Sevgili Zehra Çam ile birlikte yine bir tiyatro gezginliği yaptık ve sanatseverlerle dolu bir salonda, opera isminin ferahlatıcı gücüyle attık kendimizi yalanların içine.
'Karanlık gelmiş sabaha da dayanmış, ortaçağ renginde siyah ve dünyada artan emperyalist vahşet kendini taksim ediyor. Aydınlar kaygılı ve sanata değer veren kesim gittikçe azalıyor.' Okuduğum bir romanda tarif edilen ülkenin durumu böyleydi. İyi ki bizde durum böyle değil ve keyfimiz yerinde. Aslına bakarsanız sosyal medyadaki tiyatroya gittiğimizi duyurduğum iletide tramvayında 'Opera' yazan bir kentte yüz ve 'Opera'da oyun izledim diye kıvanarak yazmıştım ama elbette içimde - genele vurursak - umut o kadar da çok değil. Opera'da oyun izlemiş olmanın keyfini bozmaz elbette bu kırgınlık. Oyun ülkesinin Aziz Nesin'i olarak kabul edilen Yunan Yazar Dimitri Psathas'ın YALANCI ARANIYOR isimli güldürüsü.

Yalan temasına farklı bir açıdan bakan oyun, bir milletvekilinin kendi işlerini yürütebilmesi için görevlendireceği yalancıyı aramasıyla başlıyor. Yakışıklı ve yetenekli yalancı, önce işleri yoluna koyuyor sonra ise düzelttiği tüm işleri daha da karmaşık hale getiriyor. Ya Todoros'un tüm silahlarını alıkoyan kişi ise milletvekilinin genç ve güzel eşi Ceni… Politikanın sunduğu nimetleri Todori'yle paylaşmaya hiç mi hiç niyeti yok! Yalan işlemeyen zırhıyla fettanlıklarını daha da rahat ortaya koyuyor.

Politikayla yalan sanatının inanılmaz birleşimini, hemen yanı başınızda bulabileceğiniz gerçek karakterlerin şaşırtan sahte yüzlerini bu oyunda bulacaksınız. Çıkarcılar, yalancılar, masumlar, müebbetler, şartlı salıverilenler, aşıklar, entrikacılar, siyasetçiler, ihanetçiler…

***

Oyun devam ediyor ve yanımda Zehra Çam ile detayları da yakalamaya çalışan bakışlar ve keyifle oyunu izlerken dekora, ışıklara, kostümlere bakıyorum. Güzelce hazırlanmış bir sahne ve ışık dahil her şey oyuna çok şey katmış. Rejisör Murat Atak'ın ereğine varmaya çalıştığımda yazarın yazdığı zemine en yakına ulaşmaya çalıştığı görülüyordu. Özgür Onan'ın büyük beklentileri hemen hemen karşıladığını söyleyebilirim. Oyunda, balkon sahnesindeki mimikleriyle de sinema kıvamında oyunculuğu keyif verdi. Yalçın Özen harika bir performans ortaya koyuyor. Bence ciddi bir fark yarattı. Giydiği takım elbise ve sakalı saymazsak olağanüstü bir oyunculuk söz konusu. Çıkışta da konuştuğumuz gibi Ezgi Coşkun sanırım sevgili Murat Atak'ın grafiğinin en üst noktalarından oldu. Seyirciye, biçimi ve biçemi daha iyi kavratıp oyunu zirveye çıkaran bölümlere imza attı.

Harika bir akşam oldu; iyi bir sanat insanı sevgili Zehra Çam ile yine kaliteli bir sanat akşamı, izlemeye gelen bazı öğrencilerimi görmenin de keyfiyle şiire dahil oldu. Güzel performanslar sergileyen tüm oyunculara, kostüm tasarımı için Tülay Kale'ye, ışık tasarımı için Ali Rıza Tekin'e, sahne için Berna Kafkas'a ve diğer tüm sanatçılara sevgiler...