Datça'nın merkezinde Hastane Altı Plajı… Devamı Kumluk...
Kumluk Plajı denmesinin nedeni, bir kilometre kadar yürüyorsun denizde; altın rengi, ince kumun üzerinde.
Yok böyle bir güzellik, demek geliyor insanın içinden.
Derken yavaş yavaş derinleşen durgun, sakin bir deniz...
Kumluk Plajının devamı Taşlık...
Taşlık Plajında, denizin hemen karşısında enteresan bir tatlı su havuzu var.
Koca bir göl...
İçinde ördekler yüzüyor.
Kimi zaman çocuklar da gölün başından ayrılmıyorlar, göle ördeklerle birlikte dalıp dalıp çıkıyorlar.
***
Sabahları erken kalkıp ki o değer biçilemeyecek plajı parsel parsel paylaşmış olan kafe sahipleri uyanmadan, Kumluk Plajında denize girebilirsin.
Biraz geç kalacak olursan buna niyetlenme hiç! Gece rakı balık restoranı, gündüz kafe plaj olan kafelere şezlong kirası ödemek zorundasın, geç kalırsan.
'Yok, ben sadece denize girer çıkarım; şezlong, şemsiye kullanmam; yükselen kızgın güneşe rağmen kumun üzerinde at gibi ayakta durup güneşlenirim,' diyorsan, kimse bir şey demez sana.
Sahillerin halkın ortak malı olduğunu onlar da biliyor!

***
Girdin mi Kumluk Plajında denize...
Sırtını denize dön. Yüzünü Datça'ya…
Dik dur ve başını kaldır biraz. Başın eğilmesin!
Karşıda dağları göreceksin.
Dağın zirvesinde beyaz taşlarla, kocaman kocaman harflerle yazılmış bir yazı var.
Oku o yazıyı.
Ne yazıyor?
'Önce vatan!'
Doğru! Önce vatan. Hiç kuşkusuz.
Yüz metre in aşağı, dağın zirvesinden.
Dağın eteğindeki beyaz villaları da gördün mü?
Dağın sahibi olur mu, diye sorma kendine.
Oluyor.
İmarlı, iskanlı, tapulu, senetli villalar bunlar.
Onun için hiç sesini çıkarma!
Sonra bu daha ne ki...
Mesela Palamutbükü'ne karadan gidecek olursan; yavaş git, yolu kısa, Datça'ya 25 km ama keskin virajlı; Mesudiye Köyü yol ayrımına gelince arabanı emniyetli bir yere park edip sola, deniz tarafına bak.
Gördün mü yarım dağı?
'Nereye gitmiş bu dağın yarısı!' diye donup kalma.
Başını dik tutup dağın zirvesine bak.
Dağın kalan yarısının üzerindeki iş makinesini görünce anlayacaksın dağın yarısının nereye gittiğini.
***
Kargı Koyu, Datça'ya en yakın koy.
Halkın hafta sonu dost, akraba gittiği bir koy.
Dolmuşla da gidilebiliyor.
Bizim gibi tatilcilerin de kolayca ulaşabildiği koylardan biri.
Denizi; sana kollarını açan, altın kalpli bir kadın kadar uysal...
Suyu berrak. Pırıl pırıl…
Burada denize girince, sağ tarafına al denizi.
Yüzünü Kuzey Doğuya, biraz önce inip geldiğin Kargı yoluna dön.
Dağlara bak. Dağların eteğine…
İki dağın arasında kalan, kışın yağmur sularının toplanıp denize ulaşmak için oluşturduğu vadideki villaları da gördün mü?
Şaşırma!
Bakmayı bilirsen, dağın nasıl bıçakla kesilir gibi kesilip lüks konutlar yapıldığını da göreceksin Datça'da.
Tekne turuna çıkarsan, Kargı Koyunu biraz geçip de tekne denize açılınca, sağ taraftaki dağın üstüne yapılmış villayı, villadan denize kadar uzanan merdiveni, villanın kendine özel plajını...
Ve tüm dağın villadan denize kadar tel örgüler içine alındığını da göreceksin.
Sen yine de,
'Vatan sizin villalarınızsa!...' deme.
'Önce vatan!' de.