ancak girdiği bu ilk seçimi kaybetti.

SANDIKTA ONU TEK
YENEN ASLAN OLDU
Ardından 1989'da İstanbul Beyoğlu Belediye Başkan adayı oldu. RP'nin oyu yüzde 4'lerde olmasına karşın sandıklar açıldığında Erdoğan yüzde 21 almış, ama seçimi kaybetmişti. Seçim akşamı, 'Oylarım çalındı' gerekçesiyle İlçe Seçim Kurulu'na itiraz etti. İtirazı reddedilince, İlçe Seçim Kurulu Başkanı hakim ile tartıştı. Hakime hakaret suçlamasıyla cezaevine girdi. Şevket Kazan'ın bir hafta sonra devreye girmesi üzerine cezası para cezasına çevrildi. 1989-1994 yılları arasında SHP'den İstanbul Beyoğlu Belediye Başkanlığı yapan Hüseyin Aslan, sandıkta Erdoğan'ı tek yenen siyasetçi olarak tarihe geçti. Üçüncü yenildiği seçim yazımın başında yazdığım 20 Ekim 1991 seçimiydi.
--------------------------------------
NOSTALJİ
ES ES EFSANESİNİN MİMARI ABDULLAH GEGİÇ

11 Mayıs 1966 Belçika Brüksel'de Heysel Stadyumu'nda Şampiyon Kulüpler Kupası Final maçı yapıldı. Turnuvanın ilk beş finalini kazanan Real Madrid 6'ncı kez Avrupa'nın en büyüğü olmak için sahaya çıkıyor. Karşısında ise Abdullah Gegiç'in çalıştırdığı Yugoslavya'nın Partizan takımı var.

BÜYÜK FİNALİ KAYBETTİ
55. dakikada Vasoviç Partizan'ı 1-0 öne geçiriyor. Real Madrid 70. dakikada Amancio ile skoru 1-1'e getiriyor. 76. dakikada Serana Real'in ikinci golünü atıyor. Real Madrid Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nı alıyor. Maçı Partizan kazanmış olsaydı, Gegiç belki de Real Madrid'in teknik direktörü olacaktı. O yıl Fenerbahçe'den teklif alır. Gegiç yıllar önce bir gazeteye verdiği röportajda Fenerbahçe teklifini nasıl kabul ettiğini anlatarak, 'Babam, Türkiye'yi çok severdi. Teklif aldığımı söyleyince, 'Orada mükemmel bir halkı tanıyacaksın. Para pul ikinci planda olsun. Türk futbolunun kalkınması için uğraş' dedi. Ben de onun tavsiyesini kırmayarak Türkiye'nin yolunu tuttum' dedi. Fenerbahçe ile iki yıllık kontratı vardır. İlk yıl ilk ikiye girmezse kontratı feshedilecektir. Beşiktaş'ın arkasından ikinci olur takımı. Balkan Kupası'nı kazanırlar ama sözleşmesi yine de feshedilir.
Fenerbahçe'den koptuğunu öğrenen Eskişehirspor, Abdullah Gegiç'e kapılarını açar. O da Eskişehir'in yolunu tutar. Eskişehirspor Yöneticisi Aydın Begiter'e 'Fenerbahçe bana haksızlık yaptı. Kendimi ispat etmeye hazırım' diyen Efsane Hoca Gegiç, 1967 - 1971 yılları arasında İstanbul takımlarının egemenliğindeki Türk futbolunu temelinden sarstı. Eskişehirspor ile futbolda Anadolu İhtilalini yaptı.

