Yazı, dilin eli, elin dilidir. Gönlün tercümanı, iradenin ölçüsü, ruhun aynasıdır. Akıllara elçi, marifetlere silah, ilimlere hüccet, medeniyetlere senettir. Yazı, hafızanın yükünü hafifletir. Güzel yazı, bunu daha da azaltır. Gözü ve zihni erken yorulmaktan korur. Fikrin işlemesine, olgunlaşmasına yarar. Sözü düzenler, ifadeyi kuvvetlendirir, dili dizginler, düşünmeye zaman, düzeltmeye imkan verir. Eskişehir'de yazmayı çok seven Hattat Özdemir Şenova'yı sergi hazırlığında yakaladık. Kendisiyle aşık olduğu sanata dair konuştuk.
Öncelikle sizi tanıyalım.
1969 Eskişehir'de doğdu. Küçük yaşta babamı kaybettikten sonra dayımı örnek aldım. Dayımın yazıları çok güzeldi. Beni yazıya karşı bir sevda oluşturdu. En büyük ilhamım dayım. Ondan ilham alarak güzel yazı sanatına başladım. 12 yaşında güzel yazı yazıyordum. Daha sonra afişler, tabelalar ve billboardlar yazmaya başladım. 1991'de Hüsnü Hat'ta çok hoşuma gitti. Üstat Hamid Aytaç hayatı ve yazısı beni çok etkiledi. Ondan ilham alarak üstat bir gece benim rüyama girerek rüyamda sarılarak ilham aldım. Şuanda kaligrafi sanatını ve hüsnü hat sanatını aynı anda yapmaya çalışıyorum. Kaligrafi sanatında örnek aldığım kişi Ethem Çalışkan'dır. Ondan çok ilham aldım. Onun arkasından onun yolunda yürümeye çalışıyorum. 12 yaşımdan beri yazı ile meşgulüm.
Hattattan önce hangi işle meşguldünüz?
Konfeksiyonlarda manken giydiriyordum. Bilgisayarlar çıkmaya, yazının tadı çıkmaya başladı. El yazıları yazılmamaya başladı. Ama benim o farklı bir şey. Tabeladan daha farklıydı benim yazıya olan aşkım. O yıllarda küçük bir atölye açtım kendime. Hem hüsnü hat hem de kaligrafi sanatını birlikte götürmeye başladım. Odunpazarı Belediyesi Meslek Edindirme kursunda güzel yazı dersi vermeye başladım. Daha sonra ESMEK'te, Odunpazarı Halk Eğitim Merkezi'nde ve Anadolu Üniversitesi'nde güzel yazı dersleri vermeye başladı. Ayrıca iki öğrencim atölyesini açtılar. Öğrenci hiçbir zaman kopmuyoruz. Öğrenci hoca arasını ölüm ayırır diye bir şey vardır bizde. Ne kadar öğrenseler de sonu yoktur. Biz her güne başlarken bugün daha güzel yazacağım diyerek başlarız.
Hüsnü Hat sanatından bahseder misiniz?
Hüsnü Hat sanatında sadece iş yazıp geçmek değildir. Kaligrafide de öyledir. Önce yaşayacaksın ve hissedeceksin. Kaligrafide de bugün bunu yazayım diye bir şey yok. Önce yaşayacaksın, hissedeceksin. Bugün de şunu yazdım değil önce yaşamak. Yaşamadan yaşatılmaz önce kendin yaşayacaksın. Mesela İslam harflerinde bir 'Elif' harfi çekerken bir bayanın inceliğini çekiyorsun ve namaz kılan birinin ayaktaki halini çekiyorsun. 'B' harfi çekerken besmelenin başlangıcını çekiyorsun. Ben senin adını anmadan hiçbir işe başlamam Allah'ım diye çekiyorsun. Ayın çekerken bir insanın güçlüğünü çekiyorsun. Yani onu yaşıyorsun. Harf olarak değil de onu yaşayarak çekiyorsun. 'Mim' harfi çekerken peygamberin aklına geliyor, onu çekiyorsun. Yazarken kullanılan aletler malzemeler kamış kalemler, divitlerle yazıyorsun, doğal malzemeler kullanıyorsun. Kağıdınızı kendiniz hazırlıyorsunuz, yazı mürekkebini de isten yapılan mürekkebi kullanıyorsunuz.
