Her geçen gün adım adım otoriteleşmeye giden, muhalif hiçbir sese tahammülü olmayan, kendilerini eleştiren herkesi terör örgütü FETÖ ile ilişkilendiren, yıllarca birlikte yürüdükleri paralel yapı ile kendilerinden başka herkesi işbirlikçi ilan eden, her türlü terörü özellikle FETÖ'yü lanetleyen Cumhuriyet gazetesini bile terörist gösteren yasamanın, yargının, yürütmenin her noktasına nüfus eden, en küçük bürokrat atamalarını dahi Genel Merkez'den talimat almadan gerçekleştirmeyen, millete hakaret eden müteahhitleri başlarının tacı yapan, rantın yolsuzluğun tavan yaptığı yandaş olmayanların bırakın devletten ihale almayı ihaleye bile gidemediği bir ülke yaratan AKP döneminde bu da oldu. Türkiye'nin sağcısı ile solcusu ile büyük taktirini toplamış ve saygınlığını kazanmış Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'e bu bozuk düzeni yaratanların mahsulü olan mafya bozuntusu birileri saldırma cüretinde bulundu. Yılmaz Hoca yaptığı icraatlarıyla Türkiye'ye örnek olmuş, belediyeciliğin nasıl yapılması gerektiğini hepimize göstermiştir. Bu kadar yıl Başkan olmasına rağmen adı en ufak bir yolsuzluğa, çıkar ilişkilerine, kayırmacılığa karışmamıştır. Böyle bir Belediye Başkanı'nı bu sistemin yaratıcıları ellerine geçirmiş oldukları yargı ile bile alt edememiş suçlamışlar ama en ufak bir netice alamamışlardır.
Hoca halkın arasında başına ilk defa da gelmiş olsa bu tarz saldırılara pabuç bırakacak biri değildir. Bunların ağa babaları ile birçok platformda mücadele etmiş biri için bu saldırılar vız gelir tırs gider. Elbetteki Yılmaz Hoca'nın bu alçakça saldırı sebebi ile icraatlarını tekrar burada anlatacak değiliz bence gerekte yok, zaten yaptıkları ortada. Ancak şunu bu vesile ile belirtmekte fayda var; Yılmaz Hoca sadece yaptığı Belediye Başkanlığı ile değil kişiliği bilgisi görgüsü entellektüel yapısı ile bu ülkede yaşayan çağdaş ve medeni insanların kendilerine idol oldukları gördükleri bir kişiliktir. Ahmet Şık'ın Cumhuriyet davasında değindiği gibi sadece istibdat dönemlerinde yaşanabilecek olayların gerçekleştiği bu dönemde şayet Eskişehir halkı bundan en asgari düzeyde etkileniyorsa bunun mimarı da Yılmaz Hoca'dır. İşte bu nedenle de Yılmaz Hoca sadece Eskişehir halkı için değil aynı zamanda Türkiye'de birçok kesim için emniyet şerididir. Nefessiz kalındığı bir anda nefes alınacak bir yer, sığınacak bir limandır.
Şehrin her bölgesinde karşınıza korumasız çıkabilecek Hoca'ya saldırmanın da simgesel bir tarafı vardır. Yağma düzenine izin vermez, bozuk düzen içerisinde dik durup sistemi sorgular, rant peşinde koşanların tekerine çomak sokar, onların hesabına uymazsanız böyle olur. Bunun arkasında olanlar, gerçek sebepleriyle elbet ortaya çıkacaktır.
Unutulmaması gereken ise şudur ki sadece kentleşmeyi değil demokrasiyi, hukuku, temel insan haklarını, düşünce inanç ifade özgürlüğünü simgeleyen aynı zamanda donanımlı, hayat bilgisi gelişmiş, kendisine değerler katmış, kendisini eğitip zenginleştirmiş insanların şehrini yaratan Yılmaz Hoca'yı bu bozuk düzene dostları sevenleri hemşerileri teslim etmez. Beceriksizler, hırsızlar, zorbalar yanlış hesap yapıyorlar!...