SEVİLLA ZAFERİ
Gegiç'in Eskişehir'deki ilk resmi maçı Fenerbahçe maçıydı. ES ES maçı 3-0 kazandı. İstanbul Basını bu maç ile ilgili 'Gegiç Fenerbahçe'den İntikamını Aldı' başlıklarını atmıştı. Eskişehirspor onunla Avrupa Fuar Şehirleri Kupası'nda 3. tura çıkar. İspanyol Devi Sevilla Eskişehir'in Porsuk sularında boğuldu. Gegiç,. 'Bizim en büyük felsefemiz, yenilsek bile iyi oynamaktı. Bunu başardık. Herkes bizim maçlarımızı izlemekten zevk alırdı. Avrupa'da da çok iyi işler yaptık. Sevilla çok iyi bir takımdı. İlk maçı 1-0 kaybettik. İkinci maçın 2. yarısında 1-0 geriye düştük. Ama Fethi Heper'in attığı 3 golle eledik. Bu inanılmaz büyük bir başarıydı o yıllar için' diyordu.
Gegiçli Eskişehirspor ilk yıl ligi 8'nci bitirdi. İkinci ve üçüncü yıllarda ikinci oldu. Kılpayı şampiyonlukları kaçırdı. Gegiç, takımın şampiyonluğa hazır olduğunu ama Kulübün hazır olmadığı için şampiyonlukların gelmediğini belirterek, 'Çünkü para yoktu ve herkes İstanbul takımlarına çalışıyordu' dedi. Gegiç dördüncü yılında Türkiye Kupası'nı kazanmayı hedefledi. ES ES 1970-1971 sezonunda Bursaspor'u yenerek Türkiye Kupası'nı kazandı. Aynı yıl Lig Şampiyonu Galatasaray'ı 3-2 yenen Eskişehirspor Cumhurbaşkanlığı Kupasını kazandı. İki kupa kazanan Gegiç o yıl Eskişehirspor'dan ayrıldı.

ÇOCUĞUNUN İSMİ ANADOL'DU
1924 yılında doğan Gegiç 21 Haziran 2008 yılında vefat etti. Gegiç, Türkiye'yi çok seviyor ve Türk vatandaşı olmaktan gurur duyuyordu. Üç çocuğu vardı. Birincisinin adı Brüksel (Real Madrid-Partizan final maçının oynandığı şehir), ikincisinin adı Anadol (Eskişehir'i çalıştırdığı dönemde dünyaya geldiği için), üçüncüsünün çocuğunun adı Kadir (Kadir gecesinde doğduğu için). O '4. evladım Eskişehirspor' diyordu.
Futbolcuların koşu mesafeleri Türkiye'de önemi yeni yeni anlaşılmaya başlandı. Gegiç 34 yıl önce 1975 yılında Milliyet için kaleme aldığı bir yazıda futbolcuların koşu mesafelerini karşılaştırmıştı. 'Türkiye'de 4 bin metre koşan oyuncu sayısı çok az. Dünya futbolunun 15 yıl gerisindeyiz. Bu sorunu çözmek için futbol okulu açmaktan başka çaremiz yok' diyordu. Gegiç eğitime ve kendini geliştirmeye çok önem veriyordu. 55 yaşında İstanbul Dereağzı'ndaki evini satarak Köln Spor Akademisi'ne gitti ve burayı bitirdi. Eskişehirspor ve Türk Futbolu'na büyük katkıları olan merhum Gegiç'e Allah'tan rahmet diliyorum. Eskişehirspor Taraftarı Gegiç'i asla unutmayacak. Eskişehirspor 'tarihinde bir efsane olarak unutulmazlar arasında' yer alacak.
----------------------------------------------------------
FOTO ŞAKA

AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım:
Kemal Bey, oyların sayılması bittikten sonra belediye başkanı ben olacağım
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Binali Bey, siz nakavt oldunuz, daha neyi saydıracaksın?
-----------------------------------------
FIKRA
DOKTOR BEY KIZACAK

Köyde ağır bir hasta vardır, kasabaya götürürler. Hükümet doktoru ilaç yazar, reçetede bir de fitil vardır. ''Bunu anüsten sokun!'' der. İlacı alır, köye giderler. Ama ''anüs'' nedir bilmezler ki! Bunun için, doktora telefon edip rahatsız edilir mi? Sonunda yalvar yakar muhtarı kandırırlar. Köy odasından sağlık ocağına telefon açılır, muhtar, doktara derdini anlatır, ''Peki doktor bey!'' deyip telefonu kapatır. Sorarlar: ''Ne dedi?'' ''Makattan sokun dedi!'' Makat da ne demek? Bilen yok! Birini telefon etmeye razı ederler, adam ''Yapmayın , etmeyin, doktor bey kızacak, hem de çok kızacak!'' derse de söz geçiremez. Açar telefonu sorar, doktoru dinledikçe de alı al, moru mor olur. ''Kusura bakma doktor bey!'' diyerek telefonu kapatır: ''Ben size çok kızacak demedim mi?'' ''Ne dedi?'' 'Kıçına sokun, kıçına, dedi!'