Peki, Kur'an yazabiliyor musunuz?
Kur'anı Kerime henüz başlamadık. O daha bir sakinlik ister. Sizin haftanın 6 günü talebelerimiz geliyor. Onlarla meşk ediyoruz. Ayrıca eser çıkartmaya çalışıyoruz. Sergilerimiz oluyor. Şuanda da sergi hazırlıklarımız var. Mart ayının sonunda uluslar arası sergiye davet edildik. Oraya gideceğiz. Onun için ayrı bir zaman olması lazım. Biraz daha inşallah.
Eskişehir'de hat sanatı ne kadar tanınıyor? İnsanların size karşı yaklaşımı nasıl?
Eskişehir'de çok öğrencimiz var. Ders almak isteyen çok. Çok kişiyle başlıyoruz ama sabır isteyen bir sanat olduğu için çok çabuk ayrılıyorlar. Sabredemiyorlar. Aslında sabretseler sonuçlar çok iyi olacak. Eskişehir'de o kadar çok fazla ilgi yok. Ne kadar sanat şehri dense de yazıya karşı biraz daha İstanbul, Ankara ve İzmir gibi değil.
Eskişehir'deki insanların ilgisi çok değil dediniz. Bu insanların ilgisini çekmek için ne yapılabilir?
Sergi açtık. Hem karma hem kişisel sergiler açtık. Eskişehir'de iki tane güzel yazı bayramı yaptım. İki tane şehir dışından sanatçı davet ederek Yunus Emre konulu sergi açtık. Sanatı sevdirmek amaçlı farklı yerlerden arkadaşlarımız geldi. Buradaki gaye insanlara yazıyı tanıtmak, yazıyı sevdirmek ve güzel yazı bayramlarında güzel yazı yazan çocukları seçerek onları yetiştirmek.
Belediyelerin desteği nasıl?
Belediyeler de büyük destek veriyor. Gerek Odunpazarı Belediyesi gerekse Büyükşehir Belediyesi onlar şuanda her sene kursumuzu açıyorlar ve oradan çoğu kişiye ulaşıp ders veriyoruz. Her iki belediyede de katkısı büyük. Biz bu sene Anadolu Üniversitesi'nde de Eğitim Fakültesi Dekanı davet etti. Orada ders verdik. Konferanslarla sergilerle gerekirse güzel yazı bayramlarıyla tabi ki bunlar yapılırken belediyelerden destek almak lazım.
Kültür ve Turizm Bakanı biliyorsunuz Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı. Onunla sanatınıza dair sorunları hiç görüştünüz mü?
Nabi Hoca buraya gelir. Bizlerle konuşur ve dertleşir. Burada oturur. O da sanatı seven bir kişiliktir. Sıkıntılarımızı onunla paylaşabiliyoruz. Elimizden tutan devlet büyüklerimiz de elimizden tutanlar var.
Eklemek istediğiniz var mı?
Biz istiyoruz ki yazı sanatı ölmesin. Yazı insanlara fikir veriyor. Onları yazı yazarak yorulmuyorsun, dinleniyorsun. Herkesin güzel yazı yazmasını istiyoruz. Şuan zaten teknoloji var. Öğrenciler yıllık ödevlerini dahi elle yazmıyorlar. İnternete çıktı alıp hocalarına götürüyor, hocalar da bakıyor bunlara. Öyle bir sıkıntı var. Herkes yazı yazsın istiyoruz biz. Yazı yazması farklı bir duygu. Herkes sanatçı olamaz ama yazıyı güzel yazı yazarlar.
Editör: TE Bilisim