Sevgili okurlar;
Bugün kahraman ordumuz sınırlarımızın dışında bize tehlike olacak tüm düşmanları temizlemek için canları pahasına Türk milletini koruyor. İsterseniz biz de asrı saadete gidenlere (Peygamber A.S. devri) orada bir savaşın hatıratını beraber paylaşalım.
Müşrik ordusu kısa sürede Medine'yi yerle bir ederek Müslümanları oradan kaldırmak için Müslümanlardan katbekat fazla olarak Medine'ye yaklaşmışlardı.
Allah Resulü, maiyetindeki sadece 3 bin kişilik İslam ordusu ile bu kutsal şehri müdafaaya uğraşıyordu.
Savaş bu şekilde devam ederken hendeği kapatarak karşıya geçmek zordu. Ortada savaşacak asker yerine geçemedikleri hendekleri gören düşman zor durumda kalmıştı. Savaşın kısa sürede biteceğini zannettikleri için yiyecek olarak fazla bir şey almamışlardı yanlarına. Askerin erzakı tükenmek üzereydi. Mevsim kıştı. Hayvanlarına yedirecek ot da bulamamışlardı.
Hendeğin dar bir yeri vardı. Düşman ordusu çok geçmeden orayı gördüler, birkaç asker karşıya geçmek istediler.
Müşriklerin en kuvvetli askeri Abdi-ved oğlu Amr, bir yolu bulup hendeği geçti. Baştan aşağı zırhla donanmıştı u asker. Amr hendeği geçer geçmez Müslümanlara meydan okumaya başladı. Kendine çok güveniyordu. Karşıma çıkacak yok mu diye bağırıyordu meydanda. Allah'ın aslanı Hz. Ali dayanamadı ve amcası Hz. Muhammed'e 'Ya Rasulallah izin verin şu amrı tepeleyeyim, susturayım' dedi.
Peygamberimiz 'Sen otur ey Ali bu gelen Amr'dır' dedi. Karşısına kimsenin çıkmadığını gören Amr iyice huysuzlaşarak, 'İçinizde benimle dövüşecek bir er yok mu? Hani sizin ölülerinize vaat ettiğiniz cennet' diyerek naralar atıp dolaşıyordu.
Allah'ın Aslanı Hz. Ali efendimiz henüz çocuk yaşta olmasına karşın onun bu kadar şımarmasını durdurmalıydı. Hz. Peygamber efendimize tekrar yalvararak, 'Karşımda Amr'da çıkarım Ya Rasulallah' diye isyan edince Peygamber efendimiz kalktı ve kendi zırhını elleriyle ona giydirdi. Sarığını onun başına sardı eline de Zülfikar adlı kılıcı vererek, ellerini semaya kaldırdı. Ve şu duayı okudu:
Yarabbi amcam Ubeyde Bedir'de, diğer amcam Hamza Uhud'da şehit oldular. Yanımda sadece amcamın oğlu kaldı. Sen onu koru, ona yardım et beni yalnız bırakma' diye Cenab-ı Hakka duada bulundu.
Çocuk yaştaki Ali ile dev yapılı Amr karşı karşıya geldi. Artık herkes nefeslerini tutmuş bu iki askerin ne yapacağını izliyordu.
Dev yapılı Amr karşısında zırhlar içinde olan bu yiğidi tanıyamamıştı. Kim olduğunu sordu. Ebu Talib'in oğlu Ali, cavabını alınca kahkahalarla gülerek, 'Senin ağzın süt kokuyor. Senin karşıma çıkacağın hiç aklıma gelmezdi. Senin amcaların içinde karşıma çıkacak kimse kalmadı mı? Ben seni öldürmek istemiyorum.'
Hz. Ali ise 'Ben seni öldürmek istiyorum. Ve bunu Allah adına büyük bir zevkle yapacağım. Atından in de karşıma çık' diye gürledi.
Amr çok kızmıştı. Hemen atından atladı. Hz. Ali'nin karşısına dikildi.
Hz. Ali önce Amr'ı dine davet etti. Amr, Hz. Ali'nin isteklerini kabul etmedi ve kılıcını çekerek öyle şiddetli vurdu ki Hz. Ali'nin kalkanı paramparça oldu. Ve başı biraz yarıldı. Sıra Hz. Ali'ye gelmişti.
Heybetli adımlarla Amr'ın üzerine yürüdü, Zülfikar adlı kılıcıyla ensesine öyle bir vurdu ki, o koca Amr bir anda yerle bir oldu. Cehennemi boyladı.
Müslümanlar hep birlikle 'Allah-u ekber' diye tekbir getirdiler. Zira hiç yüce Allah sevgilisi Habibi Hz. Muhammed'in duasını geri çevirir mi?
İşte bugünde Peygamber ocağı Türk askerleri her biri sanki Hz. Ali gibi İslam ve toplum düşmanlarını yerle bir ediyorlar. Kazıkları kuyulara o pis leşlerini dolduruyorlar. Yarabbi sen Müslüman Türk milletini Yüce Peygamberimizin duası ile muzaffer eyle. Amin