İş bu yazıda,
'Yeni CHP' tanımıyla sözü edilmek istenen şey,
CHP'nin ideolojisi, değerleri değil, örgüt yapısıdır…
Zira artık karşımızda,
İstanbul'u kazanmış, Antalya'da, Adana'da, Mersin'de kazanmış bir CHP var…
Buralarda seçimin kazanılmasında,
En az genel merkez ve adaylar kadar etkin olmuş,
Hem organizasyon olarak, hem emek olarak, hem de verimlilik anlamında, son dönemlerin en yüksek noktasına çıkmış il ve ilçe örgütleri ve çalışma biçimleri var…
O nedenledir ki,
Özellikle İstanbul örneğinden yola çıkarak, CHP'nin tüm il ve ilçe örgütlenmeleri ve çalışma biçimleriyle ilgili olarak genel bir 'yeni değerlendirme' yapılması zorunludur…

***

2014 seçimlerinde olduğu gibi,
2019 seçimlerinden de güçlenerek ve daha fazla noktada seçim kazanarak çıkan Eskişehir CHP Örgütüne gelirsek…
Elbette seçim sonuçlarına bakarak,
Eskişehir'i de,
İstanbul, Ankara, Adana, Antalya, Mersin kuşağına katmak olanaklı…
Ancak Eskişehir'de yaşanan seçim galibiyetinde, İstanbul örneğindeki gibi il ve ilçe örgütlerinin çalışmalarının ağırlığının olduğunu söylemek ne kadar mümkün?
Çünkü Eskişehir'de,
5'inci döneminde de rahatça kazanan bir Yılmaz Büyükerşen ismi, cismi ve faktörü var…
Şimdi asıl soru şu;
Bu denklemin içinden Yılmaz Büyükerşen ismini çıkarırsanız, CHP Eskişehir Örgütü, yerel seçimlerdeki bu başarı çizgisini ne ölçüde sürdürebilir?
'Eskişehir solun ve CHP'nin kalesidir' diyerek, bu başarıyı sürdürmek mümkün müdür?
Evet,
Eskişehir 1999'dan bu tarafa Yılmaz Büyükerşen'le birlikte büyük bir değişim ve dönüşüm sürecine girmiş ve bu süreci hala başarıyla devam ettirmektedir…
Büyükerşen önce DSP, sonra CHP ile yola devam etmiş, sol ve sosyal belediyeciliğin Türkiye'deki bir numaralı örneği olmuştur…
Ekrem İmamoğlu'nun belediye başkanlığının ilk gününde yaptığı ilk düzenleme olarak,
'Bundan sonra çalışanlar yemekte ne yiyiyorsa, ben de o yemeği yiyeceğim' demesi manşetlerde birinci haber olurken, Eskişehir'de bunun 1999'dan beri böyle olduğunu bilmem söylemeye gerek var mı?

***

Türkiye 31 Mart yerel seçimlerinde bir şeyi gördü;
Türkiye'nin yerel seçimlerdeki bu reaksiyonu, aslında 'partili cumhurbaşkanlığı' sistemine yöneliktir…
Seçmen,
Üzerine bir türlü oturmayan, içinde kendisini rahat hissetmediği bu 'partili cumhurbaşkanlığı' gömleğini giymiş olmaktan hoşnut değildir ve bu nedenle hiç olmazsa kendi yaşadığı bölgede katılımcı ve paylaşımcı bir modele doğru dönmüştür yüzünü…
İşte tüm bunlar kamuoyunda,
Yeni gün, yeni dönem ve dolayısıyla yeni CHP beklentisini doğurmuştur…
CHP Eskişehir Örgütünün de, kendisini bu yeni döneme uygun hale getirmesi gereklidir…
'Eskişehir'in solun ve CHP'nin gerçekten kalesi olabilmesi için' bunu yapması zorunludur…
CHP Eskişehir Örgütü bu haliyle,
Eskişehir'deki geleneksel kadrolar ve isimlerle,
Geleneksel siyaset yapma biçimiyle, isimlere bağlı kalmadan bunu başarabilecek yapıya ne yazık ki sahip değil…
Sahip olduğu değerleri, isimleri, yıllardır bu partiye emek veren isimleri, kişileri dışlamak, kenarda bırakmak değil elbette, sözünü ettiğimiz şey…
Sözünü ettiğimiz şey,
Bir tür yenilenme, bir tür tazelenme, bir tür kapıyı ve sofrayı herkese açma hareketi…
İstanbul'da,
Ülkenin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik koşullar,
Parti içindeki sıkıntılar, kronik hale gelmiş çekişmeler, geçmişe dayalı hesaplaşmalar bir şekilde aşılmış, tümü geride bırakılmış ve topyekün bir mücadele ile seçim kazanılmıştır…
2014 yerel seçim sonuçlarına baktığınızda,
AKP ile MHP'nin toplam oyu, CHP'den 1 milyon fazladır…
5 yılda bir milyonluk farkı kapatıp seçim kazanan güç, kesinlikle yalnızca isimlerle açıklanabilecek bir durum değil…
Topyekün ve planlı bir mücadelenin ürünüdür…
Bunun içinde kuşkusuz isimler vardır, kuşkusuz öncüler, önderler vardır, örgüt vardır, birlikte çalışmak vardır, ama aslolan bunların tümünün bir potada eritilmiş olmasıdır…

***

Yeniden Eskişehir'e dönersek…
Mevcut CHP yönetimi, olağanüstü koşullar altında, kendisinden önce atanmış olan yönetimin yerine yeniden atanarak göreve gelmiş bir yönetim…
Farklı bir gelişme olmazsa,
CHP Genel Merkezi Haziran-Temmuz aylarına kalmadan kongreler sürecini başlatacak…
Delege seçimleri, ardından ilçe kongreleri, il kongreleri yapılacak…
2020 yılının Ocak ya da Şubat ayında ise Kurultay ile süreç tamamlanacak…
Beklenen bu…
Ancak genel merkezin bu süreci bir yıl erteleme yetkisi olduğunu da eklemek gerekiyor…
O nedenle de,
Partiyi mevcut yönetimin kongreye götürmesi en akıllıca seçim olacaktır…
Ayrıca,
Yukarıda da sözünü ettiğimiz partinin gelenekselleşmiş isimlerinin yol göstericiliğinde, yeni ve genç isimlerin partiye kazandırılması gerekiyor…
Bu partinin il ve ilçe kadın kolları ile il ve ilçe gençlik kollarının parti çalışmalarının lokomotifi olduğu unutulmamalı, yalnızca seçim çalışmalarında değil, her aşamada olmaları gerektiği artık kabul edilmeli…
Gençler ve kadınlar da,
Kendilerini ve içinde bulundukları yapıları, başkalarının insafına ve iki dudağı arasına bırakmadan gerekli 'var olma' mücadelesini yapmalı…

***

31 Mart yerel seçimleri gösterdi ki,
Gerekli dinamizm kazandırıldığında,
Tecrübeyle heyecan,
Akıl ile duygu,
Güç ile şefkat yeterli ve gerekli ölçüde birleştirildiğinde,
İstanbul gibi,
Kimselerin kazanılacağına inanamadığı yerlerde bile seçim kazanılıyor…
Yine de,
Kazanmak kadar, kalıcı olmak da maharet işi…
Onu da bize, zaman gösterecek…