Maça sayılı dakikalar kala 'Harika bir gün olacak' diyordu.
Görevi gereği hiçbir anı kaçırmak istemiyordu.
Tribünlerdeki koreografiyi gururla bakan gözlerle izlerken, bir taraftan da telefonuyla anı ölümsüzleştiriyordu.
Maç başladı, o görev yerindeydi.
Semih'in golü sonrası mutluluğu görülmeye değerdi.
İkinci yarı Sivasspor beraberlik golünü attı, bizimkinin yüzü düştü.
Uzaktı, golü kimin attığını o an göremedi. Bana sordu, 'John Boye' dedim.
Yazmak zorundaydı, üzülerek yazdı…
Axel Meye'nin Es Es'i 2-1 öne geçiren golü sonrası imkanı olsa sahaya atlayıp futbolcularla birlikte sevinecekti.
Elleri titriyordu, ne yapacağını şaşırdı...
Heyecandan cep telefonunu yere düşürdü.
Siyah-Kırmızılı futbolcuların büyük sevinci esnasında yerdeki telefonu Semih Şentürk fark etti. Kramponların arasında parçalanmayı bekleyen telefonu eline alan Semih, bir süre elindeki telefonla sevinmeye devam etti.
Sonra sahibine verip Hürriyet ve Erkan'a sarılarak kendi yarı alanına döndü.
Bizimkinin elleri hala titriyordu…
Bilgisayarına golü yazarken ve en iyi sevinç fotoğrafını seçerken gözlerinin içi gülüyordu.
Çok geçmedi, Sivasspor yine eşitliği yakaladı.
Yine aynı soruyu sordu ama bu kez golü kimin attığını ben de görememiştim...
Kendi kendine serzenişlerde bulunuyordu…
Maç bitti. 'Olmadı!' dedi bizimki.
Her şeye rağmen takımını tribüne çağırıp alkışlayan taraftarı izliyordu…
Maçın başındaki neşesinden eser yoktu.
Gözleri dolu dolu, ara ara dalıp gidiyor, bir yandan da tırnaklarını yiyordu…
Şimdi, 'Kim bu?' diyeceksiniz.
Yabancı değil. Bizim Burak. Eskişehirspor'un sosyal medya hesaplarına bakan Burak Sakçı.
Şüphesiz şampiyonluğu yürekten isteyenlerden …
Üzülme Burak. Bu takım senin gibi yüreğe sahip binlerce taraftarı sezon sonunda mutlaka sevindirecektir.